Sosyal Medya

Güncel

Cesaret - Kemal Sayar

Cesaret bir erdem midir? Her koşulda övmeye değer bir durum olduğundan söz edebilir miyiz? Nice ocakları söndüren gözü pek bir intihar bombacısının cesareti bizi sadece tiksindirir. Katillerin veya mütecavizlerin gözünü budaktan sakınmayan cesareti, olsa olsa psikopatik bir cüretkarlık hanesine yazılabilir ve bir toplumun esenliği için mutlaka cezalandırılması, hizaya sokulması gerekir. “Yiğitlik bir erdem değildir” demiş Voltaire, “vicdansız hergelelerle büyük insanların ortak özelliğidir”.



Bir adam düşünelim, mutluluk içinde iÅŸten evine dönüyor. ÇocuÄŸuna hediyeler almış, az sonra sıcak bir yuvada akÅŸam yemeÄŸine oturacak. O da ne, bir zorba sokağın ucunda bir kadına saldırıyor. Görmezden gelip yoluna devam mı etmeli, yoksa o kadının feryatlarına cevap mı vermeli?  KiÅŸi o feryatlara kulak tıkıyor ve yoluna devam ediyorsa, korkakça bir bencillikten söz edebiliriz. Kendi hayatı pahasına o mazlum kadını savunmak için meydana çıkıyorsa,  o zaman onun erdemli ve cesur bir insan olduÄŸunu düşünebiliriz.  BaÅŸkası acı çekerken bigane kalmayan ve o ıstırabı durdurmak için yeri geldiÄŸinde kendi çıkarları raÄŸmına öne atılan insan, erdemin tüm güzel anlamlarını içerecek biçimde cesurdur. Onu harekete geçiren his, acı çeken ötekinin de sevgiye ve iyiliÄŸe layık olduÄŸu hissidir. Ama cesaret sadece kahramanlığa konu olan bir eylemi mi anlatmalı bize? Düşüncenin cesaretini nereye koyacağız o halde?
 
Cesaret, korkunun veya aymazlığın bizi felç ettiÄŸi zamanlarda önümüze yeni yollar serer. Bazen konuÅŸmak, bazen yazmak, bazen de inanmak cesaret ister. Zihnin alışageldiÄŸi rahatı terk ederek yeni sorular sormaya baÅŸlaması, ancak cesaretle mümkündür. AlışageldiÄŸimiz düşünme kalıplarını terk ederek, dünyayı daha geniÅŸ görebileceÄŸimiz yeni ufuklar aramak. Düşüncenin lezzeti o mücadelede gizlidir. “Ya sandalım kayalıklara çarparsa, ya bir zarar görürsem?” diye endiÅŸeleniriz. Belki de zarar hanesine yazılması gereken; geviÅŸ getirircesine hep aynı kelimeleri çiÄŸnemek, olaylara hep aynı dar pencereden bakmak ve her Allah’ın günü, aynı basmakalıp biçimlerde yaÅŸamaktır. “Ä°ki günü birbirine denk olan kayıptadır”.  Zihinsel olarak yeniliklere açık olmak, tanıdık olmadığımız düşünce biçimleri edinmemizi veya en azından bunları keÅŸfetmemizi gerektirir. Önyargılara hapsolmak yerine, dünyaya farklı bakış açılarından bakabilmek. Dünyayı ötekinin gözlerinden görmek nasıl bir ÅŸey acaba? Ya benim durduÄŸum yer gerçekliÄŸin tam bir temsili deÄŸilse ve ben yanılıyorsam? “Hakikat vaizleri” bize gerçekliÄŸin sadece kendi tekellerinde olduÄŸunu ve ancak onlara benzersek doÄŸru yolu bulacağımızı bangır bangır bağırır. Cesaret kimileyin kurdun kapmasını göze alarak sürüden ayrılmak, çoÄŸunluÄŸun kudretinden sarf-ı nazar edebilmektir. Halvet der encümen. Aynı zamanda hata yapmaktan korkmadan, düşünsel bir dürüstlüğe sahip olabilmek. ÇoÄŸu zaman yalan bir hayatı sürdürmenin dürüst bir yenilgiden daha kolay olacağını sanıyoruz. “Bir daha yenil, daha güzel yenil” diyen yazara inat, kendi kendimizden saklanarak ruhun gerçek ihtiyaçlarını görmezden geliyoruz. Cesaret insanın kendi ruhuyla karşılaÅŸmasıyla mümkün;  böylece kendimizde hata bulabilir ve bize benzeyenleri de sorgulayabiliriz. Tekamül, kendi canımızı acıtacak sorular sorabilmekle olur. Hatalarımızı kabul edebilme samimiyetiyle. Bu sayede baÅŸkalarının hakikatinin bize deÄŸmesine, içimize nüfuz etmesine ve bizi sarsmasına izin veririz. Simone Weil’in sözleriyle,  “Her varlık, baÅŸka bir ÅŸekilde okunmak için, sessizce haykırır. Bu haykırışlar karşısında sessiz kalınmamalıdır.” Böylece köprüler kurarız, o bana gelir, ben ona giderim.  “Dostun evi gönüllerdir/ Gönüller yapmaya geldim”.
 
Ama galiba cesaret sahici insanların bir erdemi. Ne ise o olan, göründüğünden fazlası olmayan, olduÄŸundan fazlasını görünmeyen o sahici insan, günümüzde artık neredeyse tükenmeye yüz tutmuÅŸ bir canlı türü.  Kendi olarak var olabilen insan. Hayatının sorumluluÄŸunu üstlenen, deÄŸer eksenli yaÅŸayan, ruhuna ve fıtratına yabancılaÅŸmamış insan. İçsel gücün doruk noktasıdır sahici olabilmek. Ä°nsanlar da sahici veya sahte olabilirler. Sahte insanlar kendi benliklerini kaybeder, riyakarlık ve yalana baÅŸvurur.  Oyuncu benlikler. Her kıvamı alabilen, her renge giren, bir süre sonra kendi asli kıvam ve rengine yabancılaÅŸan insanlar. Gerçekte kimdi o? Çoktan unutmuÅŸtur bile. Her yeni gün kiÅŸiliÄŸine yeni yamalar ekler. Sahici ve gerçek insanlar ise beraberlerinde doÄŸruluk ve gerçekliÄŸin gücünü taşır: Her dem taze, canlı ve doÄŸaldırlar. “Her dem yeniden doÄŸarız/Bizden kim usanası”.  Gerçek ve sahte bir çiçek arasındaki farklılık gibidir bu. Sahici insanlar neye inandıklarını ve neyi sevdiklerini tam olarak bilir ve kendileri olmayı becerebilirler. Bu da bir güçtür. SahiciliÄŸin belirli göstergeleri yoktur, ancak herkes görünce anlayabilir.  Onların yanında kendimizi rahat hissederiz. Maskesiz insanlar.  Sahici olmak cesaret gerektirir, çünkü sahici olan her zaman insanlar tarafından sevilip kabul edilmez. Sahte insanların çok daha rahat ve daha az talepkâr bir hayatları olduÄŸu kesin. Yanlış bir gerçekliÄŸe uyum saÄŸlayarak bir bukalemun kiÅŸilik halinde yaÅŸayıp gider onlar. Hayat biteviye bir sahne performansıdır. Ancak bu kendine ihanet hali kısa vadede sahte bir mutluluk getirse de, uzun vadede tatminsizliÄŸe ve huzursuzluÄŸa, bazen de depresyona yol açar. Ä°nsan kendinden ne kadar kaçabilir, kaçsa da kendinden ne kadar uzaÄŸa gidebilir ki?
 
Yanılsamalarla dolu bir dünyada yaşıyoruz. Yanılsamalara sığınarak, hayatın sürekli istek, dikkat, gayret ve cesaret gerektiren bir mücadele olduÄŸunu unutmaya çalışıyoruz. Her adımda bir tuzak, tehlike veya sınavla karşılaşıyoruz. Var olmak zorluÄŸa göğüs germektir. Ruhlarımız en beklenmedik anlarda en ağır biçimlerde örselenebiliyor. Hayatta kalmak için cesur olmamız gerek. Mesele korkusuzluk deÄŸil, hepimiz korkarız. Mesele korkunun bizi hapsetmesine, ruhlarımızı kötürüm etmesine izin vermemek. Kötülüğün ve çaresizliÄŸin yaydığı korkuyu ancak korkunun tam da kalbine yürümekle yenebiliriz. Bir kum fırtınasında hayatta kalabilmek için kumlardan kaçmak yerine o girdabın tam ortasına yürümemiz gibi. Hayatın bize getirdiÄŸi risklerle açıkça yüzleÅŸmek ve bunlardan saklanmamak, ruhsal gücümüzü ve isteÄŸimizi berkitir. Risk ve yüzleÅŸmeden uzak durulan bir hayatın dirence de ihtiyacı yoktur. Sıcak evlerimizde televizyon karşısında pinekleyerek geçirilen bir ömür için cesarete ihtiyacımız yok.  Ä°rademizi ortaya koyan bir seçim yapmamız gerektiÄŸinde bir risk almış oluruz:  Bu risk tembel ve tedirgin benliÄŸimizle bir sürtüşme yaratır. Ä°lerleyebilmek için irade ve kararlılığa ihtiyacımız var ve irademizi devreye soktuÄŸumuz her seferinde daha da güçleneceÄŸiz.
 
Risk alacak kadar cesaretli olmak, kendi derinliÄŸimizin bilinmez potansiyelinden kaynağını alır. Ä°nsanları öğrenmeye zorlayan deneyim, genelde içinden çıkılmaz bir durumla karşılaÅŸtıklarında ortaya çıkan aciliyet ve sıkışmışlık sonucu oluÅŸur.         Risk ile yüzleÅŸirken, cesaretin en üstün ruhsal özelliklerden biri olduÄŸunu keÅŸfederiz. Cesarette bir asalet vardır. O asalet sadece asil kiÅŸinin deÄŸil, etrafındaki insanların da hayatını deÄŸiÅŸtirir. Ahlaki veya toplumsal cesaret; haksızlık, zorbalık veya sahtekarlık karşısında kendi güvenliÄŸimizi riske atar belki ama yanlış giden bir ÅŸeyleri de düzeltir, kötülüğü durdurur, iyiliÄŸi hakim kılar. Kötülük karşısında herkes dilsiz kalırsa, iyilik mümkün olamaz. Kötülüğün kazanabilmesi çoÄŸu zaman iyilerin sessizliÄŸiyle mümkün olur.  Ä°yiler cesur olabildiÄŸinde ancak, “o hayasızca akın”ı durdurabilir. Büyük ruhlar cesaretleriyle kötülüğün önünde siper olur. Yokluk tehdidine raÄŸmen riski göze alır ve adaletsizliÄŸin, zulmün karşısına dikilirler. “Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var”.
 
Cesaret hayatın bir teyidi, ifade ediliş biçimidir. Hayatın çağrısına güçlü bir cevap: Buradayım! Kimse beni kimliğimden, ülkemden, değerlerimden söküp atamaz. Kimse beni ben olmaktan alıkoyamaz. Kimse ayağımı bu topraktan kesemez ve bana istemediğim bir hayatı dayatamaz.
 
Cesaretin olduÄŸu yerde esaret olmaz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.