Sosyal Medya

Güncel

28 Şubat dönemindeki üniversite yıllarını anlattı!

28 Şubat mağduru Hacer Şenocak Akbilek, başörtü ile okuyabilmek için yaşadıklarını paylaştı.



28 Şubat 1997'de Milli Güvenlik Kurulu'nda alınan kararın ardından Türkiye'de "post-modern darbe" olarak adlandırılacak sürece start verildi.

"Bin yıl süreceği" iddia edilen bu süreçte on binlerce insan mağdur edildi.

Bu maÄŸdurlardan biri de Hacer Åženocak Akbilek idi...

28 Şubat sürecinde yaşananlardan ders alınması ve gelecek nesillerin kayıtsız kalmaması için bunların aktarılması gerektiğini vurgulayan Şenocak Akbilek, üniversite yıllarında hayallerine vurulan darbeyi Timetürk'e anlattı.

"Bugünün kıymetini bilelim ki o günler bir daha yaÅŸanmasın" diyen Åženocak Akbilek'in anlattıkları şöyle;

"EN BÜYÜK HAYALİM ÖĞRETMEN OLMAKTI"

"En büyük hayalim öğretmen olmaktı. Ben İmam Hatip Lisesi mezunuyum. Asım'ın neslinin bekası için çalışmak düşüncesi mesleğimi belirledi. Mesleğimde karar kılmıştım ama hangi üniversitede kavuşacaktım bu hayalime...

28 Åžubat kararları açıklanmış, zehri adım adım milletin üzerine yayılıyordu. Ãœniversiteler içinde ilk yasak sesleri Ä°stanbul ve Ankara'dan geliyordu. Anadolu üniversitelerini yazarsam fakülte yönetimleri halktan da çekinir, başörtüsü yasağını çok rahat uygulayamaz diye düşünüyordum. Nerden bilebilirdim ki 19 Mayıs Ãœniversitesinin 28 Åžubat kararlarını tavizsiz uygulayan sayılı üniversitelerinden biri olacağını…

"OKULA GİRİŞİMİZ YASAKLANDI"

Tam 20 yıl öncesine döndüğümde... Üniversitedeki öğrenciliğimin ilk yılı yasakların ne zaman bize de sirayet edeceği korkusuyla geçti . İkinci sınıfın başında artık fakültenin giriş kapısından içeri alınmıyorduk.

"MESCÄ°DÄ°N CAMINDAN ATLAYARAK OKULA GÄ°RDÄ°K"

Giriş kapısından giremeyince biz de okulun arkasındaki inşaat halindeki ek binanın içinde kullanılan merdiveni omuzlayıp mescidin camına dayayarak içeri girmeye başlamıştık.

Daha önceden birbirimizi tanımadığımız arkadaşlarımızla bu mescitte kardeş olduk. Birbirimize yardım ediyorduk merdiveni çıkarken kitaplarımızı tutuyor, güvenlik gezdiği için arkamızı kolluyorduk.

"BAŞÖRTÜLÜ AVI VARDI"

Başörtülü avına çıkmışlardı aldıkları emir gereÄŸi. Merdiveni çıkması kolaydı ama aÅŸağıya atlaması... Çok zordu.

"KÖŞE KAPMACA OYNARDIK GÜVENLİKLE"

Güvenlikle adeta köşe kapmaca oynuyorduk. Sanki hırsızlık yapmıştık, birini öldürmüştük. Unutamam o korkulu kaçışları. Geceleri de rüyalarımızda yaşıyorduk günün gerginliğini.

"DERSLERE GİRİP BİZİ ÇIKARMAYA BAŞLADILAR"

Ilımlı hocalarımızın dersine girince sıkıntı yoktu. Böyle hocalar dersime girene ben çık diyemem diyordu. Zaten diğer hocaların dersine hiç giremiyorduk. Birkaç hafta böyle sürdü. Sonra sınıflara girip dersin ortasında bizi çıkarmaya başladılar.

"BÜTÜN MÜCADELEMİZ OKUMAK İÇİNDİ"

Tüm gizli giriÅŸlerimiz kapatıldı. Bütün bu mücadele sadece okumak içindi. Bir de diyorlardı ki dindarlar kızlarını cahil bırakıyor. Ä°ÅŸte okumak istiyoruz çekilin önümüzden…

"DÄ°RENDÄ°K"

Her sabah dersimiz olsun ya da olmasın sabah okulun önünde toplanıyorduk ve oturuyorduk sessizce gece geç saatlere kadar. Aynı görüşten olmadığımız birçok arkadaşımız da bizimle derse girmiyor bize destek oluyordu. Başı açığı, kapalısı, sakallısı sakalsızı, safımız aynıydı. Zulmün karşısındaydık…

"BAZILARI BAŞÖRTÜLERİNİ OMUZLARINA İNDİRDİ VE..."

Zulme karşı direniÅŸe katılmayan ablalar gözümüzün önünde başörtülerini boyunlarına indirerek fakülteden içeri girmeye baÅŸladılar. Emir büyük yerdendi(!)Direnmeyin…

Hocalardan duyduğum hakaretler, gördüğüm bu acı manzara kadar kalbimi incitmemişti.

"HER ÅžEY ZULMÃœN LEHÄ°NEYDÄ°"

Türkiye genelindeki el ele eylemlerimiz bir sonuç vermemiÅŸ, uzaklaÅŸtırılmıştık eÄŸitim –öğretim yaÅŸamımızdan. Ara vermek zorunda kalmıştım. Sayı olarak çoktuk ama gücümüz yoktu. Ã‡Ä±ÄŸlıklarımıza ses veren yoktu. Her ÅŸey zulmün lehineydi.

Fakülteye geri döndüğümde hala zulmü uygulayanların borusu ötüyordu. Tüm dersleri vermiştim. Çıkış işlemleri için bölüm başkanının imzası kalmıştı.

"MEZUN OLMAYAYIM DİYE GEÇTİĞİM DERSTEN BIRAKTI"

Zulmüyle nam salmış bölüm baÅŸkanı beni ismimden tanımış, yüzüme sertçe bakarak ve sesini yükselterek “Hacer Åženocak, sen bu bölümden mezun olamazsın, seni mezun etmem! Ben biliyorum ki ben buradan bir Hacer mezun edersem sen buraya bin Hacer göndereceksin.” dedi.

VermiÅŸ olduÄŸum dersi kendisinden almam gerektiÄŸini söyledi ve o dersin notunu geçersiz sayarak tek ders sınavına çağırdı. Ä°yi bir notla geçtiÄŸim bir dersten yeniden sınava girmemi söylüyordu. Biliyordum ki benim o sınava girmem uzun yıllar daha mezun olamamamdı…

Evraklarımı alıp başka bir bölüm başkanına götürdüm ve durumu anlattım. "Bekle" dedi ve evrakları dekana götürdü. On dakika sonra dekanın odasından beni mezun etmeyeceğini söyleyen bölüm başkanının suratı kıpkırmızı, kapıyı çarparak çıktığını gördüm.

"MEZUN OLDUM"

Hoca elinde evraklarımla geldi. “Hayırlı olsun “dedi.

"BİN HACER'LER YETİŞTİRMEYE AND İÇTİM"

Ä°ÅŸte o gün and içtim; 'Bin Hacer'ler' yetiÅŸtirmeye…

ŞİMDİ ÖĞRETMEN

28 Şubat döneminde yaşadıklarını hiç unutamayacak olan Hacer Şenocak Akbilek'in hayalleri biraz sekteye uğrasa da gerçek oldu. O şimdi bir öğretmen...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.