Özel / Analiz Haber
Kerem Alkin Anlattı: Küresel Ekonomik Kriz Sonrası Dünya Ekonomisinde Yeni Normal
Prof. Dr. Kerem Alkin'in Birlik Vakfı'nda başta ABD-Çin gerilimi olmak üzere yeni ekonomik düzenin sorunlarını ele aldığı konferansını Düşünce Mektebi olarak takip ettik. İşte Alkin'nin konuşmalarından öne çıkan satırlar.
Düşünce Mektebi - Özel Haber
Asya Ekonomileri Yükseliyor
GüneÅŸ dünyanın doÄŸusundan yeniden doÄŸuyor. Asyanın geri geliÅŸi çok önemli ve Asya 2025 yılına kadar dünya üretimin %40 oluÅŸturuyor olacak. 1800’lü yıllarda sömürgecilikten kaynaklı Asya’da bir gerileme varken Avrupa ve ABD’de büyük bir sıçrama vardı. 1995 yılında dünya üretimin yalnızca %5’ine katkı sunan Çin bugün çok kısa süre içerisinde bu oranı %25’e kadar çıkararak tüm Batı Avrupa’nın toplamının tek başına üzerine çıkmış durumda.
ABD seçimlerinde Trump’ı zafere götüren unsurlardan biri de bu ekonomik çöküşün rol modelini meydanlarda kullanmasıydı. ABD imalat sektöründe dünya üretiminde %27’den %15’e kadar düşmüş durumda, ABD’nin yalnızca hizmet sektörüne ağırlık vermesi, aşırı küresel finanslaÅŸma, finansal piyasaların önünün aşırı derecede açılması tüm bunlar 2008 yılında ABD ekonomisine Mortgage Kırizi olarak döndü.
Dünya ekonomsi 21. YY’a zor bir süreçte girdi, 20.YY’da Clinton ikinci kez seçilmiÅŸ ve her çok ABD için çok iyi gidiyordu. ABD kamu bütçesi ilk defa fazla veriyordu. Ancak daha sonra ABD kendi ve dünyadaki ekonomik pozisyonu hakkında bazı düşünce kuruluÅŸlarından raporlar istemeye baÅŸlamasından sonra ortaya çıkan gerçekler ürperticiydi. Bu raporlar dünya ekonomisi ve ABD için önemli riskler öngörüyordu; ama görünürde ABD ekonomisinde bunların emmaresi bulunmuyordu.
Bizim de 2010 Ä°stanbul Ticaret Ãœniversitesinde hazırladığımız bir rapor vardı. Bu raporda dünya ekonomisi için çok iyi ÅŸeyler beklemediÄŸimizi belirtmiÅŸtik ve raporda yazdığımız pek çok ÅŸeyin bugün gerçekleÅŸtiÄŸini görüyoruz. Dünyanın karşı karşıya olduÄŸu bu kötü senaryolar karşısında G-7 ‘nin görevini tamamladığını buna karşı yeni bir hamle olan G-20’nin de yeterli olmadığını görüyoruz.
İşsizlik Küresel Bir Tehdit
Son zamanlarda dünya ekonomisinde yeni bir kavram söz konusu: üretim ekonomisinde süper sonik digitalleşme. Bu konunun önemi şu; üretim sektöründe digitalleşme bu hızla devam ederse sektördeki işsizlik oranı giderek artacak. Bu işsizler ordusunun başka sektörlerde nasıl istihdam edileceği üzerine ciddi bir çalışma söz konusu değil.
Öte yaandan yönetilemez şeffaflaşma başka bir sorun, küresel yoksullukla mücadele edebilmekte dünya çabında ciddi bir başarısızlık söz konusu. Post-modern faşizm, islamafobi, küresel iklim sorunları, dünya genelinde yaşlanma gibi problemler dünya ekonomisi için de küresel bir tehdit konumunda.
Baktığımız zaman 2010 yılında Çin ihracatta ABD’yi geride bıraktı. ABD ise aynı ÅŸekilde Almanya’yı geride bırakmıştı. Bu geliÅŸmeler sonrası ABD 2013 yılında aldığı stratejik bir kararla enerji ihracatçısı bir ülke olmaya karar verdi. Türkiye’ye baktığımız zaman Güney Kore dünya pazarına 19 bin Çin 22 bin çeÅŸit mal ile çıkarken biz sadece 6 bin çeÅŸit malla bu piyasada bulunuyoruz.
Çin’de de yeni ekonomik bir strateji deÄŸiÅŸikliÄŸi söz konusu olduÄŸunu görüyoruz. Buna göre yalnızca üretim ve ihracattan ibaret bir çin yerine Çin usulü bir devlet yönetim modelinden Çin usulü bir piyasa ekonomisine geçiÅŸ söz konu. BilindiÄŸi üzere Çin 1970 yılında kendine özgü bir devlet kapitalizmi modeli oluÅŸturdu. Åžimdilerde bu durum misyonunu tamamlamış görünmekte; artık Çin de parasını serbest piyasa ekonomisine bırakmak zorunda çünkü para biriminin deÄŸiÅŸim deÄŸerini bilmemiz gerekmekte. Artık Çin’in de kendi ülkesindeki yabancı ithalatçıya baÅŸka bir para birimi veya altın ile iÅŸlem yapabilmesine izin vermek zorunda.
Güney Çin Denizi Krizi
Güney Çin Denizi’nde yürütülen stratejik mücadeleyi siyasi ortaklığın olduÄŸu partnerle yürütülmesi gerektiÄŸini düşünen Amerika BirleÅŸik Devletleri bir yandan Tayvan’ı bir yandan Güney Kore’yi ve bir yandan da Japonya’yı aynı anda besliyor. ABD ile Çin arasındaki ekonomi de bilinçli olarak tırmandırılıyor. Yine Malezya ile Endonezya arasındaki kritik deniz kontrol geçiÅŸi Malaka’da önem arz ederken Aden Körfezindeki durum malunuz. Tüm bunlar Güney Çin Denizindeki kriz de dahil 10-20 yıl içerisindeki küresel ekonomik gelecek ile yakından ilgili.
Güney Çin Denizi ve Malaka boÄŸazının önemi petrol ve doÄŸal gazı bulunmayan ülkelere Çin ve Japonya enerjisinin bu yollar üzerinde gitmesinden kaynaklanıyor. Sadace Malaka boÄŸazından günlük geçen petrol oranı 13 milyon varil. Ä°stanbul ve Çanakkale BoÄŸazlarında bu oran 2 milyon varil civarında, bu bizi stratejik anlamda çok önemli bir konuma taşıyor. Dolayısıyla buralarda kendi hakimiyetimizi kurmamıza karşı ciddi bir düşmanlık var, çünkü Türkiye üzerinden günlük 2.3 milyon varil petrol geçiyor. Çin, Malaka boÄŸazında yaÅŸadığı sorunlar sonrası yeni bir güzergah arayışına ihtiyaç duyduÄŸunda son dönemde Trükiye’de yapılan köprü ve alt yapı çalışmalarını göz önüne alınca Türkiye’yi iyi bir alternatif olarak görecektir. Zaten son dönemde verdiÄŸimiz siyasi mesajlarla buna hazır olduÄŸumuzu gösterdik.
Türkiye ekonomisine gelecek olursak özetle ÅŸunu söyleyebiliriz: Türkiye ekonomisinin büyüme hızından memnun deÄŸiliz. Bu Türkiye’nin dünya ortalamasına göre görece iyi bir yerde olduÄŸu anlamını deÄŸiÅŸtirmez. Asya ekonomileri dısışında Türkiye’nin büyüme hızı pek çok ülkenin önünde, geliÅŸmekte olan ülkelerin yıllık büyüme oranı 2016 yılında 0,9 oranında iken Türkiye’nin yıllık büyüme oranı beklentisi 2.3 civarında, Mart ayında da net rakamlar ortaya çıkacak. 2009 yılında yaÅŸanan büyük finansal krize raÄŸmen Trükiye ekonomisinin bugün normale döndüğünü ve pozitif bir seyir içinde olduÄŸunu görüyoruz.
Hazırlayan: Mehmed Mazlum Çelik
Henüz yorum yapılmamış.