Güncel
Miroğlu: 'Evet', Kürtler için yeni bir başlangıç olacak
RS FM’de 'Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle' programına konuk olan AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, referandumda HDP’li Kürt seçmenin tercihine ilişkin tahminlerde bulundu. Bölgede yaşanan olumsuz gelişmelerin referandumda AK Parti lehine yansıyacağını öngören Miroğlu’na göre, Kürt seçmen geçmişin muhasebesini yaparak sandığa gidecek.
Türkiye'nin dört bir yanında yürütülecek referandumun çalışmalarının belki de en önemli parçasını doğu ve güneydoğu bölgeleri oluşturuyor. Hükümet kanadında 'HDP'li seçmen Evet'e daha yakın' iddiası, bölge seçmenini daha özel bir yere oturtuyor. Bu iddiayı dile getiren AK Partili siyasetçilerden Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, RS FM'de 'Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle' programına konuk oldu.
'HDP'Lİ SİYASETÇİLERİN TUTUKLANMASI HDP SEÇMENİNİ ETKİLEMİYOR'
"Bir hendek felaketi yaşadı o bölge. Halkın gözünde bu hendek felaketinde birinci derecede sorumlu olarak PKK ve HDP görülüyor. Dolayısıyla çok tutuklamalar oldu, HDP'liler bu tutuklamaları zaman zaman protesto etmek istediler ama kalabalıklar toplanmadı. HDP'nin basın açıklamalarına ilginin bir hayli düştüğünü gördük. Yine bildiğim kadarıyla tutuklamalar ve kayyumları protesto etmek için HDP'nin son bir ay içerisinde yapmak istediği yaklaşık 18 toplantıya katılım oranı 30 ila 40 kişi arasında oldu. Şimdi bu durum bir ilgisizliği ortaya koymuyor değil.
Milletvekillerinin tutuklanması ve yargı süreci HDP'li seçmeni çok etkilemiyor. HDP'li seçmen burada ciddi bir siyasi kabahat arıyor ve HDP'yi suçluyor. Çünkü demokratik ve siyasi zemini PKK'nin zehirlemesine maalesef müsaade etti bu arkadaşlarımız. Hatta müsaade etmekle de kalmadılar açık bir destek de sundular. Kendi seçmenleri ise bu destekten hiçbir zaman memnun değildi. Eğer destekleseydi zaten durum çok daha farklı olurdu."
Referandum öncesi HDP'li eş başkanların, milletvekillerinin ve siyasetçilerin tutuklulukları HDP'li seçmenin kararını ne yönde etkiler? Miroğlu'na göre, bölge halkı oy verirken tepkilere göre hareket etmek yerine siyasi hafızasını yoklayacak.
"1945'li yıllardan sonra çok partili sisteme geçtiÄŸimiz dönemde Kürt seçmen blok olarak Demokrat Parti'yi destekledi. Rejim deÄŸiÅŸmiyordu ama sistem deÄŸiÅŸiyordu. Cumhuriyet rejimi içerisinde yaÅŸanan tek partili dönem en çok doÄŸu ve güneydoÄŸudaki Kürt vatandaÅŸlarımızı etkiledi. Bu etkileme yıllar geçmesine raÄŸmen daha da arttı. 27 Mayıs ve 12 Mart'tan en çok etkilenen yine o bölge oldu. Diyarbakır cezaevinde bir maÄŸduru olduÄŸum 12 Eylül'ün yarattığı siyasi sonuçları hala yaşıyoruz. Dolayısıyla muazzam bir tarihi dönemi Kürt seçmeni AK Parti'nin çıkarları veya Sayın ErdoÄŸan'ın öngördüğü model olarak deÄŸil, kendi siyasi hafızasına güvenerek karar verecek. ‘Eski sistem bana ne vaat etti, ne oldu, ÅŸimdi bana ne vaat ediliyor?' Kürt seçmen bunun bir muhasebesini yaparak sandığa gidecektir.
HDP dediğimiz siyasetin 25 yıllık birikimine baktığımız zaman 2 buçuk milyon oy alan bir siyasetti. Haziran seçimlerinde birden bire ivme kazanarak 6 milyona yükseldi. Bunun tamamen konjenktürel sebepleri vardı. Bir kere 6-7 Ekim olayları yaşanmıştı ve insanlar tehdit ediliyorlardı. PKK silahlı güçlerini dağlardan şehirlere taşımaya başlamıştı. Haziran seçimlerinde gördük bunu."
AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu'nun ifadelerinin aksine HDP, batıdan da çok ciddi oy aldı. Dolayısıyla oy artışını tek başına 'PKK baskısı' olarak açıklamanın eksik bir değerlendirme olduğunu hatırlatıyoruz.
"Hayır PKK baskısı değil. Baskıdan ziyade bu harekete bir şans tanındı. HDP'ye tanınan tolerans ve bu toleransın sandığa iyi yansımış olması Kürt siyasetine batıdaki seçmenin bir şans tanımak istemesiydi. HDP'yi batıda da doğuda da destekleyen seçmen, aynı nedenden hareket etti. İnkar meselelerinin sona erdiği bir dönemi görüp mutlu sona ulaşmak gibi bir nedenden hareket etti. Ama bu tolerans çok kötü bir biçimde heba edildi. Bu toleransı PKK, sanki kendisine yeni bir silahlı mücadele kapısının seçmen tarafından aralanmış gibi yorumlandı. Ama bu hesaplar tutmadı."GÜVENLİKÇİ POLİTİKALAR MI, REFORMLAR MI?
Miroğlu, bütün bu değerlendirmelerin referanduma AK Parti ve Erdoğan lehine yansıyacağını öngörüyor:
"Türkiye yeni, bir sayfa açmak istiyor. Maddeleri tartışabiliriz, eleştirebiliriz ama belli ki Ak Parti Erdoğan'ın liderliğinde yeni bir sistem öngörüyor. Bu sisteme bakarken inanıyorum ki HDP'li 6 milyon seçmenin içerisinde en az 3 milyon insan geçmiş hafızasına bakarak değerlendirecek."
Ancak geçmiş hafızamızı yokladığımızda bugün yaşananlardan çok farklı bir tabloyla karşılaşmıyoruz. Miroğlu'na 'Parti kapatmalarının yerini Kürt siyasetçilerin tutuklanmaları aldı' eleştirilerini hatırlatıyoruz. Miroğlu, tek farkın bugün yapılanların Avrupa standartlarında yapıldığına dikkat çekiyor:
"Batasuna Partisi'ne yapılanları hatırlarsak biz, uygulamalarda Avrupa standartlarının ötesindeyiz. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesiyim, gidiyorum görüyorum oralarda da durumu. Şu an AK Parti'nin yasalaşmasını sağladığı model, 12 Eylül referandumu ile kabul ettiğimiz model, siyasi partilerin kapatılmasını neredeyse imkansız hale getiren bir model. Bu Avrupa'da böyle değil. AK Parti'nin Kürt meselesinin kırmızı çizgilerine nasıl dokunduğunu ve bu dokunuşun reformlarla nasıl sonuçlandığını iyi görmek lazım. Ben Kürt seçmenin bunu iyi gördüğü kanaatindeyim."
Pek çok reform yeni güvenlikçi politikaların gölgesinde kaldı. 'Tunceli'nin ismi Dersim olsun', devlet kurumu tabelalarından T.C ibaresinin kaldırılması bugün gündeme getirmeyi düşünmek bile cesaret edilecek konular olmaktan çıktı. Orhan Miroğlu, güvenlikçi politikaların Türkiye'ye dayatıldığını söylüyor:
"Bugün güvenlikçi politika tabi ki var. Ama AK Parti ya da devlet, durup dururken güvenlikçi politikalara yönelmedi. Bir sabah uyandık 5 yüz militan Cizre'yi iÅŸgal etmiÅŸ. Nusaybin ve Sur'da da aynı ÅŸey. Ve bu insanlar kararlı bir ÅŸekilde ‘buradayız' diyorlar. ‘Kandilden aldığımız talimattır. Buralardan hepimizin ölüsü çıksa bile terk etmeyeceÄŸiz' diyorlar. Biz bu iÅŸin kan dökülmeden kapanması için de çok büyük çaba gösterdik. ‘Gidin, Nusaybin'e zarar vermeyin' dedik. Çünkü devlet buraya girer Nusaybin de zarar görür. Ama hiçbir ÅŸekilde yanıt alamadık. Maalesef, altı mahallesi yerle bir oldu Nusaybin'in.
'DEMOKRATÄ°K ALAN GENÄ°ÅžLEYECEK'
Gerilimli bir dönemin ardından bölge halkının referandumdan ne gibi beklentileri olabilir? Miroğlu, bölge halkının 'Evet' deme nedenlerini ve beklentilerini sıraladı:
"Demokratik alanın geniÅŸleyeceÄŸini düşünüyorum. Yasal deÄŸiÅŸikliklerin alt yapısını hazırlayacağız. Muhtemelen 2017 yasama faaliyetleri ön gördüğümüz sistemin alt yapısını hazırlamakla geçecek. ‘Hayır' çıkarsa yapacak bir ÅŸey yok. Ama ‘Evet' çıkarsa ki hiç şüphem yok, kelimenin tam anlamıyla demokratik kurumsallaÅŸma inÅŸa edilecek. Mesela baraj meselesi, yüzde 3-4 veya dar bölge sistemi olacak. Temsil oranının ve demokrasi alanının geniÅŸlemesi gibi hamleler. Kuzey Irak politikalarının gözden geçirilerek entegrasyon süreci güçlendirilecek. Yeni sistemden Kürtler bakımından beklediÄŸim ÅŸey, siyasi temsil ve eÅŸitlenmede adaletin saÄŸlanması olacaktır. Buna dair yasaların parlamentoda görüşülmesi ve sonuca baÄŸlanması olacaktır. Kürtlerin 1916'da ulusal kurtuluÅŸ savaşındaki tercihi ne kadar doÄŸru bir tercih idiyse, 1924'teki inkar sürecine raÄŸmen ne kadar doÄŸru bir tercih idiyse, Kürt halkına bu süreçte bir kurucu görev ve misyon yüklemememiz için hiçbir sebep yok."
Henüz yorum yapılmamış.