Siyaset
Referanduma doÄŸru: Darbeler - Ä°lhami IÅžIK
Follow @dusuncemektebi2
Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tarihi ağırlıklı olarak bir darbeler tarihidir. Sistematik biçimde siyasal hayatı ve demokrasisi darbeler aracılığıyla kesintiye uğratılan Türkiye, çok doğal olarak demokrasisini güvence altına almak, darbe koşullarını ve darbe odaklarını etkisiz hale getirmek için çok önemli ve çok etkili tedbirler arayışına girmek zorundadır. Siyasetin ve toplumsal hayatın darbeciler tarafından düzenlenmesine ebediyen son vermek, sadece zorunlu değil aynı zamanda zor ve sancılı süreçlerdir.
Türkiye’nin darbeler tarihine daha yakından bakıldığında, darbelerin öncüsü ve motor gücü olarak ortaya iki bürokratik gücün çıktığı görülür. Her darbede güvenlik bürokrasisi ile yargı bürokrasisini, bir darbeler ritüeli olarak el ele görmek hiç sürpriz deÄŸil. Çünkü birinin elinde silah, diÄŸerinin elinde kanun gücü bulunuyor. Silah ve kanun gücünü yan yana getirdiÄŸinizde her türlü darbeyi yapacak muktedir hale gelirsiniz.
Türkiye’nin darbe mekaniÄŸini tarihin çöplüğüne atmaya ihtiyacı var. EÄŸer balık hafızalı deÄŸilsek daha altı ay önce bir darbe kalkışmasını hep birlikte defettiÄŸimizi hatırlarız. Yani darbe ve darbe mekaniÄŸi uzak tarihimize ait bir hatıratımız deÄŸil, daha dün hayatımızı mahvetmeye aday bir canavardı. Åžimdi bu yedi baÅŸlı ejderhayı ebediyen yok etmek istiyor muyuz, yoksa istemiyor muyuz? Aslında referandumun gerçek anlamı bu soruda saklı.
2017 Türkiyesi’nin darbeleri sonsuza kadar yok etmek için bulduÄŸu çare ÅŸimdilik partili cumhurbaÅŸkanlığı çözümüdür. CumhurbaÅŸkanının siyasetin bir aktörü haline getirmek ve kuvvetler ayrılığının katalizörü olarak onu yasama yürütme ve yargının merkezine taşımak, her ÅŸeyden önce darbe mekaniÄŸini yok edecek en etkili siyasi çözümdür.
Güvenlik ve yargı bürokrasisi, parlamenter sistemin üstünde bir vesayet inÅŸa etmiÅŸti. Bu sistemin kılcal damarlarına kadar sızmış ve onun her zaman gerçek iktidarı olagelmiÅŸti. Türkiye’de seçim ile iÅŸbaşına gelenler ancak hükümet olabiliyor, hiçbir zaman asla gerçek iktidar olma ÅŸansını yakalama imkanına kavuÅŸamıyorlardı. O nedenle sistem her türlü saldırıya açık hale geliyordu.
Bu bakımdan Türkiye’de parlamenter rejimi en çok savunan güçlerin güvenlik ve yargı bürokrasisi olması hiç ÅŸaşırtıcı deÄŸil. Her platformda parlamenter rejimi sahiplenen bu güçler esas itibarı ile rejim içindeki kendi pozisyonlarını savunmaktan baÅŸka bir ÅŸey yapmıyorlar. Kimi zaman kimi yerlerde öyle ÅŸeyler söylüyorlar ki, insan neredeyse küçük dilini yutar.
Bu insanların soyutlama yeteneğine şapka çıkarmamak, bazen neredeyse imkansız! Mesela parlamenter rejimin her durumda başkanlık rejiminden daha iyi ve daha demokratik olduğunu söylemek, alkışlanması gereken bu parlak soyutlamalardan biridir. Zihni parantez içine alıp, zihin ile dünya arasında en azından zihin düzeyinde varlık ve anlamı her zaman ve her yerde birbirine bağlamak ve buradan kendi lehine bir yarar devşirmek.
Tarihi ve toplumsal koşulları bir çırpıda el çabukluğuyla buharlaştırıp, gerçek anlamın merkezine insanı ve kendi öznel inançlarını taşımak sadece kaba saba bir pozitifizm değil, aynı zamanda dar kafalı bir aydınlanmacılıktır. Oysa hakikatler böyle basit karaktere sahip değiller, onların ısrarla savundukları kendi hakiki varoluş gerekçeleri var.
Çuvaldızı bu yalana daha fazla beklemeden batırmak istiyorum; Parlamenter rejim, Başkanlık rejiminden daha iyi ve daha demokratiktir diyen birine, büyük puntolarla Türkiye cumhuriyeti tarihini ve cumhuriyetin kuruluş
Henüz yorum yapılmamış.