Uluslararası Öğrenci Değerlendirme programı çerçevesinde yapılan bir araştırmada, öğrencilerin matematik, fen bilimleri ve okumayla ilgili bilgi ve becerileri ölçülmüş ve bu bilgilerin ne kadarının hayata geçirildiği analiz edilmiş. Söz konusu uygulamada en başarılı ülkenin Finlandiya olduğuna karar verilmiş.
Peki, Finlandiyalı öğrencileri başarıdan başarıya taşıyan iksir nedir?
Uluslararası öğrenci değerlendirme programı çerçevesine yapılan araştırma sonuçlarını dikkate alarak, Finlandiya eğitim müfredatını yeniden okudum. Müfredatta dikkatimi ilk çeken şey, öğrencilerin sınav stresine karşı korunmaları ve kendilerini rahatça ifade edebilecekleri bir ortama sahip olmalarıydı. Yani çocuklar okula girerken ayakkabılarını çıkarıp giriyor ve kapıda sıcak bir ilgi ile karşılanıyorlar. Okullarda okutulacak kitapların içeriğine, öğretmenler ortak karar veriyorlar. Temel eğitim süresince herhangi bir sınav yok, öğrenciler kendileri için hazırlanan soruları değerlendiriyor ve düşünce ufuklarını geliştirme fırsatı buluyorlar. Eğitim sistemi ağırlıklı olarak öğrencinin öğrenme potansiyelini dikkate alıyor.
Okullarda çocukların özgürce hareket edebilecekleri bir ortam hazırlanmış bu ortamda çocukların özgürlüğü kısıtlanmıyor. Çocuklar bilmediklerini sorabiliyor, arkadaşları ile istişare
edebiliyor, dinlenebiliyor, yemeği öğretmenleri ile birlikte yiyebiliyorlar. Öğrenci üzerinde herhangi bir baskı oluşturulmuyor, okulun kantininde sadece süt ve meyve bulunuyor.
Dikkatimi çeken hususlardan biri de, öğrencilerin bireysel özelliklerinin dikkate alınması ve her çocuğun kendi öğrenme yöntemine göre ödevler verilmesiydi. Okulda farklı yaş grubundan öğrenciler bir araya getirilerek kaynaşma sağlanıyor. Öğrencilere ferdi olarak sorumluluk kazandırılıyor, çocuklar, kütüphanenin temizliği, atık malzemelerin toplanması, akvaryumun bakımı, mutfaktaki işlere yardımcı olma gibi görevleri paylaşıyorlar. Bu durum hem öğrencinin kendini tanımasına ve yeteneklerini geliştirmesine yardımcı oluyor hem de akranları ile birlikte iş yapma becerisini geliştiriyor. Çocuklar için okul ikinci bir ev gibi oluyor, ev ortamındaki rahatlık okula taşınıyor ve çocuklar bu ortamda kendilerini daha iyi hissediyorlar. Eğitimin konusu ele alınırken eğitimciler titiz bir elemeye tabi tutuluyor, öğretmen adayları üç aşamalı kabul testinden geçiriliyor ve başarılı olamazlarsa göreve başlayamıyorlar.
Birinci aşamada öğretmen adayının, bilgiyi ayrıştırıp, sentez yapıp yorumlama noktasındaki becerisi ölçülüyor, ikinci aşamada kişilik özellikleri dikkate alınıyor, üçüncü aşamada ise öğretmen adayının ders anlatımı, grup çalışması sosyal yönü ve sunum yeteneği ölçülüyor. Öğrenciye fert olarak verilen haklar ve eğitimcinin titizlikle seçilmesi Finlandiya eğitim sistemini başarıya taşıyor. Bu bir gerçek!
Henüz yorum yapılmamış.