Sosyal Medya

Ekonomi

İbrahim Kahveci: Güç ve ekonomik büyüme

Ben olsam en azından sembolik olarak, köprüleri canları pahasına savunan Türk Halkına geçişi bedava yapardım. Veya hiç zam yapmazdım... “Millet köprüde darbeyi durdurdu Ankara ise köprüye zam yaparak geçişleri durdurdu” dedirtmezdim



Bugün bahsedeceğim mesele aslında daha önce defalarca yazdığım konunun bir toparlamasıdır.
 
Önce şu noktayı belirteyim: Ekonomiye acil önlemler alınması gerektiği noktasında Hükümete 15 Temmuz sonrası nerede ise her gün seslendim. İlk başta dünyada sudan ucuz hale gelen petrol ve doğalgazın yurt içine de aynı ucuzlukta sunulmasını tavsiye ettim. Ucuz doğalgaz sayesinde ucuz elektrik üretimi de gerçekleşecekti.
 
Ama olmadı.
 
Hatta bir “ucuzluk kampanyası” ile kamunun bazı vergilerden feragat ederek, ilk fedakarlığı yapmasını önerdim.
 
Ne oldu biliyor musunuz?
 
Ekonomi yönetimi 35 milyar dolara aldığımız doğalgaz ithalat faturası 15 milyar dolara düşmesine rağmen sadece yüzde 10 zammı geri aldı.
 
Ankara’nın çok ÅŸiÅŸmanladığını, zayıflaması gerektiÄŸini yazdıkça, peÅŸ peÅŸe yeni vergi artışları ve zamları gördük.
 
Benim çok ama çok aÄŸrıma giden asıl zam ise, 15 Temmuz Åžehitler Köprüsüne yapılan zamdı. Türk Halkı, 15 Temmuz gecesi o köprüde FETÖ’nün hain darbe giriÅŸimini durdurdu. Oysa bizler yüzde 48 son zamla beraber köprüden geçiÅŸ ücretini iki yılda 3,50 liradan 7,0 liraya artırdık.
 
Ben olsam en azından sembolik olarak, köprüleri canları pahasına savunan Türk Halkına geçişi bedava yapardım. Veya hiç zam yapmazdım...
 
“Millet köprüde darbeyi durdurdu
 
Ankara ise köprüye zam yaparak geçiÅŸleri durdurdu” dedirtmezdim
 
***
 
Ekonomi yönetimi, biz burada “ekonomide sıkıntı var” dedikçe, adeta kulağını tıkadı. Ortaya çıkan sorunlara karşı önlemlerde  Ã§ok geç kalındı. Bugün dolar 300 baz puan faiz artışına raÄŸmen 3,5 liranın üzerinden iÅŸlem görüyor. Ä°ÅŸsizlik oranı ise 2001 krizinde ulaÅŸtığı yüzde 12,0 seviyelerinin de üzerine çıkmış durumda.
 
Bizler almadığımız önlemler nedeniyle de 2 büyük reyting ÅŸirketinin verdiÄŸi “yatırım notunu” kaybetmiÅŸ olduk. Kısaca çok geç kaldık ve çok yanlış yaptık...
 
***
 
Şimdi size bir başka tablo sunacağım:
 
2004-2007 arası ortalama kredi faizleri %21,06
 
2004-2007 arası ortalama enflasyon %8,79
 
Enflasyon ile kredi faizleri farkı %140.
 
Faizlerin ne kadar yüksek olduğunu görüyorsunuz değil mi?
 
2003 yılında 68,8 olan sanayi üretim endeksi, 2007 yılında yüzde 43,8 artışla 98,9’a yükseliyor. Yıllık sanayi üretim büyümesi yüzde 11,0’e ulaşıyor.
 
2003 yılında 47,3 milyar dolar ihracatımız, 2007 sonunda 107,3 milyar dolara ulaşıyor. O tarihlerde ihracatımız yılda yüzde 32 artış gösteriyor.
 
Bakınız aynı tarih aralığında ekonomik büyüme oranımız ise yüzde 32,7’ye ulaşırken, yıllık büyüme ortalamamız yüzde 8,2’ye çıkıyor.
 
Gördüğünüz gibi, hızlı büyüme döneminde faizler de çok yüksekmiş...
 
***
 
O zaman sorun ne?
 
Bakın Sayın CumhurbaÅŸkanımız “yetkileri tek elde toplayacağız” dedi.  Gelin bu cümlenin ardındaki olası geliÅŸmelere beraber bakalım:
 
2003 yılında Merkezi bütçe 82 milyar lirası vergi olmak üzere 101 milyar lira almış. Devletin diÄŸer kurumları ile beraber (baÅŸta sgk) ekonomiden aldığı para 143 milyar liraya ulaşıyor. O yıl ülkemizin GSYH’sı 455 milyar liraydı. Åžimdi orantılara bakalım:
 
Vergi oranı %18,0
 
Merkezi bütçe geliri %22,2
 
Genel devlet payı %31,4
 
Gelelim 2015 yılına. Merkezi bütçe 407 milyar lirası vergi olmak üzere 483 milyar lira alıyor. Genel devletin aldığı para ise 799 milyar liraya ulaşıyor. Ekonomimizin ulaştığı büyüklük ise 1 trilyon 953 milyar lira (eski seri GSYH). Gelin şimdi oranlara bakalım:
 
Vergi oranı %20,8
 
Merkezi bütçe geliri %24,7
 
Genel devlet dengesi %40,9
 
***
 
Åžimdi ÅŸu soruyu sorabilir miyiz? Ankara güçlendikçe daha çok vergi ve para alıyor. Acaba Ankara’nın bu güçlenmesi ekonomiyi nasıl etkiliyor.
 
Son 4 yılda ortalama kredi faizi %13,33
 
Son 4 yılda ortalama enflasyon %7,95
 
Enflasyon ile kredi faizleri farkı %68
 
Ama son 4 yılda büyüme yüzde 14,0 iken, yıllık ortalama büyüme yüzde 3,5’de kalıyor.
 
Sanayi üretimi toplamda %12,2 artarken, yıllık artış sadece %3,0’de kalıyor.
 
Bu tabloda elbette küresel etkiler de var ama yine sayın CumhurbaÅŸkanımızın dediÄŸi gibi “ekonomide patinaj yaptığımız” da bir baÅŸka gerçek.
 
Åžimdi bir baÅŸka soru ile konuyu yarına bırakalım: Acaba Ankara’nın güçlenmesi ile ekonominin güçlenmesi arasında nasıl bir baÄŸ kuracağız? Önümüzde bizi bir tehlike mi bekliyor; yoksa bir fırsat mı?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.