“Kolaylığı seç, iyi olanı emret, cahillere aldırma! Åžeytandan bir kışkırtı seni dürtüklerse hemen Allah’a sığın! Allah iÅŸitendir, bilendir. Takva sahipleri, içlerine ÅŸeytandan bir kuruntu doÄŸduÄŸunda düşünüp hemen gerçeÄŸi görürler. Åžeytan kardeÅŸlerini azgınlığa sürükler de yakalarını bırakmaz.”
Bu âyetleri (A’râf 199-202) tefsiri baÄŸlamında üstat Mevdûdî, bazı güncel davet ilkeleri çıkarır:
Hakkadavet eden kiÅŸi, geniÅŸ ve müşfik bir kalp taşımalı ayrıca sabırlı ve bağışlayıcı olmalıdır. Davetçi, dava arkadaÅŸlarına karşı samimi, insanlara karşı nazik olmalı ve muhaliflerine de tahammül edebilmelidir. Dava arkadaÅŸlarının zaaflarını hoÅŸ görmeli, düşmanların eziyetlerine de sabırla karşılık vermelidir. En ÅŸiddetli tahriklerde bile soÄŸukkanlılığını korumalı ve en nahoÅŸ ÅŸeylere bile aldırış etmemelidir. En acı sözlere, en insafsız iftiralara ve en acımasız iÅŸkencelere sabırla katlanmalıdır. Kaba kuvvet, katı kalplilik, kötü konuÅŸmak ve öç almaya yönelik kinci davranışlar, bu hususta zehir kadar zararlıdır ve davete hiçbir fayda saÄŸlamadığı gibi aksine zarar da verir. Hz. Peygamber (s.a) bu konuda şöyle buyurur: “Allah bana, ister sinirli olayım ister neÅŸeli olayım, daima doÄŸruyu söylemeyi, hasımlarına karşı bile olsa samimi iliÅŸkiler kurmak için elimden geleni yapmamı, hakkımı gasp edenlere bile kendi haklarını vermeyi ve hatta bana eziyet edenleri bile bağışlamayı emretti.”Ve bu vazifeyle görevlendirdiÄŸi kimselere ÅŸu tavsiyelerde bulundu: “Nefret ettirici deÄŸil, müjdeleyici olunuz, insanlar için zorluk ve sıkıntı kaynağı deÄŸil, bilâkis huzur ve kolaylık kaynağı olunuz.” Allah Teâlâ, Peygamberinin (s.a) bu özelliÄŸini şöyle över: “Allah’ın rahmeti ile onlara yumuÅŸak davrandın. EÄŸer kaba, katı yürekli olsaydın çevrenden dağılır, giderlerdi. Öyleyse onlar(ın kusurları) na bakma, onlar için maÄŸfiret dile...” (Al-i Ä°mran, 159).
Felsefeleştirmekten kaçınmalı; evrensel erdemler olarak kabul edilen ve normal bir insanın sahip olduğu selim akıl ile kolayca anlaşılabilenbasit, sadefaziletleri emretmelidir. Böyle bir çağrı herkesi ikna eder. Bu tutumun en büyük faydası, şüphesiz, düşmanlarına karşı halkı İslam çağrısının safına katmada görülür. Halk yığınları bir tarafta, kendilerini kolayca anlayıp tatbik edebilecekleri erdemlere çağıran sade, kibar insanları, diğer tarafta, gayri insanî ve gayri ahlakî tavırlarla, onların bu yüce görevine karşı gelen düşmanları görünce, o rezil muhaliflerden yavaş yavaş yüz çevirip, hakka davet edenlerin saflarına geçerler... Hz. Peygamber (s.a) Arap yarımadasındaki büyük başarısını, bu hikmetli siyasetine borçludur...
Cahillerle faydasız tartışmalara girmekten kaçınmalıdır. Art niyetli ve bozguncu insanlarla yapacağı konuşmaların faydasız münakaşa ve tartışmalar içermemesine çok dikkat etmelidir. Davetçi, bu insanlardan sadece makul bir tavır takınan akıl sahibi kimselere yanaşmak ve konuşmak için elinden gelen gayreti göstermelidir. Muhataplarının hafife alıcı ve alay edici bir tavır takındıklarını ve faydasız münakaşa ve tartışmaya başvurduklarını hisseder etmez, onurlu bir şekilde hemen geri çekilmelidir. Bu gibi şeyler, daha yararlı şekilde kullanılması mümkün olan değerli vakti ve emeği boş yere harcamaya neden olduğu için zararlıdır da.
Davetçi, rakiplerinin tahriklerinin artık tahammül sınırını aÅŸtığını ve onların zorbalıklarına, kötülüklerine, aptalca karşı koyuÅŸlarına ve suçlamalarına dayanamayacağını hissettiÄŸi anda, onlara misliyle mukabelede bulunmalı; ama en iyisi, Allah’a sığınmalı ve kendini kaybedip kızarak O’nun davasına zarar verecek herhangi bir ÅŸey yapmasından korumasını yine O’ndan istemelidir. Böyle bir tutumu da ancak, en ağır tahrikler karşısında bile soÄŸukkanlılığını ve sükûnetini koruyabilenler takınabilir. Zira kızgınlık, hakaret, haksızlık, kabalık vs. karşısında heyecanlanıp galeyana gelen kiÅŸiler, aklı başında düşünüp hareket edemezler (Tefhimü’l-Kur’ân).
Ä°mdi, bugünün dünyasında Ä°slâm’ı tebliÄŸ ve temsil konumunda olan bizler, insani iliÅŸkilerimizde, günlük hayatımızda, medyada ve özelikle sosyal medyada bu ilkeleri ne kadar gözetebiliyoruz?!...
Henüz yorum yapılmamış.