Sosyal Medya

Güncel

Mustafa Öztürk: No news is good news

Başlıktaki ifade, “Haber yoksa vaziyet iyi demektir”, “Hiç haber olmaması iyi haberdir” ya da “Kötü haber almaktansa bihaber olmak daha iyidir” şeklinde çevrilebilecek bir deyimdir. Bu deyimle ilgili son çeviri genel ruh hâlim ve hissiyatıma tercüman gibidir.



Vallahi, haber-havadis denilen ÅŸeyden ikrah etmiÅŸ haldeyim. Bu halden kurtuluÅŸun her türlü havadisten uzak kalmak ve imkân elverdiÄŸince hiçbir ÅŸeyden haberdar olmamak modunda yaÅŸayarak mümkün olduÄŸunu düşünmekteyim. Her Allah’ın günü FETÖ belasının akla hayale gelmeyen bir melanetinden haberdar olmak, sözgelimi onlarca yıldan beridir neredeyse tüm sınav sorularının çalındığını ve sayısız hırsızın devlet kurumlarında memur olarak çalıştığını duymak feci ÅŸekilde can yakıyor. FETÖ soruÅŸturmaları kapsamında ortaya çıkan tuhaflıklar ve bilhassa son kararnamedeki kimi ihraçlar toplumsal vicdanı kanatıyor. Öte yandan referandum meselesinin hemen her platformda kan davası mantığıyla tartışılmasına ÅŸahitlik etmek iç daraltıyor. Mehter ve Ä°zmir marÅŸları üzerinden Osmanlı ile Cumhuriyet’in birbiriyle çarpıştırılması, bu arada Ä°stiklal Marşı’ndaki bütünleÅŸtirici ruhun arada kaynaması hakikaten yürek sızlatıyor. Siyasî alanda karşıt görüşlerin çatışması yetmiyor, üstüne üstlük aynı semtin çocukları birbirleriyle didiÅŸiyor. Bir grup diÄŸerini “İçimizdeki Ä°rlandalılar” diye tarif ediyor. Ne var ki bu didiÅŸmede, “EÅŸek daÄŸda ölür, zararı eve gelir” atasözünde ifadesini bulan gerçekliÄŸin istikbalde karşımıza çıkaracağı ağır maliyet nedense pek hesap edilmiyor.
 
***
 
Siyasî alanda didiÅŸme, fikrî alanda didiÅŸme, dinî alanda didiÅŸme… Hainlik ve yandaÅŸlık tahterevallisine oturtulmuÅŸ söylemlerle kolektif bilgeliÄŸin alabildiÄŸine hırpalandığı, birlikte yaÅŸama ÅŸevkimizin kırıldığı bu toplumsal anomali karşısında, “MeÄŸer ne çok enerjimiz varmış; birbirimizle didiÅŸme iÅŸtahımız ne kadar da çokmuÅŸ…” diyesim geliyor. Pek çok insanımız birbirini hırpalamaktan sanki hazzediyor, gündelik hayatta yüksek tansiyonu vazgeçilmez addediyor. Lakin gerilim ve stres bu bünyeye hiç iyi gelmiyor. En azından alevlenmiÅŸ “crohn”umun remisyonu için, mümkün mertebe haber ve havadisten bihaber yaÅŸamak, hemen hiçbir ÅŸeyden haberdar olmamak iyi bir hâl çaresi gibi görünüyor. Ä°slam tarihinin ilk dönemlerinde yaÅŸanan iç çatışmaların yarattığı ağır havayı solumaktan bitap düşen birçok Müslümanın da olup bitenlerden haberdar olmamak ve adeta saklanarak yaÅŸamakta karar kıldıkları biliniyor. Zühd diye adlandırılan ve “sosyolojik hengâmeye kayıtsız kalmak, dünyaya karşı perhizli olmak” anlamı taşıyan bu hâl çaresi bir yönüyle günah ve kirlilik psikolojisinden kurtulma arzusunu ifade ediyor. Cemel, Sıffîn, Harre, Kerbelâ gibi trajik vakaların sayısız Müslümanın ruhunda derin yaralar açtığı, “mürtekib-i kebire” (büyük günah iÅŸleyen kimse) problemiyle birlikte ortaya çıkan derin siyasi-itikâdî çatlakların hâlen dahi kapanmadığı gayet iyi biliniyor.
 
***
 
Bu baÄŸlamda, Süfyân es-Sevrî’den kısaca söz etmek meramımızın daha iyi anlaşılmasına katkı saÄŸlayabilir. Erken dönemdeki zahidlerden biri olarak bilinen ve Emevîlerin son dönemi ile Abbâsîlerin ilk dönemine tanıklık eden Süfyan es-Sevrî Abbâsî halifeleri Mansur ve Mehdi tarafından teklif edilen kadılık görevini kabul etmeyerek Kûfe’den gizlice ayrılmış ve bu tarihten sonra münzevi halde yaÅŸamıştır. Zühd konusunda, “Dünyaya karşı gözü tokluk kanaatkâr olmaktır. Kuru ekmek yemek ve abâ giymek zühd deÄŸildir” diyen Sevrî, Abbâd b. Abbâd el-Ersûfî isimli bir dostuna yazdığı mektupta (Bu mektubun tam metni için bkz. Ebû Muhammed Ä°bn Ebî Hâtim, Kitâbü’l-Cerh ve’t-Ta’dîl, Dâru Ä°hyâi’t-Türâsi’l-Arabî, Beyrut 1952, I. 86-89) kapalı devre yaÅŸam tarzını şöyle açıklamıştır:
 
“İçinde bulunduÄŸumuz zaman insanı yoran/yıpratan bir zaman… Bu zor zamanın ÅŸerrinden ancak suda boÄŸulmak üzere olan kiÅŸinin duasıyla dua eden kimse salim olur. Sen sen ol, Allah’a karşı saygılı ol. Uzlette kendi nefsinle hemhâl ol; Allah’ın kitabıyla ünsiyet kur (Not: Bu ifade benim için, “Otur, tefsirini yaz” diye anlaşılabilir)… Ãœmeradan uzak dur. Yine sen sen ol, kendilerini Allah’a muhtaç bilen insanlarla (fukara) hemdem ol… Makam-mevkii sevdasından uzak dur… Böyle bir zamanda sana tavsiyem, evvel emirde ihtilattan kaçınmak, görünür olmaktan mümkün mertebe sakınmaktır. Uzlette ferahlık/rahatlık vardır; ihtilatta ise fitne ve fesada bulaÅŸmak kaçınılmazdır. Riyaset sevgisinden sakın; riya ve gösteriÅŸten kaçın. Çünkü riya karıncanın kımıldamasından daha gizli/sinsidir. Ölümü aklından hiç çıkarma; dünyevî emelleri azalt, ölümü anmayı çoÄŸalt... Zira ölümü andıkça dünyevî olan her ÅŸey sana basit ve hakir gelir…”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.