Güncel
94 yıllık bir tartışmanın tarihi -6 - Yıldıray Oğur
Follow @dusuncemektebi2
Peki nereden çıkmıştı bu başkanlık tartışması? Tabii ki sandıktan. 1995 seçimlerinde sandıktan Refah Partisi birinci parti çıkmıştı. Koalisyonu ise ikinci ve üçüncü sıradaki ANAP ve DYP kurdular. Ama bu zoraki koalisyondan çatırdama sesleri geliyordu ve alternatif, Refahlı bir koalisyondu. Demirel’in sistem tartışmalarının işte tam bu sırada başlaması bir tesadüf değildi. Haziran ayında Refahyol iktidarının kurulmasıyla Demirel’in rejim krizine meşruiyet sınırları içinde çare bulunması arayışları arttı.
5 Nisan 1996 günü Çankaya’daki CumhurbaÅŸkanlığı Köşkü’nün gizemli bir ziyaretçisi vardı. Ziyaretçi önce CumhurbaÅŸkanı Demirel ile görüştü, ardından üst düzey siyasetçiler ve bürokratlardan oluÅŸan 35 kiÅŸilik bir gruba bir seminer verdi.
Basına kapalı bu toplantılarda konulan gizemli ziyaretçi Fransa CumhurbaÅŸkanı Chirac’ın danışmanı Jean Picq’di. Fransız devlet sistemi üzerinde uzman olan Picq’le Demirel, 4 ay önce Paris’te Mitterand’ın cenazesi sırasında tanışmışlardı. Selefi Özal’ın Amerikan tipi baÅŸkanlık sistemi önerilerine hep kırmızı ışık yakmış CumhurbaÅŸkanı Demirel, Fransız tipi yarı baÅŸkanlık sistemine yeÅŸil ışık yakmıştı. Fransız misafirle toplantı haberlerinin basında çıkmasından üç yıl sonra yeniden baÅŸlayan baÅŸkanlık tartışmaları için CumhurbaÅŸkanı fikirlerinin deÄŸiÅŸmediÄŸini baÅŸkanlık sisteminin Türkiye’ye uygun olmadığını söyleyecekti...
Peki nereden çıkmıştı bu başkanlık tartışması? Tabii ki sandıktan. 1995 seçimlerinde sandıktan Refah Partisi birinci parti çıkmıştı. Koalisyonu ise ikinci ve üçüncü sıradaki ANAP ve DYP kurdular. Ama bu zoraki koalisyondan çatırdama sesleri geliyordu ve alternatif, Refahlı bir koalisyondu.
Demirel’in sistem tartışmalarının iÅŸte tam bu sırada baÅŸlaması bir tesadüf deÄŸildi. Haziran ayında Refahyol iktidarının kurulmasıyla Demirel’in rejim krizine meÅŸruiyet sınırları içinde çare bulunması arayışları arttı. Demirel’in talimatı ve Fransız uzman Picq’in katkılarıyla Devlet Denetleme Kurulu’nun hazırladığı Devlette Reform Projesi raporunda Meclis’i fesih yetkisi de olan kuvvetlendirilmiÅŸ bir CumhurbaÅŸkanlığı’ndan bahsediliyordu. Tartışma her gün gazetelerde yayınlanan makalelerle sürdü.
Demirel’e en ilginç desteklerden biri Özal önerdiÄŸinde baÅŸkanlık sistemine karşı açıklamalar yapmış eski CumhurbaÅŸkanı Kenan Evren’den geldi:
"BaÅŸkanlık sistemine geçiÅŸimizin doÄŸru olacağını düşünüyorum. BaÅŸkanlık sisteminin bulunduÄŸu ABD’de bir sıkıntı yok. Fransa’da yok...”
TÃœSÄ°AD ise yayınladığı bir raporla darbelerin yaÅŸandığı, diktatörlüğe doÄŸru kaymış Latin Amerika örneklerini sıralayarak BaÅŸkanlık Sistemi’ne karşı olduÄŸunu açıkladı. Ama Sakıp Sabancı gibi iÅŸ adamları bu sisteme destek veriyordu.
BaÅŸkanlık tartışmalarına en sert karşı çıkışlardan biri de bu arayışların kendisine karşı gündeme geldiÄŸinin farkında olan BaÅŸbakan Necmettin Erbakan’dan geldi:
“Sen hem istikrardan bahsediyorsun hem ÅŸimdi iÅŸimizi, gücümüzü bırakalım Türkiye’nin bütün rejimini deÄŸiÅŸtirelim diyorsun. Kendine gel! KardeÅŸim, gel biz meseleleri çözelim. Bırak ÅŸekilleri, baÅŸkanlıkmış ÅŸuymuÅŸ, buymuÅŸ… Bunların hepsi ÅŸekil!
Ä°ÅŸte Türkiye… Biz bu vatandaÅŸlarımızı beyanname vermekten geçen hafta kurtardık ya… Ä°ki saatte bu kararı aldık, Bakanlar Kurulu’nda, Allah’a şükürler olsun. Türkiye’miz bu meseleleri çözmek için bugün, en güzel fırsata sahiptir. Hazır bu fırsat elimizdeyken, iÅŸleri çözmeye bakalım. Böyle iÅŸimizi gücümüzü bırakıp da, efendim baÅŸkanlık sistemiydi, anayasaları deÄŸiÅŸtirelim, yeniden seçimlere gidelim… Åžu anda Türkiye’nin gündemi bunlar deÄŸil...”
https://www.youtube.com/watch?v=FwGx_gu7sl0
BaÅŸkanlık ve yarı baÅŸkanlık tartışmaları Refahyol hükûmetine ordunun muhtıra verdiÄŸi 28 Åžubat 1997’deki MGK’dan sonra yeniden gündeme geldi. Demirel bir konferansta “Benim cumhurbaÅŸkanı olduÄŸum dönemde deÄŸil ama benden sonra yarı-baÅŸkanlık sisteminin konuÅŸulması gerekir” diyerek fitili yeniden ateÅŸledi. En büyük destek 28 Åžubat rüzgârıyla DYP’den kopup DTP’yi kuran Hüsamettin Cindoruk’tan geldi. Cindoruk ‘kriz’den çıkış için çare olarak üç ay içinde iki turlu seçimde CumhurbaÅŸkanı’nın halk tarafından seçilmesini öneriyordu. Cindoruk’a göre Demirel, Fransa’da De Gaulle’ün yaptığı gibi seçilmiÅŸ bir CumhurbaÅŸkanı olarak sağı toparlayabilirdi. ANAP lideri Mesut Yılmaz da tam deÄŸil ama yarı baÅŸkanlığın Türkiye için uygun olduÄŸunu açıkladı. Ä°ktidardaki DoÄŸru Yol Partisi’nde de bu konuda bir çalışma yapmak üzere Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek’e görev verildi. Zeybek “Türkiye tipi bir baÅŸkanlık sistemi”ni öneren bir rapor hazırladı.
Demirel’in kardeÅŸinin kızıyla evli olan ANAP’lı Ä°lhan Kesici ise bir adım daha ileri gidip “Türk tipi baÅŸkanlık sistemi"ni savundu:
“Bana göre Türkiye'deki parlamenter demokrasi ülkenin önünü tıkamaktadır. Bizim gibi parlamenter demokrasiyle idare edilen ülkeler, bizim bu kurumları onlardan aldığımız zamanlardan sonra, on kere yapılarını gözden geçirdiler. Biz ise yerimizde sayıyoruz. Parlamenter demokrasi tartışma masasına yatırılmalı. Ä°ster baÅŸkanlık, ister yarı baÅŸkanlık sistemi olsun, bir an önce tamamlanıncaya kadar Fransız, Ä°ngiliz sistemi karışımı bir sistem, Türk usulü yeni bir yönetimle ülke idare edilmeli… Siyasetin bir numaralı makamı CumhurbaÅŸkanlığı olmalı. CumhurbaÅŸkanı iki turlu seçimle gelmeli, görev süresi 4 yıl olmalı ve en fazla iki dönem bu görevi yürütebilmeli. Parlamentoyu feshetme dahil, BaÅŸbakanı görevden almaya kadar geniÅŸ yetkileri olmalı. Muhtarlık seçiminden, CumhurbaÅŸkanlığı seçimine kadar her seçim, dar bölgeli, iki turlu olmalıdır. Yürütme ve yasama birbirinden ayrılmalıdır. Yani bakan olan milletvekili, milletvekilliÄŸinden istifa etmelidir. Ya da bakanlar parlamento dışındaki profesyonel isimlerden oluÅŸmalıdır. Milletvekilleri kesinlikle hiçbir iÅŸle uÄŸraÅŸmamalıdır...”
Demirel’in baÅŸkanlık sistemi formülüne bir destek de 28 Åžubat rüzgârıyla Refahyol’un çekilmesini savunan röportajlar veren Fethullah Gülen’den gelmiÅŸti. 29 Mart 1997 günü STV’ye çıkan Gülen şöyle demiÅŸti:
"Başkanlık sisteminin altyapısı hazırlanmalı, insanımız hazırlanmalıdır. Salahiyetleri genişletilmiş bir cumhurbaşkanlığı üzerinde durulursa bir rıhtım, bir sıçrama ayağı, bir rampa sayılabilir. Ancak milletimizin bugününü ve geleceğini ilgilendiren bu gibi konular geniş platformlarda tartışılmalıdır. Ben şahsen başkanlık sistemine de, salahiyeti genişletilmiş cumhurbaşkanlığına da sıcak bakıyorum..."
Bu sistem tarafından babası idam edilmiÅŸ, RP Genel BaÅŸkan Yardımcısı Aydın Menderes ise bu önerilere karşıydı: “Demokrasinin devamı ve parlamentonun açık kalması her derde devadır...”
Ama demokrasi devam edemedi ve Refahyol iktidarı devrildi. Ãœlke yine azınlık hükûmetleriyle bir "fetret devri"ne girmiÅŸti. Artık Demirel’in daha yüksek sesle konuÅŸma zamanı gelmiÅŸti.
Bir Mısır seyahati dönüşü Demirel kafasındaki modeli uçaktaki gazetecilere açtı:
“Halka karşı sorumlu olması gereken hükûmetler, Meclis aritmetiÄŸine dayalı olarak çok sık deÄŸiÅŸiyor. Bu da istikrarsızlık meydana getiriyor. Ben geçen dört yıl üç ayda altı hükûmet onaylamışım. Bu kadar deÄŸiÅŸiklik fazla. Türkiye BaÅŸkanlık tartışmasından kaçamaz. BaÅŸkanlık ya da yarı baÅŸkanlık olsa parlamento zorlanmaz, hükûmet halkın seçtiÄŸi baÅŸkan tarafından kurulur.”
Demirel Meclis’i fesih yetkisi olan güçlendirilmiÅŸ iki turlu seçimle seçilen bir cumhurbaÅŸkanı ve bakanların Meclis dışından seçilmesi önerilerini görev süresinin bitimine kadar savundu.
Bu ısrarının sebebinin koltuÄŸunu korumak olduÄŸu söylendi. Görev süresinin uzatılması için Meclis’e getirilen 5+5 formülü reddedilince Demirel için uzun siyaset yolculuÄŸunda emeklilik zamanı geldi.
Başkanlık sistemi tartışmaları ise 2003 yılında yeniden, bu kez tek başına iktidarı almış bir parti tarafından gündeme getirilecekti...
Henüz yorum yapılmamış.