Kürsü
Abdurrahman Dilipak: Gülen, Petrus görünümlü Luther
Gülen uğursuz bir adam. Dostu yok. Vefası da. Hem yükselip yükselip çakılıyor.
Başarılı olduğu noktalar, CIA, MI6, MOSSAD, Tapınakçıların defalarca uygulayıp, ezberledikleri konularla ilgili işler.
Okul deseniz, Amerikan kolejlerinin kötü bir kopyası.. Cizvit okulları gibi bir ÅŸey. Yayıncılık, biraz Redhause, biraz Regist Digest, Christianty Monitor. Para sorun deÄŸil, çalıyor, topluyor.. KadrolaÅŸma dediÄŸi soru hırsızlığı, istihbarat bilgileri ile tehdit, ÅŸantaj yolu ile güç devÅŸirme yolu.. Kerameti de buradan derleme.. Ve bir de uydurulmuÅŸ bir din. Gülen dediÄŸin Saul’den dönme Petrus’a benziyor..
Petrus, Katolizmin banisi, bu Petrus görünümlü Luther gibi.. Ãœstüne biraz Anglikan, biraz Evangelik ve tabi biraz da Opus Dei.. Biraz minare gölgesi, biraz havra, biraz hamursuz ekmek, biraz ÅŸarap ve biraz liberalizm ile marine edilmiÅŸ demokrasi salçası. Kabbalist bir Tapınakçının tütsülediÄŸi sentetik bir inanç, yerseniz.. Ki, birileri bu “dine karşı din”i, “Amerikano Ä°slam”ı çok sevmiÅŸti.. Kâinat imamı diye markaladıkları bir de “Amerikano mehdi/Halife” bulmuÅŸlardı kendilerine..
Bugüne kadar kaç darbe giriÅŸimi oldu, bu zat üzerinden.. Refahyol, aslında ordudaki BÇG’yi tasfiye için tezgâhlanmıştı. (RefahYol 28 Haziran 1996-30 Haziran 1997 tarihleri arasında görev yaptı). BÇG, FETÖ’ye karşı yapılandırılmıştı.. Ama adamlar iÅŸi azıttılar, din ve dindarlara karşı “TOPYEKÛN BÄ°R SAVAÅž”a döndü iÅŸ. 28 Åžubat 1997 bu anlamda bir milattı. Örtülü bir savaÅŸ yaÅŸandı o zaman. Mesela, hiç düşündünüz mü Çatlı, Bucak, KocadaÄŸ, Us kimin safında savaşıyordu. (Susurluk kazası: 3 Kasım 1996’da saat 19.25) Kimin gladyatörü idi bu isimler.. Muhsin YazıcıoÄŸlu (25 Mart 2009’da vefat etti) bu iÅŸe ne diyordu. Sakın helikopter kazası bu iÅŸle ilgili olmasın.
Bana göre, 15 Temmuz 2016’nın ilk ÅŸehidlerinden biri Prof. Dr. Esad CoÅŸan (Vefatı: 4 Åžubat 2001, Sidney, Avustralya) efendidir, diÄŸeri Muhsin YazıcıoÄŸlu.. 1990’a gelirken Fuller projesinin içinde Ä°skenderpaÅŸa’nın da ele geçirilmesi vardı. Daha o günden ANAP’vari bir siyasi oluÅŸumda düşünülüyordu ama, Gülen tek partiyle yetinmiyor, bütün partileri ele geçirmek istiyordu..
Ardından 14 AÄŸustos 2001’de kurulan AK Parti’yi ele geçirmeyi denediler, baÅŸarılı da oldular.. Bakın, BOP da bu projesinin askeri ve siyasi ayağı idi.. Aslında ErdoÄŸan’a siyaset yasağı, daha doÄŸrusu “Genel baÅŸkan olabilir ama muhtar bile olamaz” fikri de bunların fikri idi.. ErdoÄŸan, 26 Mart 1999’da girdiÄŸi cezaevinde dört ay on gün kaldıktan sonra 24 Temmuz 1999’da tahliye edildi.
Tezkere günlerinde (1 Mart 2003), aslında Türkiye fiilen ABD’nin kontrolüne geçecekti. O BÇG’liler, yani daha sonra Ergenekon ve Balyoz’da içeri alınanlar daha o gün Irak’a gönderilecek, orada baÅŸlarına çuval geçirilecek. Daha sonra 15 Temmuz darbecileri gidip, onları kurtaracak, onlar emekli edilip, yerine FETÖ’cüler geçirilecekti. Bu da bir darbe senaryosu idi.. Bu da olmadı..
Refahyol konusunda Çiller bir gece “hidayete ermiÅŸ(!?)”ti, ÅŸimdi hidayete erme sırası Baykal’da idi. ErdoÄŸan’a o siyaset yasağı kimin fikri ise, seçim bittikten sonra ErdoÄŸan’ı Meclise sokma fikri de onundu.. Ama ErdoÄŸan’ın önünde CumhurbaÅŸkanı olarak Baykal duracaktı. ErdoÄŸan kendi özel kalem müdürünü bile atayamayacaktı. Çünkü 2’li, 3’lü kararnameye takılacaktı. Zaten MÄ°T, Emniyet istihbarat, askeri istihbarat büyük ölçüde onların kontrolündeydi. Bu da bir darbe giriÅŸimiydi aslında. Ama yine olmadı. Gül, CumhurbaÅŸkanı olduÄŸu gün bütün ipler koptu. (27 Nisan 2007)
Bu arada; Mavi Marmara, “One minute” olayı ile köprüler atıldı (29 Ocak 2009), örtülü bir savaÅŸ baÅŸladı..
Gezi olayı (27 Mayıs 2013) bir ayaklanmadır aslında. Bir adım sonrası darbeydi ama olmadı..
Ergenekon-Balyoz da (12.06.2007) dolaylı bir darbe giriÅŸimi idi.. Ordudaki BÇG kanadı tasfiye edilip, yerine kendi kadroları yerleÅŸtirilecek ve iÅŸ bitirilecekti. ErdoÄŸan BeÅŸiktaÅŸ’taki ofisinde Büyükanıt’la yaptığı görüşme sonucu o yol da kapatıldı..
17-25 Aralık’ta (2014) bir darbe planı idi, MÄ°T operasyonu (7 Åžubat 2012) da. MÄ°T TIR’ları iÅŸi (19 Ocak 2014) de öyle.. GüneydoÄŸu’daki Hendek eylemi (AÄŸustos 2015) de..
Yani 15 Temmuz’a (2016) kadar en az 10 darbe atlattık. Hepsinde de Gülen baÅŸarısız oldu. “Yenilen güreÅŸe doymaz” derler ya, her seferinde toparlanıp yeniden saldırdı..
15 Temmuz’da bütün ihtimaller not edilmiÅŸti. Hesapta olmayan 3 ÅŸey, halkın daha ilk saatlerde sokaÄŸa çıkması, ErdoÄŸan’ın ele geçirilememesi ve Halisdemir olayı.. BaÅŸarısız olmaları kendi hesaplarına göre imkânsızdı. Ve iÅŸi ÅŸansa bırakacak halleri yoktu. ABD, Ä°ngiltere, Ä°srail, Vatikan, Almanya ve NATO iÅŸin içindeydi. Ve herkes artık darbeye deÄŸil, bir gün sonrasına hazırlık yapıyordu. Daha doÄŸrusu ilk bir ayın programı hazırdı ve detaylar üzerinde hazırlıklar devam ediyordu.
Düşünsenize infaz edilecek ya da ölecek binlerce insan için ceset torbaları ve toplu mezarlar kazılmış, gözaltı yerleri bile hazırlanmıştı..
Ama olmadı.. Yarım asırlık bir hazırlık, çeyrek asırlık bir senaryo bir anda yerle bir oldu. Deşifre oldular.. Bir gün önce kahraman olmayı hayal edenler, hain ilan edildiler.. 25 yıllık cennet hayallerinin sonunda geldikleri yer cehennemdi. Çiçeklerle karşılanmayı bekliyorlardı, bileklerine kelepçe takıldı.. Dinlerini, hayallerini, servetlerini ve onurlarını kaybettiler..
Ä°ktidar ve servet dönüştürücü bir güce sahiptir. Herkes bunu “ötekiler”i dönüştürmek için elde etmek ister ama bu güç önce kendine sahip olanı dönüştürür, pek az kiÅŸi müstesna..
Aman dikkat. Ha bu Gülen vakası bize ders olsun.. Bu bitince bunların saldırıları bitmeyecek. Yedekte, uyuyan hücrelerini devreye sokacaklar.. “Åžeytan bizi Allah’la aldatmamalı”.
Selam ve dua ile..
YENÄ° AKÄ°T
Henüz yorum yapılmamış.