Güncel
Güvenli bölge, ABD ve muhaliflerin geleceği - Ufuk Ulutaş
Suriye’nin geleceğine dair tartışmalara kısa bir Trump arası verilmişti. Trump başkanlık koltuğuna oturduktan hemen sonra yaptığı “güvenli bölge” açıklamalarıyla Suriye meselesini ABD için yeniden başlatmış oldu.
Açıklamasının hemen akabinde Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün gibi ülkelerin liderleriyle yaptığı görüşmelerde bu liderlerden güvenli bölgeye desteklerini isteyen Trump aynı zamanda ekibine bu yönde bir çalışma yapmaları için de talimat verdi.
Trump’ın güvenlik bürokrasisine bakınca güvenli bölge meselesinin üstüne yatma ihtimallerinin yüksek olduÄŸunu görüyoruz. Bu konuda hem sivil hem de askeri bürokrasi isteksiz. Ellerinde “terörle mücadele” sloganıyla sürdürebilecekleri tek cephe var; o da Rakka. ABD’nin SDF adıyla YPG’ye yeni parti zırhlı araçlar göndermesini de böyle okumak gerekiyor. ABD Rakka’ya yatırım yapacak.
Bütün bunlar yaÅŸanırken Suriyeli muhalifler arasındaki kamplaÅŸmalar da yeni bir düzleme oturmaya baÅŸladı. Aslında uzun süredir görülmek istenmeyen ve üzerinde durulmayan bir kopukluÄŸun ve sorunun yavaÅŸ yavaÅŸ adı konulmaya baÅŸlandı. Muhalif grupların bir kısmının Nusra’yla fikir ayrılıkları belirginleÅŸti. Sonradan ismini Åžam’ın Fethi Cephesi (CFÅž) olarak deÄŸiÅŸtiren Nusra Cephesi’nin efektif olarak merkezde olduÄŸu içerisine Suriye’nin belki de en pragmatist grubu olan Zenki Hareketi gibi grupları da alan yeni bir ittifak ortaya çıktı. Åžam’ın ÖzgürleÅŸtirilmesi Heyeti ismi (HTÅž) verilen bu yeni oluÅŸumun karşısında Ahrar’uÅŸ-Åžam merkezli yeni bir ittifaklaÅŸma da doÄŸdu. Senelerdir birlikte hareket eden gruplar arasındaki bu ayrışma ve hatta çatışmalar, muhalifler için varoluÅŸsal sorunları da beraberinde getiriyor. Esed rejimi durumdan memnun.
Ahrar’ın ideolojik olarak daha sert isimlerinden kopup HTÅž’ye katılanlar oldu. Aynı esnada HTÅž’den korunma adına Ahrar’a katılan gruplar da oldu. Bu süreçte Astana’nın da etkisi olduÄŸunu hatırlatmakta fayda var. Çünkü Türkiye baÅŸta olmak üzere muhaliflere müzahir ülkeler, muhalif gruplardan Nusra’yla iÅŸbirliÄŸine son vermelerini istiyorlardı. Astana’da DEAÅž ile birlikte anılan Nusra ile iÅŸbirliÄŸini yürütmenin maliyeti bazı grupları Ahrar’a yakınlaÅŸtırırken, Ahrar içindeki önemli bir bloÄŸu da Nusra’dan uzaklaÅŸtırdı.
Yeni oluÅŸumlarda dengenin HTÅž lehine olduÄŸunu söylemek mümkün. Bu durumun da HTÅž ile arasına mesafe koyan gruplara maliyeti olacak. DiÄŸer bir tabirle muhalifler Nusra’yla aralarına mesafe koymanın maliyetiyle, Nusra’yla birlikte hareket etmenin maliyetleri arasından birisini seçmek zorunda bırakıldılar. Astana’ya katılanlarla birlikte Ahrar’ın önemli bir kısmı ilk opsiyonu seçti.
Muhalifler kendi aralarında bölünürken ABD’nin önünde önemli bir fırsat var aslında. Senelerdir Nusra ile aralarına mesafe koymasını istediÄŸi muhaliflerin son giriÅŸimlerine destek verip vermeyeceÄŸi sorusunun cevabı, ABD’nin Suriye konusundaki politikasına dair kuvvetli mesajlar verecek. Trump’ın güvenlik bürokrasisinin, muhaliflerin bu yeni oluÅŸumuna destek vermesi ihtimali de gerçekçi olmak gerekirse oldukça düşük.
Amerika’nın henüz bir Suriye politikası yok. Etrafta uçuÅŸan vaatler ve açıklamalar var. Obama döneminin facia Suriye politikasının hayaleti etrafta dolaşıyor. Trump’ın Suriye’de fark yaratabilmesi için Obama’nın PKK/YPG terörüne kucak açan ve Suriye’nin ana akım muhaliflerini öteleyen yaklaşımına son vermesi gerekiyor. Aksi halde mevcut ÅŸartlar Esed rejimine yeni bir ruh üfleyecek ve PKK ile birlikte DEAÅž türevlerinin daha da yayılma imkânı bulduÄŸu bir ortam yaratacak.
AKÅžAM
Henüz yorum yapılmamış.