Kürsü
Selahaddin E. ÇAKIRGİL: Müslümanlar tek bir yürek halinde karşılık veremiyor bu düşmanlığa..
Amerikan emperyalizminin yeni şefi Trump için, ‘zer ve zor’dan, servet ve silah gücünden başka bir dayanağı olmayan, kaba-saba birisi deniliyor diye, o kadar da ahmak değil herhalde..
Siyaset sahnesine, sadece milyarlarca dolarlık servetinin verdiÄŸi şöhretininyetmiyeceÄŸini bildiÄŸinden, ancak ‘Ä°slam düşmanlığı’yaparak ve ‘Ä°slam korkusu (Ä°slamofobi)’yayarak ve ‘Müslümanları Amerika’ya sokmayacağız. Buradakileri de kovacağız, mescidlerini kapatacağız..’gibi söylemlerle çıktıktansonra halkın dikkatini üzerinetoplayabilen ve bugünde o düşmanlığın kendisine Amerikan BaÅŸkanlığı’nı kazandıran en önemlietken olduÄŸunu asla unutmayan birisi olarak, seçim meydanlarında kendi halkına verdiÄŸi sözleri yerine getirmek için de, ince bir siyaset izliyor. Ä°ÅŸbaşınageçer geçmez, ilk imzaladığı kararnamelerden birisi de, halkının büyük ekseriyeti Müslümanlardan oluÅŸan 55 kadar ülkedensadece 7 ülkeninvatandaÅŸlarının Amerika’ya giriÅŸlerini yasaklaması, bu ince siyasetin gereÄŸi..
***
Gerçi onun bu uygulamasını USA Federal Yüksek Mahkemesi üçaylık bir süre için askıya aldı.. Ama Trump, aldığı kararın Müslümanlara yönelik olmadığını; ülkesininve kendi vatandaşlarının güvenliğinin sağlanmasının aslî vazifesi olduğunu belirtiyor.
Trump gibi kaba-saba birisinin ülkelerininbaşına geçebilmiÅŸ olmasının ÅŸokunuatlatamamış olan yüzbinler de Trump’ın bu uygulamalarını fırsat bilerek sokaklara döküldüler; ama, o, bunlardan geri adım atacak gibi gözükmüyor. Tabiatiyle, ‘müslümanların tamamına karşı bir tavır ve yasaklama deÄŸil bu kararım..’gibi gönül alıcı laflar etmekten de geri durmuyor.
Biz de inanalım, değil mi?
Bu kiÅŸi, kendisini çokkurnaz ve zekî, Müslümanları da ‘balık hâfızalı’ zannediyor olmalı..
***
Elbette, karşısına bütün bir müslüman dünyasının toptan çıkmasını istemeyecektir.. Onun için de, hasmını yok etmek isteyen herkesin yapmak isteyeceÄŸi bir taktikle, ‘parçalara ayır ve hükmet!.’mantığınagöre hareket ediyor.
***
Ama Müslümanlar tek bir yürek halinde karşılık veremiyor bu düşmanlığa.. Her bir parça, öncekendi halkının, kendi ülkesinin maslahat ve menfaatlerini gözönünde bulundurarak bir ayrı siyaset izliyor.
Halbuki, nüfusunun ekseriyetini Müslümanların oluşturduğu bu devletlerin herbirisi de toptan, Amerikan vatandaşlarının ve ticarî mallarının kendi ülkelerine girişine birlikte engel koyacak olsa, o zaman Trump ve benzerleri külahlarını önlerine koyup bir hesap yapmak zorunda kalmayacaklar mıdır?
***
Bazılarının, ‘Böyle bir temenni pratiÄŸe nasıl dönüştürülecektir; onu da söyle..’ dediklerini duyar gibi oluyorum.. Ãœstelikverilecek cevap da bugün için çokütopyagibi gözükecektir.
Çünkü, sayıları 1 milyar 750 milyonu bulan dünya müslümanlarını temsilen söz söyleyebilecek, bir yetkili baÅŸ, bir liderlik yok.. Sadece ÅŸer’andeÄŸil, aklen- mantıken de olması gereken böyle bir kurum veya liderlik olmadığından çekiliyor bütün bu periÅŸanlıklar..
Esasen, Birinci Dünya Savaşı’nın galiplerinin, maÄŸluplardan sadece Osmanlı Devleti’ni ve onun hâkimiyeti altındaki toprakları parça- parça etmesi bile bize, düşmanlarımızın nasıl dikkatli davrandıklarını gösteriyor. Ki, en baÅŸta da birçok zaafına raÄŸmen Müslüman toplumları yine de etrafında tutabilen bir Ä°slamîliderlik kurumu vardı; ama, o da, hem de içimizdeki emperial piyonlar eliyle havaya uçurulmuÅŸtu..
***
Bugün, DEAŞ veya benzeri birtakım gruplar bu boşluktan istifadeyle ortaya çık(arıl)makta olup, her grup, her taife, her ülke önce kendisine açık bir tehdit var mı- yok mu, ona bakıyor. Böyle olunca, bu küçük parçaların herbirisi emperyalist- şeytanî güçlere karşı sadece kendilerini düşünerek nasıl karşı koyacaklardır?
Asıl anlaşılması ve çaresi düşünülmesi gereken temel mes’ele budur.
Yoksa, herkes kendi taife, ülke veya menfaatini gözetirse, daha çoook çekeceğimiz var demektir.
STAR
Henüz yorum yapılmamış.