Sosyal Medya

Güncel

İslami düşüncenin gelmek istediği yer burası mı?

Karar.com yazarlarından Mehmet Ocaktan bugünki yazısında 'İslami düşüncenin gelmek istediği yer burası mıydı?' diye sorarak yeni bir medeniyet inşası için dini, kültürel ve entelektüel köklere dayalı yeni bir düşünce dinamizmine ihtiyaç olduğunu yazdı.



Uzun süredir çocukluÄŸumdan beri içinde yer aldığım dindar camia ile ilgili içimde müthiÅŸ fırtınalar kopuyor. Günlerdir kafamın içinde sayısız sorular birbirini izliyor; her gün saatlerce masamın başında oturup “Nasıl bir dünyada yaşıyoruz, nereye gidiyoruz, dindarların yıllardır hayalini kurduÄŸu ve gelmek istediÄŸi yer burası mıydı?” gibi sorularla, yaÅŸadığımız dönemsel savrulmalardan bir çıkış yolu bulmaya çalışıyorum.

İslami camianın bu ülkede en zor günlerde bile nasıl bir mücadele verdiğini dikkatle izlediğimizde, bu yürüyüşün arkasında hem İslami literatür hem de entelektüel açıdan zengin bir birikim olduğunu rahatlıkla görürüz.

Kökleri dört halife döneminin berrak aydınlığına dayanan ve yüzyıllar içinde şekillenen İslam kültürünün birikimiyle beslenen İslami düşünce Cumhuriyet döneminin ilk yıllarındaki kırılmalara ve savrulmalara rağmen, son yıllara kadar derinliğini muhafaza etmeyi başarmıştır.

***

Özellikle baskı dönemlerinde mecburen kendi kabuğuna çekilmiş, toplumsal hayatta görünürlüğünü en alt seviyeye indirmek zorunda kalmış ama özündeki dinamizmi asla kaybetmemiştir.

Modern zamanların tacizlerine raÄŸmen Ä°slami düşünce, Ä°slâm’ın varoluÅŸsal gerçekliÄŸini dikkate alan ve asla sefilliÄŸe prim vermeyen güçlü bir ilkesellik temeline dayanmayı baÅŸarmıştır. Daha açık bir ifade ile Ä°slami gerçeklerle temellendirilen bu hareket, saÄŸlam bir dünya bilgisiyle de bütünleÅŸtirilerek hayallere kapılmadan hep bir medeniyet tasavvuru içinde oldu.

Ancak bu hareket ne yazık ki günümüzde aktüelleşip, sıradanlaşmak gibi bir tehlike ile karşı karşıyadır. Elbette günümüzün İslami düşünce hareketlerinin de mevcut siyasal hareketlerle zaman zaman kesiştiği, zaman zaman da ayrıştığı noktalar olacaktır. Zaten düşünce hareketlerinin tarihsel süreç içindeki seyri de hep bu minval üzere olmuştur.

Ama günümüzde durum farklıdır. Ä°slami hissiyatın neredeyse bütün unsurları varoluÅŸlarını siyasi hareketle izah eder ya da tercüme eder hale gelmiÅŸ bulunuyor. Kabul etmek gerekiyor ki bu yeni ÅŸekillenmenin Ä°slami düşünceye maliyeti çok ağır olmaktadır. Hiç uzaÄŸa gitmeye gerek yok, 1970’li-80’li yıllarda bu ülkede Ä°slami düşünce ikliminden beslenen yazarlar, ÅŸairler, romancılar, hikayeciler kendi baÅŸlarına bir varlık ifade etmelerinin yanında, aynı zamanda güçlü bir düşünce dinamizmine sahiptiler.

***

Maalesef bugün yazarlarımız, aydınlarımız kendilerini sadece siyasetle tanımlar hale geldiler. Bu yüzden de bırakın entelektüel bir bağımsızlığı, kendi başına bir kalite ifade eden sanatçılarımız, edebiyatçılarımız sessiz sedasız köşelerine çekiliverdiler.

Ve doÄŸal olarak kalite ülkemizi terk etti, meydan sadece süfli iÅŸlerle uÄŸraÅŸan hokkabazlara ve madrabazlara kaldı. Düşünün, ülkenin bekasının uçurumun kenarından döndüğü, demokrasi mücadelemizin simgesi olan 15 Temmuz’un destanını bile yazamadık, yıllarca sürecek bir beste yapamadık. Çünkü büyük destanları, büyük besteleri ancak büyük sanatçılar gerçekleÅŸtirebilir. Ne yazık ki her ÅŸeyin siyasetin penceresinden deÄŸerlendirildiÄŸi bir iklimde büyük sanatçılar, büyük edebiyatçılar yetiÅŸmiyor. Peki, Ä°slami düşüncenin gelmek istediÄŸi yer burası mıydı?

Kısaca ifade etmek gerekirse, İslâmi hissiyatın yeni bir medeniyet inşasında seferber edilebilmesi için dini, kültürel ve entelektüel köklere dayalı bir düşünce dinamizmine şiddetle ihtiyaç bulunmaktadır.

Mehmet Ocaktan

Kaynak: karar.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.