Sosyal Medya

Kürsü

Ateş edecek kadar yürekli, imza atmayacak kadar korkak - Şebnem Oruç

Türkiye hiçbir şeyden çekmedi son yıllarda anonim sosyal medya hesaplarından çektiği kadar. Gezi'de sokakları galeyana getirmeyi amaçlayan küfür, hakaret ve yalan-dolanla dolu paylaşımlarla başlayan trend, Fethullah Gülen'in “tweet'leri ikiye katlama” talimatıyla ivme kazandı.



17-25 Aralık sonrası operasyon hesapları ardı ardına tapeler yayınladı, 'Haramzadeler' ve 'Acem UÅŸakları' gibi hesapların takipçi sayıları yüzbinlere ulaÅŸtı, Fuat Avni mahlaslı hesabınkiyse milyonlara. SeçilmiÅŸ iktidar, klavyeye dokunan ellerin kim olduÄŸunu bilmediÄŸimiz gizli hesaplar tarafından devrilmeye çalışıldı. “Adamsan çık ortaya” dedik, kimse çıkmadı.

Adli makamlar peşlerine düştü; zira işin hukuki, cezai yaptırım gerektiren bir tarafı da vardı. Çünkü sanal alem dediğiniz yer, her ne kadar kuralı kaidesi oturmamış, regülasyonları tamamlanmamış bir alan olsa da, edimlerinizin karşılığı olmayan bir mecra olamazdı. Ancak sosyal medya şirketleri, söz konusu operasyon hesaplarının kullanıcı bilgilerini Türkiye'deki mercilerle paylaşmadı. O zaman bu hesapların ardındakilerin küresel sermayenin kuklaları olduğuna bir kez daha emin olduk. Eski Türkiye'nin ana akım gazetelerinin iktidar devşiren manşetlerinin, Ergenekon'la başlayan davalar döneminin gizli tanıklarının yerini, yeni siyaset dizayn etme sürecinde anonim hesaplar almıştı. Ne söylediklerinin, ne iddia ettiklerinin, neleri ifşa ettiklerinin ve hangilerinin doğru hangilerinin yanlış olduğunun hiçbir kıymeti yoktu. Yüzünü göstermeye, adını söylemeye cesaret edemeyenin sözüne itibar edilmezdi. Bu millet de öyle yaptı.

Birkaç gün evvel isimsiz ve imzasız şekilde yayınlanan 'Pelikan Dosyası' başlıklı blogda paylaşılan yazıyı sizler de okumuşsunuzdur herhalde. Okumadıysanız da Davutoğlu'nun Salı günkü grup toplantısında verdiği tepkiden ortada büyük bir mesele olduğunu anlamışsınızdır. Bu yazı kaleme alınırken henüz başlamamış olan Erdoğan-Davutoğlu görüşmesinin heyecanla beklenmesi bile, malum yazının biriken gerilimi patlatan çivi olduğunu gösterir nitelikte.

“Hani çığlık atarsınız da kimse duymaz ya”, “Hani herkesin ortasında cinayet iÅŸlenir de kimse aldırmaz ya” diyerek feryat figan ortaya çıkan ve fakat ismini vermekten fena halde ürken Bay ya da Bayan Pelikan şöyle diyor: “Biraz da REÄ°S için canını feda edecekler konuÅŸsun mu?” Bize izin çıktı, demek ErdoÄŸan için “Allah canımdan alsın, onun canına versin” diye hemen her gün dua eden biri olarak konuÅŸabilirim. Ayrıca, çoÄŸunluÄŸun kafasını gömecek kum aradığı Gezi'nin ilk günlerinde, ismiyle açtığı blogda, ErdoÄŸan'ı “bu iÅŸin sonunda ne olur”u düşünmeden savunmuÅŸ, dershaneler tartışmasında çoÄŸunluk “Durun siz kardeÅŸsiniz” derken “Ne fitnesi, ne hizmeti kardeÅŸim, darbe geliyor darbe” diye yazıp çizmiÅŸ bir kiÅŸi olarak naçizane birkaç söz söylemeliyim. Zira bakıyorum da, malum yazıyı sosyal medyada paylaÅŸan ya da destekleyenlerin bazıları, zamanında Gülencileri eleÅŸtirdiÄŸimiz için bizi yerden yere vuran hatta Ergenekoncu ilan eden bazı kiÅŸiler, bazılarıysa Uludere'de ErdoÄŸan'a tuzak kurulduÄŸunu söylediÄŸimiz için bize öfkelenip selamı sabahı kesenler... “ErdoÄŸan'dan çok ErdoÄŸancılık” yapan malum imzasız yazıyı beÄŸendiÄŸini belli edenlerden bazılarıysa, ÅŸaka gibi ama son dönemde “En çok ErdoÄŸan diyenler, ErdoÄŸan diye diye ErdoÄŸan'a operasyon çekecekler” diyenler...

Söz konusu yazıda adı geçenlerin hiçbirini savunmayacağım. İçlerinde sevdiklerim de var, sevmediklerim de, tanımadıklarım da... Ayrıca hedef alınan isimler, deli sayıklamasına benzer bu manifestoya cevap verme gereği duyarlarsa bunu yapacaklardır eminim. Uzun süredir dedikodu kazanında kaynatılanlarla somut gerçekleri harmanlayıp bize servis eden yazının ana hedefi Davutoğlu'nu da savunmayacağım. Kendisi, bugüne kadar sorulan pek çok soruda ve yapılan pek çok ithamda olduğu gibi buradaki iddialara da uygun görürlerse cevap verecek, ya da vermeyecektir elbette. Üstelik, birkaç hafta önce hakkında bir yazı da kaleme aldığım, AP Başkanı Martin Schulz'un Erdoğan'ı hedef alan ifadelerine Başbakanlık'tan bir türlü verilmeyen cevap gibi, benim de duymayı beklediğim bazı cevaplar var. Ama hiçbir şey imzasız bir yazıyla iktidar tasfiye etme, siyaset dizayn etme girişimlerini meşru görmeyi getirmiyor beraberinde. Hem de Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Başbakanlık koltuğunu bırakmayı uygun gördüğü bir isme, Erdoğan'ı Erdoğan'dan çok sever ve düşünürmüş gibi bir kisveye bürünüp, kendi adını sanını veremeyecek kadar korkarak yine Erdoğan'ın ardına saklanan gizli hesaplar üzerinden operasyon çekmek nereden baksanız ödlekçe, namertçe.

Hele ki, bizi “Suriye bataklığı”na ErdoÄŸan'a raÄŸmen DavutoÄŸlu'nun soktuÄŸunu ima etmek, son üç yıldır verdiÄŸimiz mücadelenin ruhuyla da, ErdoÄŸan'ın Orta DoÄŸu halklarının gözündeki imajıyla da, hatta yazının temelindeki “Küresel güçlerin yeni adamı DavutoÄŸlu” mesajıyla da ters. Paralellerin ve Esadcıların ekmeÄŸine yaÄŸ sürmesiyse cabası. Nereden tutsanız elinizde kalıyor açıkçası.

CumhurbaÅŸkanını halkın seçmesiyle sistemin fiili olarak deÄŸiÅŸeceÄŸini, kağıt üzerindeki sistemle çeliÅŸeceÄŸini ve bu durumun büyük sıkıntılar doÄŸuracağını seçim öncesi bile çok kez konuÅŸmuÅŸtuk. Bugün fiilen o sıkıntıları yaÅŸarken dünkü öngörülerimizi nasıl unutuyoruz, insan gerçekten hayret ediyor. “ErdoÄŸan-DavutoÄŸlu kavgası” imiÅŸ gibi medyaya yansıtılan da zaten ülkenin birinci gündeminin bu olması gerektiÄŸini, aksi halde sistemden doÄŸan sıkıntıların husumetlere, husumetlerin krizlere dönüşeceÄŸini açıkça gösteriyor. Ak Parti'de sistem ve anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi meselesinde elini korkak alıştıranlar varsa, onların da bir an evvel uyanmaları için alarm zilleri son kez çalıyor.

Ama gerçeğin bu olması, isimsiz yazılarla operasyon çekenlerin, doğruyla yanlışı, gerçekle yalan-dolanı karıştırıp beğenmediğini 'hain' ilan edenlerin yeni bir 'paralel' yapı gibi davranmaya başladıklarını görmezden gelmemize engel olmuyor. Ateş edecek kadar cesursan, imzanı atamayacak kadar korkak olamazsın kardeşim. Büyük harflerle 'REİS' yazmakla davaya katkı sunulmuyor. Buna yalakalık deniyor. Ve Erdoğan'a en büyük zararı bu tip eğreti popülistler veriyor.

YENÄ° ÅžAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.