Rusya ismini deÄŸiÅŸtirir mi? - Akif Emre
Rusya'nın Astana sonrası ortaya çıkan Suriye anayasa taslağında ilginç bir madde var. Buna göre Suriye'nin resmi adı Suriye Cumhuriyeti. Mevcut anayasada devletin resmi adı olan Suriye Arap Cumhuriyeti'nden Arap kelimesi çıkartılıyor.
Devletlerin isimlerinin neye göre verildiği meselesi özellikle imparatorluklar sonrası ilginç modeller ortaya çıkardı. Osmanlı'nın dağılmasından sonra Ortadoğu ve Balkanlardaki devletlerin isimlerinin bu açıdan tek tek ele alınıp incelenmesi gerekir. Hangi tarihsel, kültürel ve coğrafi arka plan esas alınmıştır? İkinci Dünya Savaşı sonrası dağılan Britanya İmparatorluğu ve Fransa'nın sömürge yönetimlerinin yanı sıra kendisi küçük de olsa Afrika'da Uzakdoğu'da sömürgeleri olan Batı Avrupalı ülkelerin bakiyesi eski sömürgelerin ulus devlet isimleri de hayli ilginçtir.
Sovyetler döneminde emperyalizm karşıtlığı adına Batı sömürgeciliğinin ipini pazara çıkaran sol aydınlar aslında Sovyetlerin Rus şovenizmini, sömürgeciliğini perdelemeyi iyi başardılar. Orta Asya'da Çarlık Rusyası'nın işgaliyle başlayan sömürgeciliği Sovyetleri genişleterek sürdürmesi, hatta özgürlük girişimlerini kanla bastırması da tarihin ideolojik ironisi gibidir.
Tıpkı kolonyalizmin başlangıcı gibi bitişi de ne tarihi, ne bölgesel ne de kültürel gerçeklere dayanarak şekillenmiş değildi. Sömürgeciler çekilirken de müdahil olabilecekleri, örtük egemenliklerinin bağımsızlık etiketiyle sürdürebilecekleri formüller geliştirdiler. Reel şartları zorlayarak yeni ulus devletler icat ettiler. Peşinden de icat edilmiş ulusların ideolojisi olarak ulusçuluk takip etti. Hemen hiç bir coğrafi, stratejik ve tarihi gerçekliği olmayan hatta tüm bunları zorlayan haritalar, cetvelle çizilmiş sınırlar ortaya çıktı. Batı Afrika sahillerindeki girintili çıkıntılı haritalar ne kadar kolonyal mantığı yansıtıyorsa diğer Afrika ülkelerinin cetvelle çizilmiş haritaları da tecrübeden ve bölgenin gerçeklerinden o derece kopuk. İsimleri bile yapay Ortadoğu'da haritaların hangi siyasi ve stratejik kaygılar gözetilerek çizildikleri üzerine artık elimizde bol miktarda literatür var. Tarihin hiç bir döneminde Diyarbakır ile Musul arası hiç bir jeostratejik gerçekliğe dayanmayan sınır çizgisi olmamıştır. Ya da Antep'le Halep hiç bir uygarlık döneminden birinden koparılmamıştır. Örnekler çoğaltılabilir. Rusya'nın önerdiği anayasa taslağındaki Suriye'nin remi adına dair düzeltmenin bizi yeniden ulus devletlerin isimlerine dikkatimizi celp ediyor. Arap milliyetçiliğinin kurucu ideoloji olarak etkin olduğu ülkelerde Arap vurgusu öne çıkıyor. Mısır Arap Cumhuriyeti, Yemen Arap Cumhuriyeti, Suriye Arap cumhuriyeti gibi... Bahşedilen hanedanlıklara göre de isimlendirmeler var tabii ki; Ürdün Haşimi Krallığı ilk akla gelen.
Bu çerçeveye girmeyecek kadar kompleks yapıdaki devletçiklerde bölge isimleri öne çıktı. Irak, Lübnan gibi...
Bu isimlendirmeler yapılırken Afrika ve Uzakdoğu örneği de göz önüne alınarak İngiliz sömürgecilik yaklaşımı ile Fransız uygulamaları arasındaki farkın etkisi de göz önüne alınmalıdır. Fransa'da bir siyahinin kendini Fransız sayması ile İngiltere'de bir Asyalının kendisini Britanyalı (British, Briton) sayması arasındaki farkın ne demek istediğimiz anlaşılır.
İngilizler etnik ve kültürel anlamda daha çoğulcu bir yaklaşım benimserken Fransızlar dışlayıcı ve tek tipleştiricidirler. Zaten her iki sömürgeciliğin sömürgelerden çekiliş sürecinde yaşananlar bile iki farklı sömürü tipinin somut uygulamaları olarak tarihe not düşülmüş durumda.
Kolonyalizm uygulamaları babında bilinçli şekilde görmezden gelinen Sovyet daha doğrusu Rus yayılmacılığı ve sömürgeciliğinin kendine özgü uygulamaları da dikkate değer. Orta Asya cumhuriyetleri olarak adlandırılan ama yirminci yüzyılın ortalarından sonra bile kullanılan tarihi ismiyle Türkistan'daki siyasi yapılanmaların ideolojik ve siyasi çerçevesi üzerine yenden düşünmek gerekir. Sovyet uygulaması, Türkistan'daki Türklük üst kimliği etrafında kendini tanımlayan Müslüman ulusların her birini ayrıştırma politikası izlediği bilinir. Her birine ayrı değer ve kimlik veriyor görüntüsü altında sistematik olarak Türk kavimlerini birbirinden ayrıştırma ve daha mikro kimlikler üzerinde yeniden inşa etmeyi hedeflediler.
Rus deneyimi çerçevesinde Suriye'ye önerilen isimin Rus stratejik vizyonundan bağımsız olduğu söylenebilir mi? Avrasya da en az beş yüzyıllık imparatorluk /çarlık ve Sovyet deneyimi olan bir bölgesel gücün bu girişiminin sadece Kürtlerin kimliklerine saygıdan ibaret olmadığı bilmek için kâhin olmaya gerek yok.
Burada dikkat çekmek istediğim mevcut şartlarda siyasi çözümün ne yönde olması gerektiği, Suriye'de adil bir yönetimin nasıl tesis edileceği hususu değil. Bu ayrı bir yazı konusu. Ancak isimlerin arkeolojisi bazında Ruslara sorulması gereken bir soru var: Rus etnisitesinin dışında milyonlarsa Slav olmayan ve çoğunluğu Müslüman kimliklerin yaşadığı ülkenin ismini değiştirmeyi düşünürler mi acaba? Bu sorunun cevabının etik, temsiliyet gibi kavramlardan çok stratejik zihniyetin, tarihi derinliğin yeni Rus jeopolitiğinin belirleyeceğini biliyoruz. Arapçı ideolojilerin belirlediği ve gayr-ı Arap unsurları dışlayan Suriye'nin isminde temsiliyetten çok stratejik hesapların belirleyici olacağını da gözden kaçırmayalım.
YENÄ° ÅžAFAK
Henüz yorum yapılmamış.