Sosyal Medya

Güncel

Mustafa Öztürk: Birilerine laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan çok daha zor

Geçen haftaki yazımda malum evrim tartışması ve dinî açıdan bu tartışmaya yaklaşım tarzı hakkında farklı bir perspektif ortaya koymaya çalışmıştım. Konuya girişte, evrim teorisine karşı çıkan kimi akademisyenlerin meseleyi siyasi ve ideolojik argümanlarla ele almasındaki sakatlığa dikkat çekmek için, Abdülkâhir el-Bağdâdî’nin hem sübut hem delalet yönüyle problemli olduğu değerlendirilen “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak” rivayetinden hareketle İslam tarihindeki tüm fırkaları bir şekilde yetmiş üçe denk düşürmek ve bunlardan yetmiş ikisini cehenneme gönderip yetmiş üçüncüsünü “fırka-i nâciye” (cennetlik fırka) ilan etmek maksadıyla kaleme aldığı el-Fark beyne’l-Fırak adlı eserinden bir ifade aktarmıştım. “Ehl-i Sünnet yeryüzünün hareketsiz/sakin olduğu hususunda icma etmiştir. Bunun aksini savunanlar materyalisttir” şeklindeki bu ifade, bilimsel bilgi konusu olan bir mesele hakkındaki siyasi, mezhebî ve ideolojik bir önyargının nasıl da sahih bir itikat/inanç umdesi gibi sunulabildiğine ve bunun aksini savunanların nasıl da materyalist diye kodlanabildiğine dair ibretlik bir örnekti.



Evrim konusundaki yazımla ilgili yorumlardan anlaşıldı ki birilerine laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan çok daha zordur. Yine aynı yorumlardan anlaşıldı ki BaÄŸdâdî’nin ifadesiyle örneklendirdiÄŸimiz skolastik zihniyetin bugün de hayli taraftarı vardır. “Yeryüzü sabit midir, hareketli midir?” gibi bir meseleyi dine veya din referanslı bir ideolojiye baÄŸlayarak izah etmenin ne tür bir sonuca müncer olduÄŸu hakkında az çok bir fikir vermesi için aktardığımız mezkûr ifadenin hiçbir iÅŸe yaramaması, bizim de içinde doÄŸup büyüdüğümüz muhafazakârlığın artık kendi doÄŸrusundan baÅŸka hiçbir görüşe tahammül edememezlik yönünde evrim geçirdiÄŸine iliÅŸkin bir gösterge olması bakımından kaygı uyandırıcıdır. Ayrıca “Evrim meselesini materyalizm, pozitivizm baÄŸlamından soyutlayarak ele almak anakronistlik, basiretsizlik, kifayetsizliktir” ÅŸeklindeki yorumlar kimi okuyucuların “okuduklarını anlayamama” gibi bir sıkıntı yaÅŸadıklarına iÅŸaret etmesi bakımından oldukça manidardır. OkuduÄŸunu anlamama sıkıntısına ya da sadece kendi bildiÄŸini okuma alışkanlığına raÄŸmen, “Her ÅŸeyin hakikati bizden sorulur” iddiasında bulunmak bizim muhafazakâr camiada sık rastlanan bir hastalıktır ve bilindik immün sistem hastalıkları gibi bu hastalığın da asıl sebebi ve radikal tedavisi maalesef henüz bulunamamıştır. Kanımca her iki hastalık türünün de yüksek gerilim ve stres kaynaklarıyla ilgili olması yüksek olasılıktır.
 
Evrim bahsine dönersek, bir teori velev ki birileri tarafından pozitivizme payanda olarak kullanılmış olsun, söz konusu teoriyi bu operasyonel kullanımdan bağımsız olarak deÄŸerlendirme imkânı yok mudur? Kur’an geçmiÅŸte Hâricîler, günümüzde DAEÅž gibi teröristler tarafından “ÅŸiddetin kutsal referansı” olarak takdim edildi diye, “Kur’an ÅŸiddet kitabıdır” demek mi gerekir? Bir teoride ya da materyalist bir bilim adamının bilimsel birikiminde biz Müslümanlar açısından da kıymet ifade eden bir içerik bulunması muhal midir? Her ÅŸeyi mutlaka bir ideolojiye raptederek deÄŸerlendirmemiz vacip midir? Bir an için kabul edelim ki evrim teorisi baÄŸlamsal olarak materyalizm ve pozitivizmin deÄŸirmenine su taşıma iÅŸlevine sahiptir; peki o halde Ä°bn Miskeveyh’ten Ä°bn Haldûn’a, Bîrûnî’den Erzurumlu Ä°brahim Hakkı’ya kadar onca Ä°slam mütefekkirinin ÅŸu veya bu ÅŸekildeki evrim lehinde konuÅŸması acaba hangi baÄŸlamda, hangi ideolojiye hizmet etmiÅŸ olabilir? Yoksa onlar da evrim lehinde konuÅŸmakla materyalizmin tuzağına düşen birer basiretsiz ilahiyatçı(!) kategorisinde midir? Klasik dönem Ä°slam düşünürlerinin evrim lehinde konuÅŸtuklarından söz etmek, onları modern çaÄŸdaki evrim teorisinin kurucu figürleriyle aynı kadraja sokmak gibi bir anakronizme (tarih ıskalaması) deÄŸil, evrim karşıtlığını din üzerinden temellendirme çabasının çok yeni bir durum (bidat) olduÄŸunu anlatmaya, dolayısıyla bu konuda dini dayanak kılmaya çalışanların özellikle Evanjelist Hıristiyanlarla “kompleksli inanç” noktasında buluÅŸtuklarını vurgulamaya yöneliktir. Bu sebeple, “baÄŸlamsızlık” ve “anakronizm”den dem vuran “çokbilmiÅŸler”in evvel emirde okudukları yazının metin içi baÄŸlamını anlamak durumunda olduklarını belirtmek gerekir.
 
Kısacası, evrim teorisinin ideolojik angajmanlardan bağımsız olarak ele alınması pekâlâ mümkündür. Bu teorinin kimler tarafından hangi saiklerle kullanıldığı apayrı bir bahistir. Kendi adıma söylersem, evrim meselesi baÄŸlamında sürdürülen kısır çekiÅŸmeler ve ideolojik didiÅŸmelerde taraf olmak mecburiyetinde deÄŸilim. Yine kendi adıma söylersem, Allah’a meydan okumayı kendine vazife bilen ve “Bilim dinin panzehiridir” diyen çevrelere karşı “Kur’an’dan bilim fışkırıyor” gibi naif bir iddiayla ortaya çıkıp milleti din-bilim iliÅŸkisi konusunda birer merak sapkını hâline getirmeye çalışanların dolmuÅŸuna binmek zorunda da deÄŸilim. Din dindir, bilim bilimdir. Kaldı ki geçmiÅŸ asırlarda Kur’an’dan bilim çıkarmak ve bunu din ulemasının ortak görüşü olarak sunmak gibi çabaların hem BaÄŸdâdî’nin el-Fark’taki ifadesinde hem de Fahreddîn er-Râzî ve Celâleddîn Mahallî’nin tefsirlerinde görüleceÄŸi üzere ne tür sonuçlar verdiÄŸi iyi bilinmektedir. Son söz olarak belirtmek isterim ki atadan miras olarak devralıp ideolojik kabullerle yeniden formatladığımız Müslümanlıktan skolastik bir hegemonya devÅŸirmeye çalışmaktan vazgeçip hem daha çok okuyup araÅŸtırıp düşünerek hem bütün insanlığın birikiminden istifade ederek ve hem de tüm insanlık âleminde özgürlük, barış ve huzurun çoÄŸalması için didinerek yeni bir medeniyet inÅŸa etmekle mükellefiz. Ä°bn Miskeveyh, Ä°bn Haldûn, Bîrûnî gibi mütefekkirlerimizin bize bıraktığı mirasa yakışan varislik tam da bunu muciptir.
 
KARAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.