Sosyal Medya

Coğrafyamız

Suriye iç savaşında İran'ın rolü

İran yakın çevresinde hem kaos yaratıyor hem de bu kaos üzerinden etkinlik alanını genişletiyor. Suriye’de rejim yıkılırsa, İran devriminden beri neredeyse kırk yılda elde ettiği uluslararası etkinliği yitireceğine inanan Tahran, devlet dışı aktörler üzerinden Suriye'de B planı da yaptı.



“Ä°ran’dan, Irak ve Suriye’ye düşmana karşı savaÅŸmak için gidenler bunu yapmasalardı, düşman ülkenin içinde olacaktı. Düşman durdurulmasaydı, onlarla KermanÅŸah’ta, Hamadan’da ve diÄŸer ÅŸehirlerimizde savaÅŸmak zorunda kalacaktık.”

Ä°ran’ın dini lideri Ali Hameney, 25 Ocak 2016’da Tahran’ın Suriye politikasının arka planında yatan duyguyu böyle özetledi.

Suriye ayaklanmasının ilk gününden beri, Arap ülkeleri arasındaki tek müttefiki Esed rejimine her türlü desteÄŸi veren Tahran’ın bu yaklaşımını, Ä°ran’ın Suriye’deki bütün operasyonlarını yürüten Ä°ran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kâsım Süleymani de benzer sözlerle dile getirmiÅŸti. Ä°ran Devrim Muhafızları’nın Suriye'de öldürülen en üst düzey ismi TuÄŸgeneral Hüseyin Hamedani'nin ölümünün birinci yıl dönümü vesilesiyle 5 Ekim 2016’da yaptığı konuÅŸmada Süleymani, “Biz yalnızca Suriye'yi müdafaa etmiyoruz. Aynı zamanda, Ä°slâm'ı ve Ä°ran Ä°slâm Cumhuriyeti'ni de savunuyoruz” dedi.

Ä°ran’ın kendi bekâsını, Suriye rejiminin bekâsıyla eÅŸ görmesinin arkasında, Ä°ran’ın 1979’daki devrimden sonra oluÅŸturmak için çok çaba sarf ettiÄŸi stratejik derinliÄŸi kaybetme endiÅŸesi var. Zira, bu derinlik Ä°ran’a Suriye üzerinden Lübnan’a eriÅŸim ve Hizbullah’ı destekleme imkânı veriyor. Bu da Ä°srail’e karşı caydırıcılık saÄŸlıyordu. Rejimin yıkılması durumunda, Ä°ran için Hizbullah’a silah, para ve insan transferi yapmak neredeyse imkansız hale gelecek. Ãœstelik, rejimin yıkılması durumunda Suriye’de kurulması muhtemel iktidarın, Ä°ran’ın ‘baÅŸ düşman’ olarak gördüğü Suudi Arabistan ile iyi iliÅŸkiler kurma ihtimali de Ä°ran’ı endiÅŸelendiriyor.

Tarihsel eksen

Ä°ran’ın bu bakış açısı, aynı zamanda, Ä°ran Devrimi’nden sonra hızla geliÅŸen Åžam-Tahran iliÅŸkilerinin de mantığını da açıklıyor.

Ä°ran, devrimden sonra bölgede yalnız kaldığını ve düşmanlarla çevrili olduÄŸunu düşünüyordu. Nitekim, devrimden bir yıl sonra Irak-Ä°ran savaşı çıktı. O dönemde Irak’ı yöneten Saddam Hüseyin, aynı dönemde Suriye’yi yöneten Hafız Esed’in de baÅŸ düşmanlarından biriydi. Irak ve Suriye arasında ekonomiden ideolojiye kadar bir çok alanda çekiÅŸme yaÅŸanıyordu. Esed, Ä°ran-Irak savaşında Ä°ran’dan yana olan tek Arap ülkesi oldu, karşılığında bedava petrol de dahil, ayrıcalıklar elde etti.

Suriye ve Ä°ran, Saddam Hüseyin’in Irak’ına, Ä°srail’in Lübnan’a müdahalesine ve Batı’nın OrtadoÄŸu’yu ÅŸekillendirmesine karşı çıkmak amacıyla ittifaklarını güçlendirdi.

ABD’nin, Ä°ran-Irak ve Suriye’yi, ‘ÅŸer ekseni’ olarak tanımlaması, Tahran ve Åžam iliÅŸkilerinin daha da derinleÅŸmesine neden oldu. ABD’nin Irak’ı iÅŸgalinden sonra sıranın kendilerine geleceÄŸini düşünen Tahran ve Åžam, Irak’ın istikrarsızlaÅŸtırılması hedefine yöneldiler. Ä°ran, Irak’ta kurduÄŸu ve desteklediÄŸi Åžii gruplarla, Irak içindeki etkisini ve gücünü arttırdı. Bunun gerçekleÅŸmesinde ABD’nin Irak’ta izlediÄŸi politikaların da katkısı oldu.

Henüz Suriye ayaklanması baÅŸlamadan, 2010 yılında, Ä°ran’ın dini lideri Ali Hameney, Ä°ran ve Suriye’yi birbirinin stratejik derinliÄŸi olarak tanımlıyordu.

Mezhepsel yakınlık mı?

Ä°ran ve Suriye arasında mezhepsel yakınlıktan da söz etmek mümkün. Ä°ran’daki etkin Åžii anlayış, Suriye rejiminin liderlerinin mensubu olduÄŸu NusayriliÄŸin Åžiilik içindeki yeri konusunda tartışmalar yürütüyor. Suriye rejiminin kendine özgü bir laiklik anlayışı var ve Arap milliyetçiliÄŸini savunuyor. Fakat, iki ülkenin dayanışmasının temelinde birbirlerine dinsel anlamda yakın olmaktan çok, jeopolitik güç mücadeleleri rol oynadı. Ayrıca, Suriye, Ä°ran’ın Åžiilerin yaÅŸadığı bölgelerde kurduÄŸu etki alanı için kilit önemde.

Ä°ran dini lideri Hameney’in baÅŸ danışmanı Ali Ekber Velayati, bu önemi, “Suriye, direniÅŸ ekseni zincirinin altın halkasıdır” diye tarif ediyor.

İran, Suriye ayaklanmasını kendisine tehdit olarak gördü

Bu sebeplerle, Suriye ayaklanmasını hak arayışındaki bir halkın ayaklanması olarak görmek Ä°ran’ın iÅŸine gelmedi. Ayaklanmayı, Batı’nın ve muhaliflere destek veren bölge ülkelerinin Suriye üzerinden Ä°ran’ı zayıflatma arayışı olarak tanımladı.

Yalnızca rejimi deÄŸil, BeÅŸÅŸar Esed’in görevde kalmasını da kırmızı çizgi olarak belirleyen Ä°ran, rejime destek vererek A planına yatırım yaptı. Ancak, B planı için de çalıştı. Ä°ran’ın B planı; rejim deÄŸiÅŸikliÄŸinin kaçınılmaz olması durumunda, Suriye’ye üzerindeki etkisini, ülkede kurduÄŸu ve devreye soktuÄŸu devlet dışı aktörler üzerinden sürdürmekti.

Ä°ran önce dolaylı, sonra doÄŸrudan çatışan taraflardan biri oldu

Mart 2011’de Suriye ayaklanması baÅŸladıktan sonra, Tahran, rejimin iddialarını tekrarladı. Ayaklanma, yabancı komplosuyla aşırı radikal unsurların ülkeyi karıştırmasından baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildi. Bununla birlikte reform çaÄŸrısı yapmaktan da geri durmadı. Ancak, bu çaÄŸrılara AÄŸustos 2011’de, Batı’dan Suriye rejimine uygulanan ilk yaptırımlarla birlikte son verdi. Gösterilerin bastırılması için rejime danışmanlık hizmeti ve muhaliflerin takip edilebilmesi için teknik olanaklar saÄŸladı. 2012 yılının başında da doÄŸrudan savaÅŸan taraflardan biri haline geldi.

Irak hava sahasını kullanarak, insansız hava araçlarından füzeye kadar rejime her türlü silah yardımını yapan Ä°ran, rejim yanlısı yerel unsurları 2012’de “Ulusal DireniÅŸ Güçleri” çatısı altında topladı. Bu güçlerin eÄŸitimini ve yönetimini Devrim Muhafızları Kudüs Gücü üstlendi. Aynı yıl, Lübnan Hizbullahı’nı da aktif bir biçimde Suriye savaşına soktu. Ä°lerleyen aÅŸamalarda, ülkesindeki Afgan göçmenlerini ve Iraklı Åžiilerden oluÅŸan militan grupları Suriye’de savaÅŸmaya yönlendirdi.

Ekonomik destek de sağladı

BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın tahminlerine göre, Suriye için yılda en az altı milyar dolar harcayan Tahran yönetimi, ekonomik olarak da rejime desteÄŸini hiç kesmedi. Ä°ndirimli petrol ve petrol ürünleri saÄŸladı, kredi açtığını duyurdu, serbest ticaret anlaÅŸması imzaladı, milislere yapılan maaÅŸ ödemelerini üstlendi.

Rusya’yı ikna etti

Tüm desteÄŸine raÄŸmen, rejim muhalifler karşısında 2015 yılında iyice gerileyip yıkılma tehlikesi ile yüz yüze kalınca Ä°ran, Esed’in uluslararası platformlardaki en önemli diÄŸer destekçisi Rusya’yı savaÅŸa askeri anlamda da müdâhil olmaya ikna etti.

Diplomatik çabaları baltaladı

Suriye sorununa kalıcı çözüm bulmak için ilki 2012 yılında yapılan Ä°ran’ın davet edilmediÄŸi Birinci Cenevre toplantısında, bütün yürütme yetkisini tek elinde toplayacak bir geçiÅŸ hükümeti kurulması çaÄŸrısı yapılmıştı. Bu çaÄŸrı hayata geçmedi.

 Ä°kinci Cenevre toplantısı da 2014’de düzenlendi. ABD, ikinci Cenevre görüşmesine katılacak olanların, geçiÅŸ hükümeti formülünü kabul ettiÄŸinin varsayılacağını söyledi. BM’den davetiye almış olmasına raÄŸmen Ä°ran, Birinci Cenevre görüşmesi kararlarını tanımadığını duyurunca, ABD’nin de baskısıyla davet geri çekildi. Tahran yönetimi de Suriye içindeki askeri faaliyetlerini durdurmayarak görüşmelerin sonuca ulaÅŸamamasını saÄŸladı.

Ancak, 2016 yılının sonunda muhaliflerin ellerindeki en önemli kent olan Halep rejimin kontrolüne girdi. Türkiye, Fırat Kalkanı Harekâtı ile Suriye’ye askeri müdahale bulundu. Türkiye-Rusya iliÅŸkileri yeniden ivme kazandı. Ä°ran karşıtı politikalar izleyeceÄŸi kuvvetli bir biçimde tahmin edilen yeni ABD BaÅŸkanı Donald Trump da yeni ABD BaÅŸkanı seçildi. Suriye içinde ve uluslararası platformda yeni koÅŸullar oluÅŸtuÄŸunu gören Tahran, Suriye’ye doÄŸrudan müdahil olan diÄŸer iki ülke, Türkiye ve Rusya ile birlikte barış arayışlarına girdi. Üç ülke 20 Aralık 2016’da Moskova’da bir araya geldi. Türkiye-Ä°ran-Rusya ateÅŸkesi kalıcı hale getirme çabası sözü veren Moskova bildirisini yayınladı. Bildiri, ateÅŸkesin garantörlüğünü de bu üç ülkenin üstlenmesini öngörüyordu. Ancak, Tahran açık bir biçimde garantör olacağını ateÅŸkesten sonra duyurmadığı gibi, ateÅŸkesin yer yer bozulmasının arkasındaki güç olarak görülüyor ve Esed’in görevde kalmasını hâlâ kırmızı çizgisi olarak tanımlıyor.

Kaynak: Al Jazeera

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.