Coğrafyamız
Arap akademisyenler, Astana'daki Suriye görüşmelerinden umutlu
Tunuslu Suriye uzmanı ve siyasi analist Şeyh, "Devrimci kitlenin Rusya'ya güvenmemesi, bu sürecin zayıf halkasını teşkil ediyor ancak, Türkiye'nin ikinci gözetmen olarak masada bulunması, Suriye halkının taleplerini karşılayacak sonuçların çıkma olasılığını güçlendiriyor" dedi
Suriye'deki iç savaşın taraflarını bir araya getirecek Astana toplantısı, Arap dünyasında "krizin barışçıl çözümü için etkili ve olumlu bir dönüm noktası" olarak yorumlanıyor.
AA muhabirine konuşan Arap akademisyen ve siyasi analistler, Astana toplantısının yaklaşık altı yıldır devam eden Suriye krizine barışçıl çözüm bulunması konusunda önemli bir dönüm noktası olacağını belirtirken, Arap ülkelerini ise dünyada ve bölgede yaşanan değişimler karşısında pozisyon alamamak, bölgesel krizlerin çözümünde etkisiz ve yetersiz kalmakla eleştirdi.
Kuveyt Üniversitesi Siyasal Bilimler Profesörü Ayid el-Mena, Türkiye'nin çabalarıyla 23 Ocak'ta Kazakistan'ın başkenti Astana'da gerçekleştirilecek toplantının Suriye krizine siyasi çözüm bulunması konusunda temel yapı taşı oluşturacağını ifade etti.
"TÜRKİYE SURİYE'Yİ RAHATLATMAYI AMAÇLIYOR"
Toplantının, hayata geçebilecek bir çözümle sonuçlanmasını umduğunu kaydeden Mena, "Görüşmeler, krize siyasi çözüm bulunması için temel yapı taşı olacak. Suriyeli muhalifler zayıf durumda. Öte yandan rejim de askeri yoldan bir sonuca ulaşamayacağını görüyor. Bunun yanında müzakereleri gözeten iki ülke (Türkiye ve Rusya) Suriye'de güçlü bir etkiye sahip. Bu iki ülkenin aynı zamanda Suriye'de askeri varlığı da söz konusu. Daha önce aralarında sağlanan anlaşma, ihlaller olsa da ateşkesle sonuçlandı. Bu durum görüşmenin başarıya ulaşmasını sağlar." değerlendirmesinde bulundu.
Suriye'de krizin çözümü için Rusya ve Türkiye'ye ihtiyaç olduğunu vurgulayan Mena, "Rusya, Suriye'den çekilmek istemiyor. Türkiye de Suriye'deki savaşın kendi güvenliği için tehlike oluşturduğunu biliyor. Türkiye'nin girişimi, kendi ülkesini ve Suriye'yi rahatlatmayı amaçlıyor. Çünkü oradaki kaos, özellikle PKK'nın ve ona yardım eden örgütlerin kullanılmasıyla Türkiye'ye zarar veriyor." dedi.
Mena, Suriye'de rejimin hamisi konumundaki Rusya ile muhaliflerin can damarı sayılan Türkiye'nin anlaşmasının Astana'daki görüşmelere hiç kuşkusuz olumlu yansımaları olacağını dile getirdi.
ASTANA'DAN BEKLENTÄ° BÃœYÃœK
Tunuslu Suriye uzmanı ve siyasi analist Ömer eş-Şeyh ise Astana'daki görüşmelerin Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki başarısız darbe girişimi sonrasında gelişen Türkiye-Rusya yakınlaşmasının ardından yapılmasına dikkati çekti.
Görüşmelerin, Suriye'deki iç savaşı sonlandıracak ve barışçıl çözüme götürecek yolda önemli bir dönemeç olacağını savunan Şeyh, "Devrimci kitlenin Rusya'ya güvenmemesi, bu sürecin zayıf halkasını teşkil ediyor ancak, Türkiye'nin ikinci gözetmen olarak masada bulunması, Suriye halkının taleplerini karşılayacak sonuçların çıkma olasılığını güçlendiriyor." dedi.
Şeyh, Astana toplantısı için Suriye'de akan kanın durdurulması konusunda her türlü fırsatın değerlendirileceği, halkın beklentilerinin karşılanacağı ve krizin barışçıl yollarla çözümü yolunda bir yeni bir başlangıç olacağına dair güçlü beklentiler olduğunu ifade etti.
"KASIM SÜLEYMANİ GÖZARDI EDİLMEMELİ"
Sıkça dillendirilen barışçıl çözümün iç ve dış faktörlerden ayrı düşünülemeyeceğini de vurgulayan Şeyh, bu konuda Suriye'de sahada savaşan İranlı milisler ve onların destekçilerine dikkati çekti.
Tunuslu uzman, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu noktada Doğu Halep'teki savaşı yöneten İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun yurt dışındaki askeri ve istihbari faaliyetlerini yürüten Kudüs Gücü Komutanı Tümgeneral Kasım Süleymani'nin gözardı edilmemesi gerek. Süleymani, ateşkesi sekteye uğrattı ve Rusya ateşkesin uygulanması için birçok kez olaylara müdahale etmek zorunda kaldı. Ama Süleymani, kendi şartlarını dayatmayı başardı ve Rusya'nın öfkesine neden oldu. Bu durum ileride İran-Rusya gerilimini doğurabilir."
"Astana'da yapılacak toplantı uluslararası kararlar temelinde siyasi çözüme ulaşılması için yeni bir başlangıç olacak." diyen Şeyh, "Türkiye-Rusya yakınlaşmasının Irak ve Suriye'de terörle mücadelede olumlu etkileri olacak. Türkiye'nin Suriye'de El-Bab ve Cerablus, Irak'ta ise Başika'da askeri güçleri bulunuyor. Rusya ile sağlanan uzlaşının sürmesi durumunda bunun büyük faydaları olacaktır. Rus uçakları Suriye'de örgütün bulunduğu ve Türkiye'nin ulaşamadığı alanlarda tarama faaliyetleri yapabilir, ayrıca lojistik ve istihbarat alanlarında iş birliği tesis edilebilir." değerlendirmesinde bulundu.
"ARAP ÃœLKELERÄ° ETKÄ°SÄ°ZVE YETERSÄ°Z"
Fas El-Kadi Ayyad Üniversitesi Öğretim Üyesi ve uluslararası ilişkiler uzmanı Abdussamed Belkebir ise Suriye konusunda Arap ülkelerinin izlediği tutumu eleştirdi. Belkebir, "Bölgesel ve uluslararası dönüşümlerde Arap ülkelerinin hiçbir etkisi kalmadı." dedi.
Arap ülkelerine "görüşmelerde etkin olma ve Suriye konusundaki anlaşmazlıkları gidermeye çalışma" çağrısında bulunan Belkebir, "Bölge ve tüm dünya önemli dönüşümlere sahne oluyor. Arap ülkeleri de özellikle Suriye krizi konusundaki toplantılarda rol oynamalı ve başarılı stratejilerle bu değişimlere ayak uydurmalı." ifadelerini kullandı.
Astana'daki görüşmelerin başarıyla sonuçlanması yönünde başta Türkiye ve Rusya'nın garantörlüğünde sağlanan ateşkes olmak üzere olumlu göstergeler olduğunu ifade eden Belkebir, "Türkiye'nin de toplantının başarıya ulaşmasında büyük rolü var." görüşünü dile getirdi.
Fas 5. Muhammed Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Taceddin el-Huseyni de Arap ülkelerinin gerek bireysel gerekse Arap Birliği düzeyinde çözüme katkı sağlama konusunda yetersiz kaldığını belirtti.
Huseyni, "Bölgesel güç dengesi, Arap ülkelerinin özellikle Mısır ve Suudi Arabistan'ın uzak kalmasından dolayı uluslararası güçlerin nüfuzu lehine değişiyor." diyerek,müzakerelerin Türkiye, İran ve Rusya'nın da müdahil olmasıyla bölgedeki dengeleri değiştireceğini savundu.
Henüz yorum yapılmamış.