MHP'den Ahmet Hakan'a dönme cevabı

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan bugünkü köşesinde, MHP Genel BaÅŸkanı Devlet Bahçeli’ye açık mektup yazmıştı.

DÖNENLERİ ÇOK SEVERİM

Ahmet Hakan, Bahçeli'ye yazdığı açık mektupta,"SEVGÄ°LÄ° Devlet Bey... Ben dönenleri çok severim. Dönenleri... Yani yeri geldiÄŸinde bakış açısını deÄŸiÅŸtirmeyi baÅŸaranları... Yani koÅŸullar deÄŸiÅŸince yaklaşımını farklılaÅŸtıranları... Yani dün a dediÄŸine bugün b deme cesaretini gösterenleri... Çok ama çok severim. Ama bir ÅŸartla! Dönüşün hesaplaÅŸması yapılacak! Yani dönen kiÅŸi, çıkacak diyecek ki... “Ben dün a diyordum, bugün b diyorum, çünkü...” Bir insanın dönüşünün cesur bulunabilmesi için... Bir insanın “dönek” diye küçümsenmemesi için... Bir insanın dönüşüne kimsenin laf edememesi için... Bu hesaplaÅŸmayı yapması ÅŸarttır." ifadelerini kullanmıştı.

Bu köşe yazısından sonra MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Ahmet Hakan'a mektup yazarak cevap verdi.

Ä°ÅžTE O MEKTUP

Sayın Ahmet Hakan;

Pazartesi akÅŸamından bu yana görüldü ki Hürriyet gazetesindeki köşenizde ve CNN Türk’teki programlarınızda huy edindiÄŸiniz, politikacılara ve siyaset dünyasına ayar verme hastalığınızı Kanal D’nin ana haber bültenine de taşıdınız.

Pazartesi günü baÅŸladığınız “anchorman”likte daha piÅŸip olgunlaÅŸmadan; spekülatif konuların, gereksiz tartışmaların baÅŸtan çıkarıcı ÅŸehvetine doludizgin atıldınız.

Habercilik endişesinden çok, nefsinizi ve egonuzu tatmine yönelik saldırganlıkların cezbedici kokusunun peşine düştünüz.

Daha dün bir bugün iki, yemediniz içmediniz; Anayasa DeÄŸiÅŸikliÄŸi Paketi’yle ilgili seviyeli ve yararlı bir tartışma sayfası açmak yerine Genel BaÅŸkanımız Devlet Bahçeli’ye dil uzatmayı yeÄŸlediniz.

Kanal D gibi saygın bir kuruluÅŸun başında olmanız, ana haber bülteni sunmak gibi önemli bir görevi ifa etmeniz, size MHP Lideri Devlet Bahçeli hakkında küstahça ifadeler kullanma hakkını vermez.

"ANCHORMEN 'ATANDINIZ', SEVÄ°NDÄ°RÄ°K OLDUNUZ"

Gazetecilik mesleği adap ve erkân bilmeyi gerektirir.

Anchorman “atandınız”, sevindirik oldunuz.

O kadar ki taşkın ve şaşkın duygularınızı gizlemekte, eriştiğiniz konumu taşımakta zorluk çekeceğiniz şimdiden anlaşıldı.

Meslekî rüzgârın itmesiyle yelken gibi şişmiş egosunu sakal, bıyık, gözlük, takım elbise ve kravatın arkasına gizlemeye çalışmak, bir meziyet eksikliğidir Sayın Ahmet Hakan.

Tevazu lütfeden tekebbürünüz ekrandan taşıyor.

Mahviyet kisvesine bürünmüş kendini beğenmişliğiniz, sunduğunuz haberlerden daha fazla öne çıkıyor.

“Anchorman”lik için sadece öz güven ve kamera karşısında rahatlık yetmez.

Anchorman, politikacı gibi doğrudan halkın karşısındadır. Bu sebeple vakarını ve terbiyesini muhafaza etmek zorundadır.

Nasıl vakarını muhafaza etmeyen politikacı halkın nazarında makbul olamazsa aynı özeni göstermeyen bir gazeteci de makbul sayılmaz.

Sadece gazeteciler ve politikacılarda değil, bütün insanlarda aranan en büyük meziyet; haddini, kendini ve yerini bilmektir.

Dikkat edin! Muvazenenizi erken kaybetmekte; gazeteciliğin gerektirdiği tarafsızlık, doğruluk ve güvenilirlik ilkesinden erkenden uzaklaşmaktasınız.

Anchorman mi olacaksınız, nefsinizi yenemeyip öteye beriye saldırarak herkese, her kurum ve kuruluÅŸa ayar vermeye kalkan “höykürmen” mi kalacaksınız; bir karar verin.

“Nasıl baÅŸlarsanız öyle gider.” vecizesinden ders çıkarmalı, halkın sizi kısa sürede düdüğe koyup üflemesi ihtimalinden sakınmalısınız.