Güncel
İşte FETÖ'nün medya yapılanması ve algı operasyonları
İstanbul'da "FETÖ'nün elindeki medya gücü ve sosyal medyadaki etkinliğiyle toplumda bir korku ve sindirme mekanizması kurduğu, istediği şekilde algı oluşturduğu" belirtildi.
İstanbul'da FETÖ/PDY terör örgütünün medya yapılanmasına ilişkin 25'i tutuklu ikisi de yakalamalı 29 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, "FETÖ'nün elindeki medya gücü ve sosyal medyadaki etkinliğiyle toplumda bir korku ve sindirme mekanizması kurduğu, istediği şekilde algı oluşturduğu" belirtildi.
Ä°stanbul Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Murat ÇaÄŸlak tarafından hazırlanan ve Ä°stanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen 196 sayfalık iddianamede, devlet hiyerarşisi dışÄ±nda, abi ve ablalardan gelen talimatla hareket eden yargı ve emniyet içerisindeki bir grubun, 17-25 Aralık 2013 günlerinde hukuk içinde hareket ediyormuş gibi görünerek haksız dinlemeler ve gözaltılar yaptığı anlatıldı.
"FUATAVNÄ°" GÄ°BÄ° HESAPLAR ÃœZERÄ°NDEN ALGI FAALÄ°YETÄ°"
Bu eylemi yapanların meşru hükumeti devirme saikiyle hareket ettiğinin tespit edildiÄŸi ve devlet tarafından müdahale edilmesi sonucu eylemin amacına ulaşamadığı aktarılan iddianamede, ÅŸunlar kaydedildi:
"Meşru hükümeti devirme operasyonu yapan grup üyeleriyle ilgili adli ve idari soruşturmalar başlayınca bu grubun silahlı terör örgütü olduğu tespiti yapılmış, adına Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) denilmiştir. Örgüt ile ilgili soruşturmalar derinleştikçe örgütün devlet içerisinde hemen hemen her alanda olduğu gibi sosyal medya alanında da yapılanıp, 'fuatavni' gibi hesaplar üzerinden örgüt amacı doğrultusunda algı faaliyetlerinde bulunduğu tespit edilmiştir. Bu hesap ile ilgili soruşturmaya başlanılmış olup ilerleyen süreçte örgütün bu ve benzeri hesaplar üzerinden amacı doğrultusunda paylaşÄ±mlar yaptığı, sonrasında bu paylaşÄ±mların dedikodu, fısıltı, sohbet, asılsız ihbar vb. yöntemlerle topluma duyurduğu, son olarak da örgütün basın-yayın organları aracılığıyla geniş halk kitlelerine örgüt söylemlerini ilettiği anlaşÄ±lmıştır."
Örgütün sosyal medya, sohbetler ve bazı basın yayın organlarıyla algı operasyonlarına maruz kalan bireylerde kafa karışÄ±klığı oluştuÄŸu ve örgütün yaptığı operasyonlara tepki veremez hale getirildiÄŸi belirtilen iddianamede, "Medya kullanılarak oluşturulan bu ortamdan yararlanan icracı örgüt mensupları ise hiçbir ciddi tepkiyle karşÄ±laşmaksızın örgüt adına operasyonlarını yapabilmiştir. Soruşturma, örgütün kara propagandada kullandığı sosyal medya hesabının tespitine yönelik başlamış ise de tespitler sonrası genişletilmiştir." ifadeleri kullanıldı.
FETÖ'nün kuruluşu, amacı, faaliyet yöntemi, mali yapısı ve silahlı terör örgütü olduğu anlatılan iddianamede, basın yayın mevzuatı ile örgütün medyayı nasıl kullandığına yer verildi.
"KORKU İÇİN MEDYAYI KULLANIRLAR"
"Düşünce ve tartışma özgürlüğü, özünde hakikate ulaşmak için tanınmış bir özgürlük olup basın yayın kuruluşları da düşünce ve tartışma özgürlüğünü hakikate varmak için kural olarak kullanmalıdır. Ancak bir örgütün yaptığı terör faaliyetlerini toplumda meşrulaştırmak amacına hizmet eden basın ve yayın faaliyetleri, bu özgürlük kapsamında olamaz." denilen iddianamede, terör örgütlerinin, toplumda algı yönetimi yaparak eylemlerine ve amacına meşruluk kazandırmak, faaliyetlerine toplumsal tepkiselliği engelleyip destek sağlamak ve kendilerine karşÄ± olan kitleler üzerinde korku meydana getirmek amacıyla medyayı kullanmakta olduÄŸu bildirildi.
Her terör örgütlenmesi gibi FETÖ'nün de televizyon, gazete, matbaa, haber ajansı, internet siteleri gibi medya organlarının olduÄŸu, bu organların örgütün amacına uygun şekilde kullanıldığı ve toplumda algı oluşturduÄŸu vurgulanan iddianamede, ÅŸu ifadeler yer buldu:
"Örgütün medya alanındaki faaliyetleri tamamen örgüt amacına yönelik olup bu amaç bazen kişisel, bazen ulusal, bazen de uluslararası hedefe yönelik olabilmektedir. Örgüt tarafından yoğun algı kirliliğine maruz kalan hemen herkes yanlışla doğruyu, gerçekle sahteyi ayırmaktan yoksun hale getirilmektedir. Örgüt önce dedikodu, yaygara, karalama ve parlatma yöntemleri ile hedefini toplumda itibarsızlaştırmakta, sonrasında sahibi tespit edilemeyen imzasız mektup veya sosyal medya hesapları gibi kaynaklarla söylentiyi topluma duyurmakta, sonrasında da bu hesap veya mektup kaynak gösterilerek örgüt amacı doğrultusunda basın yayın organlarında haber yapılmaktadır. Devam eden süreçte hedefle ilgili adli veya idari soruşturmalar başlatılmakta ve hedef etkisiz hale getirilmektedir. Bu süreç içerisinde örgüt mensupları, hedef hakkındaki manipülasyonu ne kadar çok tekrar eder veya ne kadar çok örgüt mensubu bu manipülasyona katılırsa örgütün amacı doğrultusunda toplum o kadar etkili ve çabuk algıya maruz kalmaktadır. Nihayetinde bu algının oluşmasına hizmet etmek de örgütün amacına hizmet etmek niteliğindedir."
STV pprogramlarında örgüt dışÄ±nda kalmanın dine hizmet yönünden bir eksiklik olduğu işlenmiştir
FETÖ'nün hemen hemen tüm faaliyetlerini toplum mühendisliği üzerine kurduÄŸu, medyanın da toplum mühendisliğinin temel unsuru olduÄŸu, aynı amaca yönelik örgütsel toplantılarda empoze edilen sorgulanmamış bilgilerin dedikodu yöntemiyle medyadan önce toplumda örgüt mensuplarınca işlendiği ve örgüt menfaatleri doğrultusunda medyanın çok yoğun kullanıldığına iÅŸaret edilen iddianamede, örgütün medya organlarında örgüt liderinden "Muhterem Fetullah Gülen Hocaefendi" olarak bahsedildiÄŸi, onun tartışÄ±lmaz, dokunulmaz ve eleştirilemez insanüstü varlık pozisyonuna genişçe yer verildiÄŸi ve kutsal bir kişilik olduğunun abartılarak toplumun hafızasına aşÄ±landığı aktarıldı.
"Muhterem" sıfatını kullanmaksızın örgüt liderinden bahsetmenin örgüt üyeleri tarafından hakaret olarak algılanmaya başlandığı, örgütün hücresel toplantılarında da örgüt liderinin adının büyük bir saygıyla anıldığı ve örgüt liderine birtakım metafizik olayların atfedildiÄŸi kaydedilen iddianamede, "Örgütün temel yayın organlarından Samanyolu televizyonunda bir dönem 'Sır Kapısı' adı altında programlar yapılmış, burada örgüt mensuplarının başÄ±ndan geçmiş gibi metafizik olaylar anlatılarak örgütün ulvi bir amaca hizmet ettiği, mensuplarının ilahi yardıma kavuştuğu ve örgüt dışÄ±nda kalmanın dine hizmet yönünden bir eksiklik olduğu işlenmiştir. Böylece örgütün ilahi takdire mazhar olduğu ve örgüt liderinin insanüstü bir varlık gibi kabulü, örgüt üyeleri arasında yerleşik bir kanaat olmuştur." görüşü dile getirildi.
"28 ŞUBAT GİRİŞİMİ ÖRGÜT MEDYA ORGANLARINCA DESTEKLENDİ"
Ä°ddianamede, örgütün elindeki basın yayın araçlarını kullanarak, "FETÖ'nün dine hizmet eden bir gönüllüler topluluğu olduğu, milli ve dini değerleri dünyaya tanıttığı, ülkenin içinde bulunduğu şartlarda hiçbir kabahatinin olmadığı, gönüllülerinin hiç suç işlemediği ve devletin soruşturma ve davalarla örgüte haksızlık yaptığı" ÅŸeklinde açık propaganda faaliyeti yürüttüğü belirtilerek, örgütün adeta bir "iyilik meleği" gibi tanıtılmasının yanında, "devletin soruşturmalarla örgüte eziyet ettiği" gibi bir propaganda yönteminin kullanıldığından da bahsedildi.
Medya üzerinden elde edilen kazançların örgütün menfaatleri doğrultusunda kullanıldığı, özellikle örgüt adına faaliyet gösteren "Kimse Yok mu?" gibi yardım kuruluşlarının para, kurban veya zekat toplamalarında topluma duyuruda bulunulup gelir temin edildiÄŸi ve örgütün eleman kaynaklarından olan dershane-okul gibi kuruluşlarının da reklamıyla örgüte bu yönde ciddi destek sağlandığı anlatılan iddianamede, şöyle devam edildi:
"Örgüt tarafından, basın-yayın üzerinden siyasi partiler arasında taraf tutulup yanlı yayınlar yapılmış, örgütlü olarak hangi siyasi partiye oy verilmesi gerektiği ve hangi siyasi partinin düşman olarak görüldüğü açıkça sempatizan kitleye empoze edilmiş ve örgüt stratejisine göre tavır belirlenmiştir. Mesela 28 Şubat sürecinde anti demokratik girişimler, örgütün medya organlarınca desteklenmiş ve dönemin hükümetini devirmeyi hedefleyen yayınlar yapılmıştır. Yine 1980 askeri müdahalesinin hemen ardından örgüt lideri F. Gülen, Sızıntı dergisinde yayınlanan yazısını, 'Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz.' diyerek askeri darbeyi tasvip ettiğini kamuoyuna duyurmuştur. Yine 30 Mart 2014 yerel seçimleri öncesinde örgüt, basın ve yayın üzerinden mevcut hükümete karşÄ± topyekun karalama kampanyası başlatmıştır.
HÜKÜMETÄ° Ä°TÄ°BARSIZLAŞTIRMAK SURETÄ°YLE CASUSLUK FAALÄ°YETLERÄ°
FETÖ'nün devletin gizli bilgilerini, gizli toplantılarını ve gizli telefon görüşmelerini, devlet kademelerindeki kadroları vasıtasıyla her türlü yolu meşru sayarak ele geçirip montajladığı, "Twitter, Facebook, Youtube" gibi sosyal paylaşÄ±m sitelerinde yayınladığı, devleti ve hükümeti itibarsızlaştırmak suretiyle casusluk faaliyetleri gerçekleştirdiÄŸi bilgisi verilen iddianamede, devletin en mahrem bilgilerinin medyada servis edildiÄŸi, Dışişleri Bakanlığındaki 13 Mart 2014 tarihli çok gizli toplantının hukuka aykırı olarak siyasi, askeri casusluk maksatlı dinlenildiği ve dinleme kayıtlarının açıklandığının 27 Mart 2014'te sosyal medyadan öğrenildiÄŸi ifade edildi.
MEDYAYLA TOPLUMU SÄ°NDÄ°RME FAALÄ°YETLERÄ°
Ä°ddianamede, "Sahibi belli olmayan sosyal medya hesaplarından kamu görevlileri hakkında iftira atmaktan geri durulmamıştır. Seçim döneminde örgütün, hile yapılacağı yönündeki propagandasının devamı niteliğinde birçok sandık görevlilerinin hile yaptığı iddia edilmiştir. Mesajlarla tehdit edilen kamu görevlileri gerçek dışÄ± iftiralar ile itibarsızlaştırılmaya çalışÄ±lmıştır. Aynı şekilde ülkemizin bekasına kasteden ve darbe kalkışmasında bulunan bir örgüt ile yapılan mücadeleyi kastederek, 'dönemin böyle gitmeyeceği, örgütle mücadele edenlerin bir gün hesap verecekleri' gibi örgüt söylemleri sıkça işlenmiştir. (Aynı örgüt üyeliği suçlaması ile tutuklu bulunan Mümtazer Türköne'nin, örgütle mücadele edenleri günü geldiğinde yargılarken, adil olunacağı sözü vermesi hatırlanmalıdır). Örgüt elemanlarınca Facebook, Twitter, Youtube gibi sosyal medya araçları da aktif olarak kullanılmıştır. Sanal alemde zaman zaman sahte hesaplar kullanılarak, doğruluğu araştırılmadan paylaşÄ±lan yazılar ve görüntüler kamu düzeni açısından ciddi bir tehlike oluşturmuş hatta toplumda kutuplaşmalara, korkmaya ve çekingenliğe neden olmuştur." ifadeleri yer buldu.
TOPLUMDA BÄ°R KORKU VE SÄ°NDÄ°RME MEKANÄ°ZMASI KURULDU
Sosyal medyada da örgüt üyelerince tehdit içerikli toplumu gerici mesajlar yayıldığı ve bu şekilde toplumun sindirildiÄŸi kaydedilen iddianamede, "Örneğin örgüt üyeliği suçlaması ile hakkında soruşturma yapılan Tuncay Opçin, darbe girişiminden bir gün önce 'Yatakta basıp şafakta asacaklar' şeklinde tweet atmıştır. Yine aynı örgüt üyeliği suçlamasından firari Emrullah Uslu 14 Eylül 2015'te, '2016 Temmuz'da Türkiye'ye döneceğini' belirtir tweet atmıştır. Tüm örnekler örgütün medya üzerinden nasıl haberleştiğini ve darbe teşebbüsünün örgüt üyelerince önceden bilindiğini göstermektedir. Bu tespitlerle örgütün basın yayın organları aracılığıyla yaptığı propagandalar ve örgüt mensuplarının her ortamda dile getirdikleri, 'bu dönem böyle gitmez, elbet işler tersine dönecek' söylemleri bağdaştırıldığında, örgütün toplumda bir korku ve sindirme mekanizması kurduğu anlaşÄ±lmaktadır." denildi.
Henüz yorum yapılmamış.