Enerji savaşlarında direncimiz yine içeriden kırılmak isteniyor - Hasan Öztürk

Afrodit'in geçici cazibesi Türkiye'deki bazı odakların da iştahını kabartmış olabilir.

Oysa ki Türkiye'nin tavrı çok açık. Kıbrıslı Türklerin hakları ve Türkiye'nin adadaki varlığı konusunda tartışma yapmıyor. Annan Planı'nın altından çok suların aktığını söylüyor.

Peki, doğal kaynaklar ve enerji koridorları üzerinden yürüyen güç savaşlarında gözden kaçırmış olabileceğimiz birkaç husus yok mudur?

Tam da bu sorunun etrafında şunları hatırlatayım:

Venezuela dünya petrol rezervinin yüzde 17.9'una sahip; ama…

Kuzey Irak'taki doÄŸal gaz rezervleri Türkiye'nin tek başına 194 yıllık ihtiyacını karşılamaya yeterli; ama…

Dünya petrol üretiminin yüzde 1.3'ünü Azerbaycan saÄŸlıyor; ama…

Aması belli..!

Venezuela hükümeti, enerji tasarrufu için günlük 4 saat elektrik kesintisine gitme kararı aldı 2016 sonlarında.

Birkaç yıl önce, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin başkenti Erbil'e gitmiştim. Erbil caddelerinde ağır bir kükürt kokusu vardı.

Nedenini sordum.

“Kalitesiz benzin” dediler.

Yine bir gün yolum Bakü'ye düşmüştü. Ruslardan çekinmenin bir davranış biçimine dönüştüğünü fark etmiÅŸtim.

Bir Azeri kadın milletvekili, “Biz elbette Rusya'dan çekiniyoruz. Türkiye gibi büyük ve güçlü bir devlet deÄŸiliz” demiÅŸti de aklım başıma gelmiÅŸti.

***

Petrol rezervin dünyanın en büyüğü ama enerji kıtlığı yaşıyorsun. Türkiye'nin 194 yıllık doğal gaz ihtiyacını tek başına sağlayacak kapasitedesin ama kükürtlü benzin yüzünden şehirlerinde nefes alınmıyor.

Petrol ve doÄŸalgazda dünya üretiminde söz sahibisin ama, “güçlü bir devlet” olma yolunda kaplumbaÄŸa hızıyla ilerliyorsun.

***

Şimdi soru şudur: Türkiye enerji bağımlılığını azaltmak istediği her hamlede neden envaiçeşit engellemeyle karşılaşır?

Ya da Türkiye'nin enerji koridorlarında söz sahibi olma konusundaki direnci neden “içeriden” kırılmak istenir?

Kıbrıs meselesine biraz da buradan baksak nasıl olur?

Haksız mıyım?

Kavramları topluma bilerek kanıksatıyorlar

Önce cümleyi kuruyorlar. Sonra o cümleyi herkesin diline pelesenk yapıyorlar. Ardından dönüp “Bakın bunlar böyle ÅŸeyler söylüyor”diyerek kurdukları cümlenin üzerinden karşıdakini ya da düşman ilan ettiklerini vuruyorlar.

Ne demek istiyorum?

Söylediğimin açılımı şu:

Önce, “İç savaÅŸ” cümlesini kimlerin kurduÄŸunu bir hatırlayalım. HDP EÅŸ BaÅŸkanı Selahattin DemirtaÅŸ'tan baÅŸlayıp KCK yöneticisi Kandil sakini terör örgütü elemanı Bese Hozat'a kadar PKK/HDP çizgisi “Şöyle olursa bu iç savaÅŸ nedeni” diyen cümleler kurdular.

Yine, sol liberal yazarlardan da “iç savaÅŸ” cümleleri duyduk. ÖrneÄŸin ÅŸu anda FETÖ'den tutuklu bir tanesi, “Ä°stanbul'un caddelerinde tankların yürümesinden” söz etti bir ara.

15 Temmuz darbe ve iç iÅŸgal giriÅŸimi püskürtüldükten sonra “iç savaÅŸ” söylemi rafa kalktı diye düşünürken, CHP'liler ulu orta kurdu bu cümleyi…

Bu kez anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi tartışmalarında “kan” dediler, “iç savaÅŸ” dediler… CHP'liler sıklıkla geveledi aynı cümleyi. Ve bu tehlikeli cümle genele teÅŸmil edildi!

“İç savaÅŸ”ın ne olduÄŸunu biliyorlar mı bilmiyorum ama bu cümleyi toplumun geneline yaydılar. Her önüne gelen “iç savaÅŸ” diye baÅŸlar oldu söze…

Oysa 15 Temmuz'da da görüldü ki bu millet devletin bekası söz konusu olduğunda tüm renklerini, ayrılıklarını bir kenara bırakıp kırmızı beyazın etrafında birlik oluyor.

Yine de bir millet ve devlet için en vahim senaryo olan “iç savaÅŸ” söylemi dolaşıma sokulmuÅŸ oldu; tehlike buradadır.

Ölümlü zavallı insanın ihtiras tutkusu

Bir internet sitesindeki görüntülere bakıyorum… 1917'de BolÅŸevik Devrimi'nde Moskova caddelerinde insan cesetleri, zafer sloganları atan askerler, yıkık binalar…

Birden bir kare dikkatimi çekiyor. Bir asker yerde yatan cesedi kontrol ediyor. Ve kameraya doÄŸru dönüyor. Yüzünde zafer sarhoÅŸluÄŸundan mülhem bir gülümseme…

Bir an aklımda sorular ve cevapları beliriyor. İç dünyamda hızlı bir sorgulama var.

Sahi, o zafer sarhoşu insan da şu anda kara toprak olmadı mı?

Peki o da biraz önce kontrol ettiği ölü beden gibi bir gün öleceğini bilebile niye şu an zafer sarhoşu?

Dünyaya kazık çakan mı var?

Sultan Süleyman'a kalmayan dünya kimlere kalmış ki?

Sorular, sorular, sorular…

Sonunda geriye yaslanıyorum, yukarı tavana bakıyorum.

Zihnimde, “Ä°nsan ihtirası, kendi ölümlülüğünün bile önünde”cümlesi!

Ä°nsan ne çok ihtiraslı…

İlaç: Kulluk idraki..!

YENÄ° ÅžAFAK