Güncel
Millet iradesine kurumlar eliyle kurulan ipotekten kurtulmak - Hasan Öztürk
Millet egemenliğini kurumlar eliyle ihdas eden 61 Anayasası tam da CHP'nin aldığı pozisyon ve “iktidar alanını” koruma içgüdüsünün kaynağıdır.
82 Anayasası ile “kurumlar”a biri daha ilave edildi; cumhurbaÅŸkanlığı makamı!
82 Anayasası ile cumhurbaÅŸkanlığı makamı, “denge-denetleme” diye ambalajlanan ve fakat “millet iradesine güvensizliÄŸi” kurumsallaÅŸtıran bir sistemi daha da katılaÅŸtırmıştı.
Cumhurbaşkanı, olağanüstü yetkilerle donatılmıştı.
KURUMLAR ELÄ°YLE Ä°HDAS EDÄ°LEN VESAYET
61 Anayasası'nın yapıcılarından olan Profesör Mümtaz Soysal, “Bu anayasa özgürlükçü ve erkler ayrılığını düzenleyen bir anayasa olarak millete bol gelmiÅŸtir” diyen cümleleri sadece yazdığı kitaplarda deÄŸil verdiÄŸi derslerde de sıkça kullanmıştı.
Oysa gördük ki “Anayasa Mahkemesi”nin kurulması ile Meclis yani “milli irade” yüksek yargının kontrolüne (denetimine demiyorum) geçmiÅŸtir. Yine yürütmenin yani hükümetin tüm yapıp ettikleri Danıştay'ın denetimine verilerek yürütme erki yargının insafına bırakılmıştır.
Yani ki 61 Anayasası ile ihdas edilen ve görev tanımları deÄŸiÅŸen yüksek yargı organları maharetiyle “Milletin iradesi ipotek altına alınmıştır.”
Kılıf olarak da “özgürlükçü, erkler ayrılığının güçlendiÄŸi” iddiası uydurulmuÅŸtur.
(Bugünlerde 'Milletten niye gizliyorsunuz' diye haksız eleştiriler yapanlara bir hatırlatma: 61 Anayasası'nın yüksek yargıya verdiği yetkiler hangi demokratik ülkede var ve erkler ayrılığı prensibi 61 Anayasası'nda nasıl jüristokrasiye dönüşmüştür hiç bu konuda millete bir şey söylediniz mi?)
Biz 61 Anayasası'nı bu yüzden, “millete bol gelen” deÄŸil bizzat “millete güvenmeyen” ve iradesini ipotek altına alan “vesayet düzeninin” yasal zemini olarak görüyoruz.
Hal böyleyken, bir de 82 Anayasası ile cumhurbaşkanlığı makamına olağanüstü yetkiler verildi.
Böylece sadece yargı eliyle deÄŸil, cumhurbaÅŸkanlığı makamı ile de “millet iradesi” ipotek altına alınmış oldu.
Yani siz bugün erkler ayrılığı, çek-balans, denetleme filan diye başladığınızda cümleye; insanın hayretten isyan edesi geliyor!
YÃœRÃœTME VE YASAMAYI TESLÄ°M ALAN YARGI VE CUMHURBAÅžKANLIÄžI
Yargının ve cumhurbaşkanlığı makamının yasamanın ve yürütmenin alanını nasıl sabote ettiğine ya da nasıl iki erki de cendereye aldığına işaret eden birkaç örneği hatırlatayım da tam olsun:
1- Anayasa Mahkemesi, bu memlekette milletin oyuyla birinci çıkmış partileri kapattı. Ä°ktidar partisini, “laiklik karşıtı odak” ilan etti. (Refah, Fazilet kapatıldı. Ak Parti ise kapanmaktan 1 üyenin oyu ile kurtuldu.)
2 - 2007 yılında bir eski Yargıtay baÅŸsavcısının ortaya attığı “376” garabetini, Anayasa Mahkemesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne dayatmadı mı? (Ki o kriz yüzden daha sonra yapılan referandum ile cumhurbaÅŸkanının doÄŸrudan millet tarafından seçilmesi kabul edildi.)
3 - 28 Şubat sürecinde, milletin oyları hiçe sayıldı. Parti genel başkanlarından hiçbirine hükümet kurma görevini vermeyen dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel DYP milletvekili Yalım Erez'e hükümet kurma görevi verdi!
4- CumhurbaÅŸkanı Ahmet Necdet Sezer, hükümetin başı BaÅŸbakan Bülent Ecevit'e anayasa kitapçığı fırlattı. “Devlet krizi”, ekonomik krize dönüştü. Tarihin en zor günlerini geçiren memlekete Kemal DerviÅŸ gibi bir müstemleke valisi atandı!
5- Danıştay'ın 2015'in Ekim ayında Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile ilgili verdiÄŸi karar sonrası, bazıları “3'ncü köprü artık iki beton kuleden ibaret” diye haber yaptı.
Millet egemenliÄŸi, ne temsilcileri ne de doÄŸrudan bizatihi millet eliyle deÄŸil, kurumlar ve o kurumlara “atananlar” eliyle saÄŸlandı buna da “özgürlükçü” anayasa kılıfı giydirildi.
Yetinilmedi, 82 Anayasası ile bu kez cumhurbaşkanlığı makamı ile bir vesayet odağı daha oluşturuldu.
Bütün bunları biliyoruz. Ve bu düzeni değiştirmek için milletin vekilleri bir şey yapıyor.
Bütün bu sıkıntıların aşılması için milletin yegane temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yeni bir sistem için anayasa değişikliği yapmaya çalışıyoruz.
CHP'nin yeni sisteme eleştirisinden çok oylamayı etkilemeye dönük provokatif söylem ve eylemleriyle karşı karşıyayız.
Sonuç olarak, CHP siyaseten iktidar olamayacağını biliyor. Lakin kurumlar eliyle ihdas edilen düzenin neredeyse yegane sahibi durumunda. Kendi iktidar alanını bırakmamak için canhıraÅŸ saldırıyor… Millete de yalan söyleyerek.
Toparlayalım…
SURETİ HAKTAN GÖRÜNEN SİNSİ ÇAKALLAR
Yeni sistemin ismi CumhurbaÅŸkanlığı Sistemi. Yapılmak istenen “güçlü bir yürütme” oluÅŸturabilmek. Fiili durumu yasal hale getirmek.
Vahibi Ãœmmi ne diyor, “Erenlerin sözü haktır/ Çatal kazık girmez yere”
Bu sözün gereği yerine getiriliyor. Yürütmedeki çift başlılık ortadan kaldırılıyor. Diğerlerinin tamamı teferruat.
Ha bir de “Hükümete yakın” diye pazarlanan bazı araÅŸtırma ÅŸirketlerinin “milletin konudan haberi yok” diye sunduÄŸu palavraya sığınıp saydıran “sureti haktan görünen” zavallılar var ki.. Onlara sadece ÅŸu söylemek gerekiyor, “Eski sevgili kıskançlığını bırakın da gerçek yüzünüzü gösterin. Düşmanlığınızı yekten cepheden yapın da ne mal olduÄŸunuzu herkes görsün. Perdenin arkasından, ateÅŸ etmeye devam ettikçe daha çok mide bulandırıyorsunuz.!”
Unutmadan, sahi o ÅŸirketin başındaki zatı muhterem, 1 Kasım seçimleri öncesi, “Seçime gitmeye ne hacet, sonuç 7 Haziran'daki gibi çıkacak” diye manipülasyon yaptığında da bu tayfa aynı nakaratları söylemiyor muydu?
YENÄ° ÅžAFAK
Henüz yorum yapılmamış.