Sosyal Medya

Güncel

Hayrettin Karaman: Şeriatla hükmetmeyen kâfir olur mu?

Dinimizi teröre, şiddete ve cana kıymaya alet edenlerin çokça kullandıkları âyetlerden dördününün mealini verecek, sonra bunlardan çıkan manayı ve hükmü özetleyecek, ardından da Müslümanların büyük bir kısmının itikadda (inanç konularını anlamada) kendisine tabi oldukları Ebu Mansur Mâtürîdî ile büyük müfessir Kurtubî'den, yaptığım özeti destekleyen nakiller yapacağım.



“Kendilerini Allah'a vermiÅŸ olan peygamberlerin ve –Allah'ın kitabını korumaları kendilerinden istendiÄŸi için– Rablerine teslim olmuÅŸ zâhidlerin, bilginlerin Yahudiler arasında kendisiyle hükmettikleri, içinde hidayet ve aydınlık bulunan Tevrat'ı elbette biz indirdik. Hepsi onun (hak olduÄŸunun) ÅŸahitleri idi. O halde insanlardan korkmayın, benden korkun da âyetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın. Kim Allah'ın indirdiÄŸi ile hükmetmezse iÅŸte onlar kâfirlerin ta kendileridir. /Tevrat'ta Ä°srâiloÄŸulları'na, “Cana can, göze göz, buruna burun, kulaÄŸa kulak, diÅŸe diÅŸ... ve yaralamalara da birbirine kısas vardır. Kim kısası bağışlarsa bu kendisi için bir kefâret olur. Ve her kim Allah'ın indirdiÄŸi ile hükmetmezse iÅŸte onlar zalimlerin ta kendileridir” diye yazdık. /Ardından o peygamberlerin yolu üzere, kendinden önce gelmiÅŸ olan Tevrat'ı tasdik edici olarak Meryem oÄŸlu ÃŽsâ'yı gönderdik. Ona da içinde hidayet ve nur bulunan, kendinden önce gelmiÅŸ olan Tevrat'ı tasdik edici, takvâ sahipleri için bir yol gösterici ve bir öğüt olarak Ä°ncil'i verdik. /Ä°ncil'e tâbi olanlar da Allah'ın onda indirdiÄŸi hükümlerle hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiÄŸi ile hükmetmezse iÅŸte tam manasıyla fasıklar onlardır.” (Maide: 5/44-47)

44. âyette, Tevrat'ın Allah tarafından insanlar için gönderilmiş bir ışık ve bir kılavuz olduğu, Hz. Mûsâ'dan itibaren Hz. Peygamber'in zamanına kadar gelmiş geçmiş peygamberlerin Yahudilerin davaları hakkında onunla hüküm verdiği anlaşılmaktadır; hatta peygamberlerin vârisleri olan takvâ sahibi rabbânîler ve ahbâr (din bilginleri) dahi onunla hükmederler. Çünkü peygamberler de âlimler de Allah'ın kitabını korumakla görevlendirilmiş ve buna şahit yani gözetleyici olmuşlardır.

Allah'ın emir ve yasaklarını çiğneyenlerin durumu bu bağlamda üç açıdan değerlendirilmiştir: Birincisi (44. âyet), Allah'ın indirdiğini inkâr ettikleri veya hafife aldıkları için onunla hükmetmeyenler olup bunlar kâfirlerdir. İkincisi (45. âyet), Allah'ın indirdiğine inandığı halde onunla hükmetmeyenler zalimlerdir. Üçüncüsü (47. âyet), Allah'ın indirdiği ile hükmetmemek, O'nun emrinden çıkmak mânasına geldiği için onunla hükmetmeyenler fâsıklardır.

Şu halde şeriatı uygulamayanlar onu inkâr ederler ve önemsiz sayarlarsa dinden çıkıyorlar, inkar ve hafife alma sözkonusu olmaksızın şeriatı uygulamayarak günah işleyenler ise zalim ve fasık oluyorlar, ama kâfir olmuyorlar.

İmam Mâtürîdî bu âyetlerin tefsirinde özetle şöyle diyor:

“Uygulamayanların kâfir olduklarını” ifade eden âyet Allah'ın indirdiÄŸi hükümleri inkar eden ve bunları hak olarak görmeyen kimselerle ilgilidir. Bunlar aynı zamanda zalim ve fasıktırlar. Bu manada âyetlerin tamamı kâfirlerle ilgilidir. Yalnız fâsık ve zalim olduklarını ifade eden âyetler ise müminlere ait olup onlar inandıkları halde amel etmedikleri için zalim ve fâsık olmaktadırlar; çünkü zalim bir ÅŸeyi ait olduÄŸu yere koymayan, fâsık ise Allaf'ın emrinden sapan ve çıkan denektir.

Kurtubî:

Allah'ın gönderdiği hükümleri uygulamayanların kâfir, zalim ve fâsık olduklarını ifade eden ayetlerin üçü de kâfirlerle ilgilidir ve bu husus sahih hadisin açıklamasıyla malum olmuştur. Müslümanlara gelince bunlar, -âyetleri uygulamadıkları için- büyük günah işlemiş olsalar bile kâfir olmazlar.

Bu üç âyet'in yalnız kâfirlere deÄŸil, Müslümanlara da hitap ettiÄŸini ileri süren müfessirlere göre de mana şöyledir: “Allah'ın gönderdiÄŸi âyetleri uygulamanın gerekli olmadığına inanan ve amel etmemenin caiz olduÄŸunu söyleyenler kâfir olurlar, ama bunlarla amel etmenin gerekli olduÄŸuna iman ettikleri halde amel etmeyenler ise haram iÅŸlemiÅŸ olurlar, bunlar Müslümanların fâsık olanlarıdır, bunların iÅŸi Allah'a kalmıştır, dilerse bağışlar, dilerse cezalandırır.

Sonuç:

Şeriata iman ettikleri halde çeşitli sebeplerle onu uygulamayanlar kâfir olmadıkları gibi bunların yaşadığı ülke de küfür ve harb ülkesi değildir.

YENÄ° ÅžAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.