Güncel
'Sosyal medya narsist yapıyor'
Sosyolog Doç. Dr. Vehbi Bayhan’ın, 15 bin 496 üniversite öğrencisi ile yaptığı araştırmaya göre, sosyal medya kullanımı, gençlerde narsist kişilik eğilimini, yani kendini aşırı beğenmeyi artırıyor. Sonucun başka ülke gençleri ile yapılan araştırmalarla da uyumlu olduğunu söyleyen Bayhan, sosyal medya ve internet kullanımının empati ve yaratıcılığı da öldürdüğünü belirtiyor.
Ä°nönü Ãœniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Ãœyesi Doç. Dr. Vehbi Bayhan, “Y kuÅŸağı" veya "Milenyum KuÅŸağı” olarak adlandırılan kuÅŸaÄŸa iliÅŸkin araÅŸtırmalar yapan bir akademisyen. Bu konuda, dünyadaki araÅŸtırmaları da yakından takip ediyor. Bayhan, Malatya’da Ä°nönü Ãœniversitesi’nde yaptığı “Ãœniversite GençliÄŸinin Sosyolojik Profili” araÅŸtırması baÄŸlamında 2014 ve 2015 yıllarında, toplam 15 bin 496 öğrencinin katıldığı araÅŸtırmada, sosyal medya kullanımı ile narsist kiÅŸilik envanteri iliÅŸkisini de analiz etti. Çalışmasının ardından elde ettiÄŸi verilerde sosyal medyayı daha çok kullanan gençlerde, sosyal medyayı az kullananlara göre narsistlik eÄŸilimi, yani kendini aşırı beÄŸenme eÄŸilimi daha fazla çıktı. Uzun yıllardır gençlik sosyolojisi çalışan Doç. Dr. Vehbi Bayhan ile sosyal medya kullanımının gençler üzerindeki etkilerini ve internet öncesi kuÅŸaklar ile farklarını konuÅŸtuk.
"Narsistik eğilimler artıyor"
Araştırmanızın kapsamı tam olarak neydi ve neyi öğrenmeye çalıştınız?
“Ãœniversite GençliÄŸinin Sosyolojik Profili” baÅŸlıklı 2001 yılından beri boylamsal bir araÅŸtırma yürütüyorum. Åžimdi paylaÅŸacağım sonuçlar 2014 ve 2015 yıllarında Ä°nönü Ãœniversitesi'nde öğrenim gören öğrenciler arasından 15 bin 496 öğrencinin katıldığı araÅŸtırma bulgularından. AraÅŸtırmada kullanılan ankette, olgusal sorular yanında, sosyal medya kullanma örüntüleri ile “Narsisistik KiÅŸilik Envanteri” de kullanıldı. Sosyal medya kullananlarla kullanmayanlar arasında narsizm eÄŸiliminin farklılaşıp farklılaÅŸmadığı ölçüldü. AraÅŸtırma bulgularına göre, sosyal medya narsizm eÄŸilimini arttırmaktadır. Bu sonuç, ABD’de yapılan araÅŸtırmalardaki bulgularla da benzeÅŸiyor. Sosyal paylaşım aÄŸlarıyla birey, paradoksal olarak hem teÅŸhirci hem de röntgenci konumuna düşüyor. Sosyal medyanın bu yapısı, narsistik eÄŸilimleri arttırmakta veya narsist eÄŸilimli bireyler için yeni sanal bir platform oluÅŸturmaktadır.
"Bireysel narsizm toplumsal narsizme ulaştığı zaman sorunlar çıkıyor"
Nasıl gerçekleşiyor bu süreç?
Ne olduÄŸumuz, gerçekte ne hissettiÄŸimiz veya ne düşündüğümüz, ne yaÅŸadığımız ve gerçekten neye ihtiyaç duyduÄŸumuz deÄŸil, nasıl göründüğümüz, insanların karşısına nasıl bir görüntüyle çıktığımız önem arzediyor. Fark edilmek, ayırt edici olmak, kendini var hissedebilmek için, artık kiÅŸinin kendini gerçekleÅŸtirmesi, hakiki iliÅŸkiler kurması, erdem sahibi olması gerekmez. Mezun olduÄŸu okul, yemek yediÄŸi ve eÄŸlendiÄŸi mekân, kullandığı araba, giydiÄŸi “blue jean”, güzel, bakımlı, genç ve zayıf görünmesi âdeta yeterli sayılmaktadır. Ancak bu koÅŸulda, insanlar birbirine deÄŸer veriyor ve birbiriyle ilgileniyor. Özellikle gençlerin aktif olarak kullandıkları sosyal medya, kendilerini teÅŸhir ettikleri ve aynı zamanda baÅŸkalarını röntgenledikleri bir mecraya dönüştü. Y veya milenyum kuÅŸağı gençleri “Ben nesli” olarak tanımlanıyor. "Ben nesli", hem bireyci ve özgürlüğüne düşkün, hem de ailesine baÄŸlı. AraÅŸtırma bulgularına göre, özellikle facebook ve twitter kullanan örneklerin narsistik kiÅŸilik özellikleri, sosyal medyayı kullanmayanlara göre fazla. Bireyin kendisini sevmesi doÄŸal bir süreç, kendisini sevmeyen baÅŸkasını sevemiyor. Bu egosantrizmin aşırı boyutu, narsizmi arttırıyor. Narsizmin ileri aÅŸaması da kiÅŸilik bozukluÄŸu. Buna toplumsal anlamda baktığınız zaman her ülkenin vatandaşının kendi ülkesini sevmesi doÄŸal, ama bunu aşırıya vardırdığınız zaman, “Benim milletim ileri, benim milletim güzel, baÅŸka ülkeler önemli deÄŸil” demeye baÅŸladığınız zaman, yani “etnosentrizm” ırkçılığa varıyor. Donald Trump’ın iktidara geliÅŸine bakın, Müslümanları ötekileÅŸtirdi, Meksikalıları ötekileÅŸtirdi ve kazandı. Burası hassas bir çizgi. Burada siyasilerin söylemleri çok önemli. Biz ve ötekiler onların söylemlerine göre inÅŸa ediliyor. Bireysel narsizm toplumsal narsizme ulaÅŸtığı zaman sorunlar çıkıyor. Bireysel narsist, toplumsal narsist olmaya hazır bir kiÅŸiliktir. EÄŸer siyasiler bu durumu kötüye kullanırlarsa toplum da buna hazır. Trump, “Biz ve öteki” kavramını çok iyi kullandı. Bence ABD seçimlerinde bireysel narsizmden toplumsal narsizme geçiÅŸin de etkisi var.
"Her 16 ABD'liden birinde narsist kiÅŸilik bozukluÄŸu belirtileri var"
O zaman sadece Türkiye’ye özgü bir durumdan bahsetmiyoruz, deÄŸil mi?
Tabii, tabii... Dünya’da da böyle. Amerika genelinde 37 bin üniversite öğrencisinden alınan verilere göre, 1980’den 2006 yılına kadar narsist kiÅŸilik özellikleri sürekli artıyor. 2006 itibariyle, standart testlerde, her dört üniversite öğrencisinden birinin narsist kiÅŸilik özellikleri taşıdığı tespit edildi. Bu kiÅŸilik özelliklerinin, klinik olarak tanı konulmuÅŸ, daha ÅŸiddetli formu olan Narsistik KiÅŸilik BozukluÄŸu da sanıldığından çok daha yaygın. 20’li yaÅŸlarını süren her on Amerikalıdan yaklaşık biri ve her yaÅŸ grubundaki her 16 kiÅŸiden biri narsistik kiÅŸilik bozukluÄŸu belirtileri göstermiÅŸtir.
"Gençlerde yaratıcılık ve empati düzeyi düşüyor"
AraÅŸtırmanızda bir de “geliÅŸmeleri kaçırma korkusu” olgusundan bahsediyorsunuz. Tam olarak nedir bu, sosyal medyada nasıl karşılık buluyor?
Popüler psikiyatride “geliÅŸmeleri kaçırma korkusu” olarak bilinen FOMO (Fear of Missing Out), sosyal medya kullanımıyla doÄŸrudan baÄŸlantılı. Facebook, Twitter ve Instagram gibi sosyal medya araçlarında bilgi çok hızlı akıyor. Bazı insanlar uyanır uyanmaz, sosyal medya hesabından kendisiyle ilgili yorumları inceliyor. Sosyal medyaya aşırı ilgi duyan kiÅŸilerde bazı ruhsal problemler ortaya çıkabiliyor. Sosyal medyaya aşırı ilgi duyan kiÅŸilerin beyni, herhangi bir uyuÅŸturucu madde almadığı halde, sanki almış gibi haz duyar ve bazı hormonlar salgılar. Buna, ‘sanal uyuÅŸturucu’ deniliyor. FOMO belirtileri gösteren bu kiÅŸiler, ödüllendirilme ihtiyacı hissediyor ve bazı kaygılar taşıyor. Bu kiÅŸiler, sanal ortamda yer almadığı zamanlarda kendisini kötü hissediyor. Gençler, sürekli cep telefonlarından veya sosyal medyadan gelen mesajları izleme ihtiyacında. Facebook’ta kendilerinin ne kadar takipçisi olduÄŸu ve kendi sayfalarında paylaÅŸtıklarına ne kadar “like” (beÄŸeni) aldıkları çerçevesinde “narsisist” kimliklerini tatmin ederler. Herkes Instagram, Youtube, Twitter ve Facebook’ta microcelebrity (küçük şöhret) olmayı hedefliyor. Ä°nternet bağımlılığı, sosyal medyadaki paylaşımları beÄŸenme, cep telefonunun titreÅŸimini, e-posta ve mesajların sürekli kontrolü sendromu sonucunda gençlerde yaratıcılık ve empati düzeyleri de düşüyor.
Yaratıcılık ve empati düzeyi nasıl düşüyor?
Yapılan araÅŸtırmalarda, 1966’dan 1980’e kadar yaratıcılık testlerinde gençlerde yükselme saptanmışken, 1998 yılından itibaren gençlerin yaratıcılık testlerinden aldıkları puanlar keskin bir ÅŸekilde düşmeye baÅŸladı. Aynı durum, sanal iletiÅŸimi tercih ettikleri için yüz yüze iletiÅŸim kuramayan narsisist gençlerde empati eksikliÄŸinin de artmasına neden oluyor.
Benim araÅŸtırmamda, “Günümüzün gençliÄŸini nasıl tanımlarsınız?” sorusunu, araÅŸtırmaya katılanların % 45‟i “ülke sorunlarından uzak apolitik” olarak tanımlarken, %36’sı “maddiyatçı gençlik”, %5’i “çağın gerektirdiÄŸi bilgi ve donanıma sahip”, %5’i “sosyal konulara duyarlı gençlik”, %5’i “çalışkan ve hırslı bir gençlik” ve %4’ü de “maneviyatçı gençlik” olarak tanımladı.
Gençlerin kendilerini apolitik ve maddiyatçı betimlemeleri, küreselleÅŸme sürecinde popüler kültürün medya vasıtasıyla bilinçaltına şırınga ettiÄŸi “tüketim kültürü” ve “carpe diem” (günü yaÅŸa) felsefesinin bir yansıması. Gençler, bir yandan günümüzün gençliÄŸini, çoÄŸunlukla apolitik ve maddiyatçı olarak tanımlarken; diÄŸer taraftan arkadaÅŸlarıyla günlük ülke ve dünya sorunlarını konuÅŸup tartıştıklarını ifade ediyor.
Empati duygusunun azalmasını nasıl açıklıyorsunuz?
Gençlerin, günümüz gençliÄŸini apolitik ve maddiyatçı olarak betimlemelerinin diÄŸer bir nedeni, herkesin kendi inandığı deÄŸer ve ideolojinin birincil önemde ve iÅŸlevsel olduÄŸunu, baÅŸka ideolojilerin ise “ötekileÅŸtirildiÄŸi” gerçeÄŸinden kaynaklanıyor. Aile, akran, okul, iÅŸyeri, medya vb. referans çerçevelerinden damıtılarak oluÅŸturulan politik duruÅŸ ve hayat felsefesi, kendisini “öteki” üzerinden tanımlıyor. Burada, sosyal medyada bir “cemaatleÅŸme” doÄŸuyor. Burada, “cemaatleÅŸmeyi” salt dini anlamda düşünmeyin. Biz duygusunun, kabile duygusunun hâkimiyetini görüyoruz. Burada kastettiÄŸim hemÅŸehrilik, siyasi parti, ideolojik cemaatleÅŸme... Ä°deolojilere göre sosyal medyada gruplar oluÅŸuyor, yani gruplaÅŸma modernleÅŸiyor orada, gruplaÅŸma yeniden inÅŸa ediliyor. Meselâ “trollük” böyle bir müessese. Biz ve ötekiler sosyal medyada yeniden üretiliyor. Biz ve ötekiler gerçek hayata taşındığı zaman çatışma alanları artacak. Birbirini anlayan nesil yetiÅŸmeli ama ÅŸu anda “cemaati” yeniden kurgulayan biz ve ötekiyi inÅŸa eden bir hâl var. Kimse birbirini anlamaya çalışmıyor. KabileleÅŸmenin postmodern versiyonu. Herkes kendi sanal gettosunda internet üzerinden kılıçlarını kullanıyor. Yüzyüze iliÅŸkilerde birbirlerine söyleyemeyecekleri sözleri sanal alemde fütursuzca kullanıyorlar. Sürekli bir gözetim toplumu içindeyiz. Birbirimizi sosyal medya vasıtasıyla gözetleyip, denetliyoruz. Sanal mahalle baskısını üretiyoruz.
"Arafta bir toplumuz"
"Sosyal medyayı doğru kullanmak" diye bir tanım var mı?
Bu bir trend ve bunun dışına çıkılamaz. Biz, bu sürecin olumlu taraflarını da, olumsuz taraflarını da yaÅŸayacağız. Batı da modernleÅŸirken aşırı bunalımlar yaÅŸadı. Bizim talihsizliÄŸimiz hem gelenekseli hem moderniteyi hem de post-moderniteyi beraber yaÅŸamamız. Arafta bir toplumuz. Ziya Gökalp’in Osmanlı’nın son dönemlerinde çöken imparatorluÄŸu kurtarma reçeteleri olan üç fikir akımının günümüzde de hâlen mevcudiyetini görüyoruz: “TürkleÅŸmek, Ä°slamlaÅŸmak, MuasırlaÅŸmak”. Türkiye’nin sosyolojisinde bu üç ideolojinin de tezahürlerini görüyoruz. Türkiye’yi bu üç skala üzerinden okuyabiliyoruz. Günümüzdeki çatışma alanları da birleÅŸme alanları da bunlar.
Yaratıcılık nasıl ölüyor?
AraÅŸtırmalara göre, sosyal medya kullanana kadar lise öğrencilerinde yaratıcılık daha fazla. Sosyal medya ve internet yoÄŸun biçimde kullanılmaya baÅŸlayınca yaratıcılık azalıyor. Sürekli baÅŸkalarının ürettiÄŸi materyalleri, “likelamak (beÄŸenmek)” üzerinden giden bir hâl. Yine bize dönersek, biz sözel kültürden yazılı kültüre geçemeden, görsel kültürün etkisine maruz kaldık. Sosyal medyayı görsellik üzerinden kullanıyoruz. Orada paylaşılan yazıları gençler okumuyor, sadece görsellikle ilgileniyorlar. Bu da yaratıcılığı öldürüyor.
Kaynak: Al Jazeera
Henüz yorum yapılmamış.