Sosyal Medya

Güncel

Türk şirketleri, Alman bankaları başta olmak üzere yabancı menşeli bankacılık sisteminin baskısı altında

Döviz kurlarındaki artış ile Türk lirasına operasyon çekilmesinin altından başını Deutchebank'ın çektiği bir kısım Alman bankaları ve Alman istihbaratı çıktı.



Merkez Bankası'nın (MB) belirlemelerine göre, döviz borcu olan yaklaşık 26 bin 890 Türk ÅŸirketinin bin 100'ü toplam döviz borcunun yüzde 75'ini elinde tutuyor. Alman bankalarından borçlanan Türk firmalarına Deutschebank'ın ve diÄŸer Alman bankalarının borçlarını ödemeleri konusunda baskı yaptığı belirtiliyor Türkiye'deki firmaların yabancı para cinsinden riski Merkez Bankası tarafından 2016 yılının 3'üncü çeyreÄŸinden itibaren takibe alındı. Döviz riski olan firma sayısı 27 bine yakın çıkınca, Merkez Bankası da döviz borcu bulunan ÅŸirketlerin kur riskini talep etmeye karar verdi. Merkez Bankası ÅŸirketlere “borçlandıysan bana bildir” demeye hazırlanıyor. Åžirketin döviz geliri olup olmadığına bakılarak bazı kurallar olabilecek.

ALMANLAR HAREKETE GEÇTİ

Merkez Bankası'nın döviz riski olan şirketlerle ilgili tedbir almaya çalışmasının ortaya çıkması üzerine Alman bankaları harekete geçti. Türkiye'nin ithalatında Çin'den sonra ikinci sırada gelen Almanya'dan ithalat yapan Türk firmaları, ciddi miktarda dövizle kredi çekiyor. Aylık ithalatta ortalama olarak ilk sırayı 1 milyar 884 milyon dolarla Çin alırken, 1 milyar 722 milyon dolar ile Almanya ikinci sırada. Peşinden de Rusya ve İtalya geliyor.

 



FETÖ HUZURSUZLUĞU

Öte yandan FETÖ operasyonları kapsamında gayrimenkullerine el konulan FETÖ'cü şirketlerle ilgili de Alman bankalarının yabancı para kredi pozisyonlarını kapatmaları için sıkıştırdığı dile getiriliyor. İstanbul'da TMSF'nin yönetimindeki üç FETÖ şirketi yöneticisinin İstanbul'da Deuchebank tarafından çağrıldığı öğrenildi. Alman bankalarından alınan krediler karşılığı teminat olarak verilen gayrimenkullere TMSF el koyunca, Alman bankaları kredilerin ödenmesi konusunda sıkıştırmaya başladığı ifade ediliyor. Almanların yaptığı bu baskı bankacılık alanında Türkiye'de faaliyet gösteren diğer yabancı menşeli bankaları da harekete geçirdi.

“YÃœKSELÄ°R" BASKISI

Bütün yabancı bankalar 3 ay olarak uyguladıkları kredi pozisyonlarını bir ay içerisinde kapatmaları için Türk firmalarına baskı yapmaya başladı. Yabancı menşeili bankaların bir ay içerisinde dolar kurunun çok daha yukarılara çıkacağı yorumunu yaptığını anlatan bir şirket yetkilisi, bu kapsamda yabancı para cinsinden kredi pozisyonlarının kapatılmasının istenildiğini dile getirdi.
Merkez Bankası verilerine göre; Ekim 2016 tarihi itibariyle finansal kesim dışındaki firmaların 212.6 milyar liralık net döviz açığı bulunuyor. Finansal Kesim Dışındaki Firmaların Döviz Varlık ve Yükümlülükleri tablosuna göre Eylül 2016 değerlerine göre varlıklar 1 milyar dolar, yükümlülükler 639 milyon dolar arttı.

CDS'LERÄ°NDE ARTIÅž YOK

Ankara Sanayi Odası BaÅŸkanı Nurettin Özdebir de döviz kurundaki artışın spekülataif olduÄŸuna dikkat çekerken, Türkiye'nin borcunun ödenip ödenmediÄŸinin göstergesi olan CDS'lerde bir artış olmadığını söyledi. Özdebir, “Borsada da anormal bir dalgalanma yok. Ama kurlarda büyük bir volalite var. Hava güneÅŸli, bulut yok, rüzgar da yok ama yaÄŸmur yağıyor. Demek, spekülasyon” yorumunu yaptı.

Hep aynı oyun

Ekonomiye yönelik saldırıların en yoğun yaşandığı dönemlerden biri de Gezi olaylarının zirve yaptığı 7 Haziran tarihiydi. Aynı gün ABD'li aracı kurum Citibank ile Alman aracı kurum Deutsche Bank arasında 5.8 milyar TL değerindeki hissenin bir günde el değiştirmesiyle 187 milyon TL kâr elde edildiği ortaya çıkmıştı. Yeni Şafak'ın 'Kirli Takas' manşetiyle duyurmuştu. Ardından Deutsche Bank, borsanın en çok işlem gören 8 şirketinin hisselerini Citi Bank'tan almıştı.

 



Bu iÅŸte ÅŸerbetli

Deutsche Bank, benzer bir manipülasyona 2001 ve 2008'de de başvurmuştu. Ağustos 2001'de 'Türkiye'de önümüzdeki 3 ay iç borçların ödenmesinde zorluklar yaşanacak ve hatta borçlar yeniden yapılandırılacak. Bu morotoryum veya konsolidasyon anlamına geliyor' tespitinde bulunmuş ve bunun ardından dövize hücum yaşanmıştı. Yeni Şafak 2008'de yaptığı haberle Deutsche Bank'ın ipliğini pazara çıkarmıştı. Banka, Ekim 2008'de Türkiye'nin 90 milyar dolara ihtiyaç duyabileceğini açıklamış, ancak Yeni Şafak'ın haberleri sayesinde ekonomi çevreleri bu açıklamayı dikkate bile almamıştı.

Bu yükseliş siyasi

İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard.Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, kurların geldiği seviyenin ekonomik gerekçelerle açıklamanın oldukça zor olduğunu kaydetti. Tatlıyer, "Türkiye'de bankacılık kesimi oldukça güçlü bir yapıya sahip ve herhangi bir risk faktörü göze çarpmıyor. Hatta Türk bankaları Avrupa'dakilere kıyasla çok daha iyi temellere sahip. Ülkemizin kamu borcu seviyesi de yine dünya ortalamasına kıyasla çok düşük düzeylerde. Bu açıdan, TL'nin yaşadığı değer kaybını ancak siyasi gerekçelerle açıklayabiliriz" dedi.

 



TL AŞIRI DEĞERSİZ DEĞİL

Gezi süreciyle baÅŸlayan Türkiye'ye “diz çöktürme operasyonu” deveam ettiÄŸine dikkat çeken Tatlıyer, "TL bugün yüzde 15 aşırı deÄŸersiz diye ekonomiye bir ÅŸey olacak deÄŸildir. TL 2000'li yıllarda aşırı deÄŸerli iken ekonomide kriz çıkmadığı gibi, bugün de TL görece deÄŸersiz iken ekonomide bir kriz çıkmayacaktır. Bugün yapılmaya çalışılan ÅŸey Türkiye'nin istikrarlı bir ülke olmasının önüne geçmek gibi duruyor" diye konuÅŸtu.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.