Terör ile Mücadelenin Anatomisi (1) - İlhami IŞIK

Bu ihtiyaçlar piramidinin en tepesinde her zaman yeme içme en önemli ihtiyaç olarak yerini korudu. Yeme içmeden sonra sırasıyla barınma ve güvenlik ihtiyacı geldi. Bu üç ihtiyaç bütün tarih boyunca insanoÄŸlu dediÄŸimiz türümüzün ‘’bütün davranışlarını’’ belirledi. Esasında adına kültür dediÄŸimiz ve hayatta kalmamızı saÄŸlayan bütün bildiklerimizin, öğrendiklerimizin ve uyguladıklarımızın kaynağında bu üç ihtiyacın mührü vardır.

Ä°nsanlar bu üç ihtiyaç için toplumsallaşırlar. Bu üç ihtiyaç toplumsallaÅŸmayı bir düzen içinde oluÅŸmasını zorunlu kılar. Çünkü düzen içinde toplumsallaÅŸmanın olumsuz alternatifi kaostur. Kaos hiç bir ihtiyacı karşılamadığı gibi, insan olarak hayattaki varlığımızı bir kemirgen gibi kemirir ve bölük pörçük hale gelen varlığımız hızla ufalarak çürümeye baÅŸlar.

Ä°htiyaçlar piramidinin huzur ve barış içinde karşılanması ve mutlu bir toplumsal hayat için hem düzen, olabilmenin gereÄŸi, hem de düzenin kusursuz iÅŸlemesi için temsili yönetimlere karar veririz. Hiç kuÅŸkusuz bu süreç burada anlattığım gibi kolayca oluÅŸmaz, kolayca geliÅŸmez. Çünkü her ihtiyaç aynı zamanda beraberinde bir fikir de getirir. Ä°htiyaçların karşılanmasına fikirlerin rekabeti eÅŸlik eder. Bu da bizi siyasetin kaynağına, tarih sahnesine çıkış nedenlerine götürür.

Tarihin belli dönemlerinde toplum kendi ihtiyaçlarını karşılarken ihtilaflar yaşamaya başlar. Bu ihtilafların siyasi düzeyde şekillenmesi doğal, gerekli ve makbuldur. Bir süre sonra söz konusu ihtilaflar başka içerikler de kazanır. İdeolojik, kültürel ve ekonomik alanda baş gösteren yeni ihtilaf çeşitleri gelişip güçlendikçe toplumu kutuplaştırmaya başlar. Kutuplaşan toplum artık yavaş yavaş düzenin dışına çıkararak kaotik ortama adım atar.

Bu durumda toplumlar ya yeni bir toplumsal sözleÅŸme yolu ile ortak mutabakatlara varırlar ya da toplumdaki kaos büyür ve toplum kendi kendini yönetemez hale gelir. Toplumun kendi kendini yönetemez hale gelmesinin en büyük sonucu ‘’güven duygusunun’’ giderek zedelenmesidir.

Güven duygusu zedelenen toplum doğal olarak daha fazla güvenlik talep eder.

Güven duygusu zedelenen toplum ya da güvenlik ihtiyacını birinci öncelikli ihtiyacı olarak algılayan toplum, aslında iç ve dış saldırılara daha açık hale gelir. Toplumu ikna gücüne sahip olmayan, toplumun içinde toplumun büyük bir kesiminin rızasını alarak iktidar olma imkanına sahip olamayan bazı güçler, işte tam bu süreçte sahne alırlar.

Demokratik yollar ile iktidara gelme zahmetine girmeyen ve kendilerince daha ‘’kısa yollar’’ arayan mihraklar, demokratik yollara itibar etmedikleri için bir tür otomatik olarak ÅŸiddet ve terör yolu ile toplumu rehin alma yoluna baÅŸvururlar.

Toplumsal düzenin doğal imkan ve dinamiklerine bağlı olmayan güçler, geliştirdikleri şiddet ve terör eylemleri ile toplumda iki duygu zayıflamasını sağlamaya çalışırlar. Birincisi, toplumun kendi kendini yönetemediğini göstermek, diğeri de hiç kimsenin güvende olmadığını ayyukaya çıkarmak.

KimliÄŸi, menÅŸei, amacı ve niyeti ne olursa olsun bütün ÅŸiddet ve terör örgütlerinin baÅŸat hedefleri budur. Yönetenlerin yönetemediÄŸini göstermek ve can güvenliÄŸinin bütün ihtiyaçların en tepesine çıkmasını saÄŸlamak. DiÄŸer bir deyimle toplumun bu iki düzen damarına saldırarak toplumun bir tür ‘’komaya girmesini’’ saÄŸlamak. Toplumsal koma toplumsal kaostan baÅŸka bir ÅŸeydir.

Peki bu korkunç amaçlar taşıyan düşmana karşı ne yapılmalı? Bunun cevaplarını  gelecek yazılara bırakalım.

STAR