Güncel
Kurtulmuş'tan Suriye çıkışı: Gücümüz yetmedi
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Suriye politikası yanlıştı" sözlerinin hatırlatılması üzerine, "Bütün uluslararası camiayı da katarak söylüyorum, Suriye'de uygulanan politika yanlıştı. Türkiye olarak durduğumuz yer doğruydu. Biz Suriye halkının yanındaydık ancak tek başına gücümüz bu savaşı bitirmeye yetmedi" dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, gündeme dair, Rudaw'a açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş'un açıklamaları şöyle:
Bizim komşu ve kardeş Irak'la öyle çok derin, uzlaşılmaz, anlaşılmaz sorunlarımızın olduğuna inanmıyoruz. Ama maalesef bölgede uzun süredir devam eden siyasi gerilimler, özellikle de Suriye savaşı nedeniyle ortaya çıkan siyasi türbülanslar Türkiye-Irak ilişkilerini de olumsuz yönde etkiledi. Geçtiğimiz hafta Sayın Cumhurbaşkanımızın, Irak Başbakanı Sayın İbadi ile yaptığı telefon görüşmesi kopma noktasına gelen Türkiye-Irak ilişkilerini yeniden sağlamlaştırdı.
Her iki tarafında bu telefon görüşmesinde birbirlerini dost ve kardeş iki ülke olarak gördüğü, sorunları çözme konusunda karşılıklı adım attıklarını ortaya koydu. Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım'ın Bağdat ve Erbil'e yapacağı ziyaretlerde de son derece somut adımlar atılarak, başta Türkiye-Irak ekonomik ilişkileri olmak üzere ve Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile ilişkilerin attırılması yönünde çok ciddi adımların atılacağını ümit ediyorum. Özellikle teröre karşı ortak mücadele bağlamında yeni zeminler oluşturulacağı ve bu mücadelenin de her iki ülkenin meşru hükümetlerini daha da kuvvetlendireceğini ümit ediyorum. Biz bu yeni süreçten umutluyuz. Umarım yeniden o eski günlere döneriz. Biz Irak'ın toprak bütünlüğüne, bu toprak bütünlüğü içerisinde Irak Bölgesel Kürt Yönetimi başta olmak üzere adil bir gelir ve yetki paylaşımına dayalı federal bir sistemin varlığının Irak halklarının lehine olduğu kanaatindeyiz.
‘ALLAH'TAN TÃœRKÄ°YE BAŞİKA'DA PEÅžMERGELERLE BÄ°RLÄ°KTE'
Bölgede bir oyun oynanıyor. Bu oyunu hepimizin görmesi lazım. Bu oyunun adı ikinci Sykes-Picot. 100 sene evvel bu bölge halklarının arasını Sünni sınırlarla ayıran irade, iradeler şimdi maalesef ikinci kez bu oyunu oynamaya çalışıyor. Bölge halklarını etnik ve mezhepsel kimlik olarak ayırmaya çalışıyorlar. Birinci Sykes-Picot meşru askeri yapılar üzerinden verilen büyük bir küresel savaşın sonunda ortaya çıktı. İkinci Sykes-Picot ise terör örgütleri kullanılarak verilen vekalet savaşları sonucu ortaya konulmaya çalışılıyor.
Burada bu bölgenin Türkleri, Kürtleri, Arapları, Acemleri ve diğer bütün etnik unsurlarının bu konuda uyanık olması lazım. Türkiye'nin Irak'taki varlığı DEAŞ'a karşı verilen mücadele için. O bölgenin diğer terör örgütleri üzerinden de başka hareketlilikleri önlemek için Türkiye orada. Musul operasyonu bize şunu gösterdi; Allah'tan Türkiye Başika'da Peşmergelerle birlikte, Ninova Muhafızları ile birlikle, Musul'un yerel halklarıyla birlikte böyle bir çalışmanın içerisinde olmuş. Eğitilen 4 bine yakın insanın DEAŞ'e karşı mücadelede etkili olduğunu gördük. Ayrıca Peşmergelerin de çok etkili bir mücadele verdiğini gördük. Dolayısıyla biz işgal amacıyla orada değiliz. Dost ve kardeş Irak halkına yardım için oradayız. Oradaki varlığımız da kardeşlerimizin talepleri, ihtiyaçları olduğu sürece devam edecektir.
Türkiye-Irak ilişkilerinin yumuşamasında Irak Bölgesel Kürt yönetiminden hem Sayın Mesud Barzani'nin hem de Sayın Neçirvan Barzani'nin büyük katkısı oldu, hep bu perspektife sahip oldular. Ayrıca bölgedeki terör örgütlerinin varlığı konusunda çok ciddi hassasiyetler ortaya koydular, bundan dolayı da kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Özellikle de Sincar'da (Şengal) Ezidilerin haklarını koruyoruz bahanesiyle orada illegal bir şekilde varlıklarını sürdüren PKK'lı terör unsurlarına karşı Sayın Neçirvan Barzani'nin "Biz onları burada istemiyoruz" demeci önemliydi.
Öncelikle her iki ülkeyi de birbirine yakınlaştıran ekonomik ilişkiler yasaya yatırılacak. Hem Merkezi Irak Hükümeti'nin hem de Kürt Bölgesel Yönetimi'nin çok ciddi şekilde Türkiye ile ekonomik ilişkilere ihtiyacı olduğunu biliyoruz ve bunun her iki tarafın da yararına olacağını düşünüyoruz.
‘EYVALLAH BUYURUN TEMÄ°ZLEYELÄ°M'
Terör örgütlerinin iyisi ya da kötüsü olmaz. Musul'u, Telafer'i DEAŞ'tan temizleyelim, eyvallah buyurun temizleyelim. DEAŞ'a karşı bütün dünya konuşuyor ancak yaptıkları bir şey yok. Türkiye olarak biz bedel ödüyoruz. "Fırat Kalkanı" operasyonunda da yine biz mücadele ediyoruz. Fiilen sahada olan biziz. Kayıplar veriyoruz, şehitler veriyoruz. Şimdi Musul'u, Telafer'i DEAŞ'tan temizleyelim ama bir terör örgütünden temizlerken oraya başka bir terör grubunu getirmeyelim.
Bu YPG olur, PYD olur, PKK olur ya da Haşdi Şabi olur. Bizim için bu saydığım örgütlerin hepsi tehlikelidir. Örgütlerden birisini işimize yarıyor diye kollarsak yarın öbür gün başımıza bela olur. Bütün bunlardan dolayı biz Sincar'daki PKK varlığının hem Türkiye için büyük bir tehdit oluşturduğunu, hem bölgesel yönetim için tehdit oluşturduğunu hem de Irak geneli için ciddi bir tehdit oluşturduğunu düşünüyoruz. Irak Hükümeti ile de bütün bunları konuşacağız.
Henüz yorum yapılmamış.