Sosyal Medya

Güncel

Abdullah Gül'den 15 Temmuz darbe komisyonuna cevap: Fidan'a ilk ben sahip çıktım

Abdullah Gül darbe komisyonunun sorularını yanıtladı. Gül, “Gerek siyaset öncesi gerek devlet hayatımda bu yapıyla veya lideri olan şahısla bir ilişkim olmadığı cihetle, haklarında ne şahsi tecrübeye ne de kayda değer bir bilgiye sahip değilim” dedi.



Abdullah Gül, TBMM Darbe AraÅŸtırması Komisyonu’na yaptığı açıklamada, Gülen örgütü veya Fethullah Gülen ile iliÅŸkisi olmadığını, ‘ne ÅŸahsi tecrübeye ne de kayda deÄŸer bir bilgiye’ sahip olmadığını söyledi.

Gül'ün resmi internet sitesinde paylaştığı yaklaşık 9 sayfalık açıklamadan öne çıkan satırbaşlarını derledik.

 ‘Fidan’a tek sahip çıkan bendim’

Abdullah Gül, komisyonun bazı sorularının ‘yanlış ve çarpıtılmış’ haberlerden yola çıkılarak hazırlandığını fark ettiÄŸini ifade etti.

Bunlardan birisinin de, 2012’de MÄ°T MüsteÅŸarı Hakan Fidan’ın ifadeye çaÄŸrılması hususu olduÄŸunu belirtti:

 “7 Åžubat 2012’de MÄ°T MüsteÅŸarı acil notuyla bana gelerek durumu arz etti. O gün kendisine tek sahip çıkan bendim ve kesinlikle savcılığa gitmemesi gereÄŸini tembihledim ve kendisini bu ÅŸekilde talimatlandırdım.

Ayrıca konunun hassasiyetine binaen süreci yakından takip ettim, devlet kurumlarının arasında gerekli eÅŸgüdümün saÄŸlanması ve konunun usule uygun ÅŸekilde çözüme kavuÅŸturulması için ilgililere gerekli talimatları verdim.”

Gül, konuya iliÅŸkin tüm tekziplerin arÅŸivlerde olduÄŸuna dikkat çekti, “kasıtlı bir kanaat oluÅŸturma gayreti içerisine girildiÄŸini üzülerek görüyorum” dedi.

“Ne yapıyla ne de ÅŸahısla iliÅŸkim var”

11. CumhurbaÅŸkanı, komisyona verdiÄŸi yanıtta,  “Gerek siyaset öncesi gerek siyaset-devlet hayatımda bu yapıyla veya lideri olan ÅŸahısla bir iliÅŸkim olmadığı cihetle haklarında ne ÅŸahsi tecrübeye ne de kayda deÄŸer bir bilgiye sahip deÄŸilim” dedi.

15 Temmuz darbe giriÅŸiminin Türkiye tarihinin en utanç verici sayfalarından birisi olduÄŸuna dikkat çeken Gül, örgütün ‘dini motivasyonlu hareket ettiÄŸinin ve özellikle basın ve eÄŸitim alanlarında faaliyetlerde bulunduÄŸunun uzun yıllardır herkes tarafından bilinen bir gerçek’ olduÄŸunu ifade etti. Gül, örgütün darbe teÅŸebbüsünde bulunmasını ise birçok kiÅŸi gibi öngöremediÄŸini söyledi.

‘Koruma müdürümden öğrendim’

Darbe giriÅŸimini evinde Koruma Müdüründen öğrendiÄŸini söyleyen Gül, “Koruma ekibimin mevcut silah ve mühimmatlarıyla evimi ve ailemi koruma altına aldıklarını ve herhangi bir müdahaleye karşı çatışmaya hazır ve kararlı olduklarını gördüm” dedi, darbe gecesi televizyon kanallarından halka ve askere yaptığı çaÄŸrıları anımsattı.

‘Sivil – asker iÅŸbirliÄŸi imkanları deÄŸerlendirilemedi’

Türkiye’de yakın dönemde sivil ve askeri kanat arasında samimi iÅŸbirliÄŸi imkanlarının deÄŸerlendirilemediÄŸini belirten Gül, ordunun irtica kaygısının doÄŸrudan örgüte yöneltilmeyip ‘daima genel irtica baÅŸlığı altında’ öne çıkarıldığını söyledi, “Bu meyanda askeri kanat hassasiyetlerini daima genel irtica baÅŸlığı altında ön plana çıkarmayı tercih etmiÅŸtir" dedi.

Abdullah Gül, 2004’te MGK’da genel irtica sunumları içerisinde 10. CumhurbaÅŸkanı Ahmet Necdet Sezer’in ve dönemin Genelkurmay BaÅŸkanı Hilmi Özkök’ün bizzat bu yapı üzerine dikkat çektiklerini hatırladığını söyledi. Gül, buna karşın kendisine istihbarat birimleri tarafından “Fetullah Gülen Yapılanması” baÅŸlıklı bir raporun ya da sunumun ise ulaÅŸtırılmadığını ekledi:

“BaÅŸbakanlık ve DışiÅŸleri Bakanlığı görevlerim sırasında veya CumhurbaÅŸkanı olarak Milli Güvenlik Kurulu BaÅŸkanlığı’nı üstlendiÄŸim dönemde de Komisyonunuzca sorulduÄŸu ÅŸekilde “sivil veya asker üyeler tarafından ‘Fethullah’ ön adıyla baÅŸlayan illegal bir yapıya dair herhangi bir husus (takibat, soruÅŸturma veya bu yönde bir izin talebi vs.)” gündeme getirilmemiÅŸtir.”

‘Propagandaları rahatsız etti’

Gül, 12 Eylül 2010 Anayasa Referandumunda örgüte baÄŸlı olduÄŸu bilinen yayın organlarının ‘aşırı ve saldırgan’ propagandalarının kendisini ilk rahatsız eden hususların başında geldiÄŸini söyledi, “Bu anormallik hakkında ilgili herkesin dikkatini çektim ve muhtemel olumsuz sonuçları hakkında uyarılarda bulundum” dedi.

Balyoz ve Ergenekon soruşturmalarında kendisini rahatsız eden uygulamalarla ilgili yazılı ve sözlü açıklama yaptığını belirten Gül, usul ve yöntem yanlışlıklarına dikkat çektiğini ifade etti.

Gül, “Genelkurmay BaÅŸkanı, milletvekilleri ve gazetecilerin tutukluluklarıyla ilgili açık beyanlarımla ikazlarda bulundum” dedi, bireysel baÅŸvuru hakkının kullanılması hususunda “Anayasa Mahkemesi’ni bizzat teÅŸvik ettiÄŸini” ekledi.

 ‘Çarpıtılmış haberlerden yola çıkıldığını üzülerek görüyorum’

Gül, komisyonun bazı sorularının ‘yanlış ve çarpıtılmış’ haberlerden yola çıkılarak hazırlandığını fark ettiÄŸini ifade etti.

2004’te DışiÅŸleri Bakanı olarak görev yaptığı dönemde, Washington Büyükelçisi Faruk LoÄŸoÄŸlu aracılığıyla Fethullah Gülen’in ülkeye kabulünde yardım için ABD yönetimine bir mektup yazdığı ÅŸeklindeki habere gönderme yapan Gül, “Söz konusu iddia tamamen yalan, yakışıksız ve maksatlıdır” dedi.

Gül, diÄŸer haberin “MÄ°T MüsteÅŸarının 7 Åžubat 2012 tarihinde ifade vermeye gitmesini istediÄŸim yolundaki iddialar olduÄŸunu söyledi. Yalan haberin 2014’te Türkiye Gazetesi’nde çıktığını söyleyen Abdullah Gül, “Aynı gün talimatım üzerine CumhurbaÅŸkanlığı Basın Sözcüsü tarafından Anadolu Ajansı’na yapılan bir açıklamayla yalanlanmıştır. Ayrıca, MÄ°T MüsteÅŸarlığı da bilahare bu haberin gerçek dışı olduÄŸunu beyan ve teyit etmiÅŸtir” dedi.

‘Savcı deÄŸiÅŸikliÄŸinde devlet içindeki dayanışmayı net olarak gördüm’

Abdullah Gül, şöyle devam etti:

“Ben bu grubun üyelerinin bireysel cemaat mensupları olmanın ötesinde devlet kurumları içerisinde bir dayanışma halinde bulunduklarını ve birlikte hareket ettiklerini, MÄ°T MüsteÅŸarı’nın sorguya çaÄŸrılması ile ilgili savcı deÄŸiÅŸikliÄŸinin HSYK’da kilitlenmesi üzerine net olarak gördüm.

17-25 Aralık sürecinde ise bunun tamamen organize bir hareket olduÄŸuna dair kanaatim pekiÅŸmiÅŸ oldu. Daha sonra Sayın BaÅŸbakan baÅŸta olmak üzere diÄŸer ilgili muhataplarımla birlikte bu yapıya karşı gerekli adımların atılması hususunda yoÄŸun çalışma içerisinde olduk.”

11. CumhurbaÅŸkanı, hükümetin dershanelere yönelik kararının ardından çıkan haberler üzerine konuyu daha iyi anlamak için Fehmi Koru ile görüştüğünü söyledi. Gül, Koru’nun ABD’ye gitmeden önce ErdoÄŸan ile yaptığı görüşmeyi de komisyona anlattığını anımsattı:

“Fehmi Koru’yla birlikte bana gönderilen mektubun inandırıcılıktan ne kadar uzak olduÄŸu da hemen akabinde vuku bulan geliÅŸmelerle ortaya çıktı.”

‘Müttefiklerimizin habersiz olması mümkün deÄŸil’

Abdullah Gül, darbe teÅŸebbüsünden Türkiye’nin müttefiklerinin habersiz olmasının mümkün olmadığını savundu:

“Maalesef Batılı Müttefiklerimiz darbe teÅŸebbüsü karşısında sahiplendikleri ilke ve deÄŸerler doÄŸrultusunda hareket ederek Türk Hükümetine ve demokrasisine sahip çıkmakta oldukça geç kalmışlar ve tereddüt göstermiÅŸlerdir.”

Şirketlere el konması

Gül, örgütün görünen eÄŸitim faaliyetlerini takdir eden iÅŸ adamlarının yardımları hariç örgütün mali kaynakları hakkında bilgisi bulunmadığını söyledi. Örgütün vakıf, dernek ve ÅŸirketlerine ait mallara el konulmasını doÄŸru bulduÄŸunu söyleyen Gül, ‘gelir ve sermayelerini meÅŸru kaynaklara dayandırabilen kiÅŸilere ve ailelere ait ÅŸirketlere’ el konmasını ise doÄŸru bulmadığını belirtti.

YAÅž terfileri

Gül, Yüksek Askeri Åžura toplantılarında ele alınan terfilerde kendi döneminde ağırlıklı olarak TSK’nın kendi iç iÅŸleyiÅŸi ve kurallarının belirleyici rol oynadığını savundu:

“Genelkurmay BaÅŸkanı ve Kuvvet Komutanlarının atanmasında ise CumhurbaÅŸkanı olarak tabiatıyla gerektiÄŸinde inisiyatif kullandım. Yaverlerin tespitinde her zaman Genelkurmayın teklif ettiÄŸi üç aday arasından birinci sıradakini onayladığımı da bu vesileyle bilmenizi isterim.”

Örgüt üyelerinin ordu içerisinde irtica damgası yememek için ‘takiyye’ yaptıklarını ifade eden Gül, yaÅŸam tarzını gizlemeyenlerin orduyla iliÅŸkilerinin kesildiÄŸini hatırlattı, “Esas problem de aslında samimi bir ÅŸekilde dini vecibelerini yerine getiren ve devlete sadakatini/baÄŸlılığını koruyan insanların haksız yere cezalandırılmasından kaynaklanıyordu. Bu nedenle gerek ben gerek diÄŸer arkadaÅŸlarım YAÅž kararlarına çeÅŸitli zamanlarda ÅŸerhimizi koyduk” dedi.

‘Liyakati esas aldım’

Abdullah Gül, devlet atamalarında her zaman liyakati esas aldığını, AK Parti teÅŸkilatında da örgüte mensup kiÅŸilere yer vermediÄŸini söyledi. 

Gül, açıklamasını devlet içerisindeki istihbarat birimlerinin eşgüdümlülüğünün önemine ve demokrasiye bağlılığın bir ülkeyi dış müdahalelerden koruyacağına işaret ederek sürdürdü. 11. Cumhurbaşkanı, darbe ihtimalinin dahi akla gelmeyeceği bir iklim oluşturmanın ve özgür iradenin önemine vurgu yaparak açıklamasını sonlandırdı.

Kaynak: www.abdullahgul.gen.tr

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.