Güncel
62 süper zenginin toplam serveti dünya nüfusunun en fakir olan yarısının servetine denk -Yıldız Ramazanoğlu
Follow @dusuncemektebi2
İngiliz yardım kuruluşu Oxfam’ın 2016 raporu büyük insanlık krizine dair. Zenginlerle fakirler arasındaki uçurum daha da artmış. Dünyanın yüzde 1’lik nüfusuna denk gelen 70 milyon kişinin dünyanın geri kalan yüzde 99’undan (yaklaşık 7 milyar insan) daha fazla servete sahip olduğu açıklandı. 62 süper zenginin toplam serveti dünya nüfusunun en fakir olan yarısının servetine denk.
Yeni senede ümitvar olmamız için olaylara ve olgulara geniÅŸ yürekle, adalet zaviyesinden bakan insanların çoÄŸalması gerekiyor. Kendini dünyanın yönetim kurulu addeden bir avuç insan halkların kaderiyle bu kadar kolay oynayamamalı. Oxford’un yılın kelimesi olarak “post-truth”u seçmiÅŸ olması boÅŸuna deÄŸil. Tarifini de şöyle yapıyor meÅŸhur sözlük: ‘Tarafsız gerçeklerin kamuoyu fikrini etkilemede duygulara ve kiÅŸisel inançlara cazip gelen ÅŸeylerden çok daha az etkili olması.’ Tanımlama üzerine tarafsız gerçek diye bir ÅŸey mümkün müdür sorusundan baÅŸlayarak tartışılacak çok ÅŸey var elbette. Burada kastedileni iÅŸlenmemiÅŸ haber, ezberlerin onaylanmasına ve pekiÅŸmesine hizmeti amaçlamayan bilgi olarak alabiliriz belki.
Bu korkunç dünyada kimsesizlerin, sözü kesilenlerin ses çıkarması hiç kolay değil; görünen o ki bizi kötülüğün gürültüsüne boğanlar, neyi nasıl düşünmemiz gerektiğini göstermek için bu kadar kan döküyor. Gerçeği kurgulamak, hatta yaşananlara akılalmaz taklalar attırarak istenen zihinsel algıları yaratmak, insanlara rol dağıtmak, en safiyane inançları kötücül biçimde yeniden öğretmek. Derin bir sığlığın içinde dün söylediklerimizi bugün inkar ederek sürüklenmemiz hedefleniyor, bir düğmeye basınca savaş, başka bir düğmeye basınca barış üretenler tarafından. Gazetecilikten söz edilirken de aynı şey; ortalama bir yurttaşın yorumları, tarafgirliği, birini görüp ötekini saklamanın ya da türlü çeşit manipülasyonu hatta yalanı ayıklayıp ta hakikate ulaşması hiç kolay değil. Bir de bildiklerinin konforundan, oturmuş kanaatlerinden fedakarlık etmeye talip, hazır gerçek tüketicisi olmayan çilekeşler lazım.
***
İletişim teknolojilerinin zirvede olduğu bir dönemde insanlık olarak başımızdan geçenlerin bilgisine hakkıyla ulaşamamak, hatta bizzat yaşadığımız gerçekliklerin bile kurgulanıp bambaşka bir surette önümüze konulabilmesine katlanmak ibretamiz bir ironi.
Bunu Irak iÅŸgalinde iliklerimize kadar yaÅŸamıştık. Kütüphaneler yıkılır, müzeler yaÄŸmalanır ve insanlar katledilirken milyonlarca Amerikalının televizyonlarda gördüğü etiket ÅŸuydu: Iraqi Freedom. Aynı “post-truth” düzenlemeler, Suriye’de ve tüm bölgede tetiklenen etnik ve mezhep çatışmalarında bizim bir ilgimiz, dahlimiz yok numarasıyla devam etti.
2 Ocak’ta kaybettiÄŸimiz, eserlerinden çok ÅŸey öğrendiÄŸimiz John Berger ezberlerimizin düşünce ve inançlarımızın nesnelere, olaylara bakışımızı nasıl derinden etkilediÄŸini göstermiÅŸti. Kurgulanan gerçeÄŸin(imge) canlandırdığı ÅŸeyden daha kalıcı olduÄŸunu gözler önüne serdi. Varolan, yaÅŸanan, algılanan, kurgulanan gerçeklikler arasında insanlığın ortak kurtuluÅŸunu saÄŸlayacak bir yol bulmak hiç de kolay deÄŸil. Sadece birkaç rakam bile baÅŸdöndürücü adaletsizliÄŸin aynası. Gezegenimizde talepler, imkanlar ve imkansızlıklar arasındaki çılgın yarılma büyük travma.
Ä°ngiliz yardım kuruluÅŸu Oxfam’ın 2016 raporu büyük insanlık krizine dair. Zenginlerle fakirler arasındaki uçurum daha da artmış. Dünyanın yüzde 1’lik nüfusuna denk gelen 70 milyon kiÅŸinin dünyanın geri kalan yüzde 99’undan (yaklaşık 7 milyar insan) daha fazla servete sahip olduÄŸu açıklandı. 62 süper zenginin toplam serveti dünya nüfusunun en fakir olan yarısının servetine denk.
***
Silah tüccarlarına giden para ise savaşlar hakkında fikir verebilir. Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Ali Karadağı, her on yılda bir Müslüman ülkeler arasında savaşlar çıkarıldığını, Müslüman halkların petrolde elde ettikleri gelirlerin neredeyse tümünün silah satan ülkelere aktarıldığını söylüyor. Öte yandan anlayışsızlığın derinleşmesine, cehalete ve bağnazlığa kapı aralayan bu çatışma, parçalanmanın da nedeni ve sonucu. DAEŞ ise yangına dökülen benzin işlevi görmesi için varedildi.
GerçeÄŸin alınan, satılan, imal edilip paketlenen bir metaya dönüşmüş olması üzerinde daha çok düşünmemiz lazım. Savaşın en önemli stratejik desteÄŸi servis edilen imajlar ve bunun çok geniÅŸ bir pazarının olması. Mesela Trump’ın seçildiÄŸinin belli olduÄŸu bir ay içinde ABD’de Müslümanlara yönelik yaklaşık bin 500 saldırı gerçekleÅŸmiÅŸ. Ä°ÅŸinde gücünde masum insanlara bunu yapmak, DAEÅž gibi örgütlere malzeme vermekten baÅŸka neye hizmet eder?
Elimizdeki gerçeklerin hepsini yan yana koyup ortak bir adalet paylaşma ve hakkaniyet duygusu için emek veremezsek iyimserlikten, umuttan söz edemeyiz.
KARAR
Henüz yorum yapılmamış.