Kürsü
İslâm öldürmeyi değil, diriltmeyi emreder - Abdullah Yıldız
İnsanımızın farklı yaşam biçimleri arasındaki fay hatlarını harekete geçirerek ülkemizi bir kargaşa ve çatışma ortamına sürüklemeyi hedefleyen İstanbul Ortaköy’deki vahşi katliam sonrasında; dengeli, sağduyulu ve doğru bir tavır sergileyebilmek için Hz. Ömer’in (r.a.) yaşadığı şu olayı iyi tahlil etmeliyiz:
Hz. Ömer zaman zaman geceleyin Medine sokaklarında gezerdi. Bir gece, bir kişinin evinde şarkı söylediğini işitti. Evin duvarına tırmanıp içeri girdi ve içki içerek eğlenmekte olan adama:
-“Ey Allah’ın düşmanı! Kendisine isyan ederken Allah’ın seni insanların gözünden gizleyeceÄŸini mi sandın?” dedi. Bunun üzerine adam ÅŸunları söyledi:
-“Ey Müminlerin Emîri! Acele karar verme. Çünkü ben Allah’a bir konuda isyan ederken sen üç konuda isyan etmektesin. Zira Allah Teâlâ;
“Ä°nsanların ayıplarını araÅŸtırıp-gizliliklerini açığa çıkarmayınız!” (Hucurât 49/12) buyurmaktayken sen merak edip-tecessüste bulundun. Allah Teâlâ:
“Evlere kapılarından giriniz!” (Bakara 2/189) buyurmuÅŸken; sen evime, duvarıma tırmanarak girdin. Allah Teâlâ:
“Sizin olmayan evlere izin istemeden, aile efradına selam vermeden girmeyiniz.” (Nur 24/27) buyurmuÅŸken sen bunu da çiÄŸnedin!” dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a) ona:
-“EÄŸer seni affedecek olursam, sen de beni affeder misin?” dedi.
Onun “Evet!” demesi üzerine de onu affetti.
Sonra Hz. Ömer elbisesiyle ağzını kapatıp ağlayarak çıktı. Dışarıda kendi kendine şöyle diyordu:
-“EÄŸer Rabbi onu bağışlamazsa, annesi Ömer’in matemini tutsun! Bu ihtiyar, yaptığı iÅŸi ailesinden bile gizliyordu. Bundan böyle ‘Nasıl olsa Ömer beni gördü!’ diyerek bu iÅŸi hiç terk etmeyecektir.”
Bu ihtiyar bir süre Hz. Ömer’in meclislerine gelmedi. Nihayet bir gün kendisini gizleye gizleye gelip cemaatin son saflarından birine oturdu. Onun geliÅŸini gören Hz. Ömer (r.a)
-“Åžu ihtiyarı bana getirin!” dedi. Birisi kalkıp o ihtiyarın yanına giderek ona:
-“Müminlerin Emîri yanına gelmeni istiyor” dedi.
Ä°htiyar, Hz. Ömer’in kendisine bir ceza vermesinden korkarak yavaÅŸ hareket ediyordu. Ömer (r.a):
-“YaklaÅŸ, yaklaÅŸ!” diyerek onu yanına oturttu. Sonra kulağına eÄŸilip ona:
-“Muhammed’i hak Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki o gece gördüklerimi hiç kimseye söylemiÅŸ deÄŸilim. Aynı ÅŸekilde o sırada yanımda bulunan Ä°bn Mes’ud da bunlardan hiç kimseye bahsetmemiÅŸtir” dedi. Bunun üzerine o da Hz. Ömer’in kulağına ÅŸunları söyledi:
-“Ey Müminlerin Emîri! Muhammed’i hak peygamber olarak gönderene yemin ederim ki ben de o geceden beri, görmüş olduÄŸunuz o iÅŸe hiç yanaÅŸmadım.”
Bunları iÅŸiten Hz. Ömer (r.a) yüksek sesle tekbir getirdi. Sebebini kimse anlamış deÄŸildi (M. Yusuf el-Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, 2/453-454).
Evet, Allah içkiyi haram kılınca, müminler “iÅŸittik ve itaat ettik” deyip hemen içkiyi terk etmiÅŸlerdi. Ama alışkanlıklarından bir çırpıda vazgeçmeyi baÅŸaramayanlar da vardı. Nitekim yukarıdaki örnekten anlıyoruz ki, bazı insanlar bu konuda zorlanmışlardı. Hz. Ömer (r.a) bu nahoÅŸ hadiseden hiç kimseye söz etmeyip onu gizleyerek, bu ihtiyarın hatasından tövbe etmesine imkân tanımıştı ki, esas olan da bu sonuca ulaÅŸmaktır. Neticeten; Ä°slâm, insanları günah batağına itmez, arındırır; öldürmez, diriltir…
Çok profesyonelce gerçekleÅŸtirdiÄŸi ve çok boyutlu özellikler taşıdığı gözlenen Ortaköykatliamını kimlerin düzenlediÄŸi ve ardında hangi ÅŸer güçlerin ÅŸeytani plânlarının olduÄŸu bu yazının konusu deÄŸil…
Biz, yaklaşık üç yüz yıldan beri aralıksız devam eden egemen batı kültürü ve yaÅŸam biçiminin yoÄŸun etkisi altında farklı bir hayat tarzını tercih eden insanlarımız ile geleneksel manevi deÄŸerlerine baÄŸlı kalmaya çalışan insanlarımız arasında tehlikeli bir gerilim oluÅŸturmaya yönelik bu tür operasyonlar karşısında doÄŸru ve saÄŸlam bir bilinç zemini inÅŸa etmek adına küçük bir katkıda bulunmak istedik…
YENÄ° AKÄ°T
Henüz yorum yapılmamış.