Güncel
NATO dünyası alışmadığı bir itirazla şaşkın - Selehattin E. Çakırgil
Cumhurbaşkanı Erdoğan 29 Ocak günü TÜBİTAK Ödül Töreni
Hatırlanacağı üzere, Ä°kinci Dünya Savaşı’nın galiblerinden olan devletlerin en güçlü ikisi -yani, kapitalist ideolojinin bayrakdarlığını yapan B. Amerika ile komunist ideolojinin bayrakdarlığını yapan Sovyet Rusya- arasında baÅŸlayan dünyanın ve hele de Avrupa’nın taksimi konusundaki ihtilafların giderek çok büyük bir gaile haline gelmesi üzerine, halklarının çok büyük ekseriyeti hristiyan olan B. Amerika ile Batı Avrupa’nın sosyal düzenleri kapitalizme ayarlı ülkeleri, Kuzey Atlantik AndlaÅŸması TeÅŸkilatı’nı imzalamışlardı. NATO kelimesi bu teÅŸkilatın adını oluÅŸturan ingilizce (North Atlantic Treaty Organisation) kelimelerinin baÅŸ harflerinden oluÅŸmaktadır. Bu teÅŸkilat bir askerî savunma paktı olarak bilinmeye baÅŸlanmıştı.
***
Türkiye, Ä°kinci Dünya Savaşı’na girmediÄŸi halde, savaÅŸtan sonra Stalin Rusyası, Türkiye’ye yönelik emperyalist emellerini açığa çıkaran bir tavırla ortaya çıkınca, Türkiye de Amerika‘ya yaklaÅŸmıştı. NATO kurulunca da Türkiye de üye olmak istemiÅŸ ve Türkiye‘nin Kore Savaşı’na asker gönderip bedel ödemesinden sonra isteÄŸi yerine getirilip, 1953 yılında NATO’ya üye olabilmiÅŸti.
***
Ama, Amerika ve diÄŸer NATO ülkeleri Türkiye’ye artık, Batı Savunması‘nın ‘sivri mızrağı‘ olarak bakıyorlardı. Kapitalist ve komunist bloklar arasında yarım asır süren SoÄŸuk SavaÅŸ yıllarında bu tablo böyle devam etti. Ne var ki, Sovyetler BirliÄŸi‘nin çöküp dağılması ve onun, NATO karşısındaki VarÅŸova Paktı‘nın da dağıtılmasından sonra, artık NATO’nun da kendini dağıtması bekleniyordu. Ama, USA emperyalizmi, kendisinin ve kendi liderliÄŸindeki dünyanın bir daha büyük gailelerle karşılaÅŸmaması için NATO’nun daha da güçlenerek ve yaygınlaÅŸarak varlığını sürdürmesi gereÄŸini dayatınca, bu yaklaşıma itiraz eden olmadı. Bugün eski komunist ülkelerin bir çoÄŸu bile NATO üyesi artık..
***
Ancak, NATO’nun komutası deÄŸiÅŸmez ÅŸekilde, hep Amerikan emperyalizminin elindeydi, halen de olduÄŸu üzere.. Bu da, bu askerî paktın, sadece Amerikan menfaatlerine hizmet edeceÄŸinin delili idi.. NATO, hele de Amerikan iç güvenlik zaafının sonucu olan‚ ‘11 Eylûl 2001 Saldırıları’nı bahane ederek, Afganistan ve Irak’a bile saldırdı. Sadece askerî güçler deÄŸil, bu ülkelerin sivil halklarından da yüzbinler, bombardımanlar altında can verdi. Halbuki bu bölgeler ve ülkeler NATO sınırları içinde deÄŸildi.. Ama, ileride tehlike olabilecekleri gerekçesi bile NATO’nun saldırı mantığına uygundu. Bu anlayış, baÅŸka zaman ve zeminlerde de USA emeperyalizminin isteÄŸine göre uygulandı. Dönemin Amerikan BaÅŸkanı Bush, Amerika içinden uÄŸradıkları korkunç ‘11 Eylûl 2001 Saldırıları’ üzerine NATO ülkelerine‚ ‘Ya bizimlesiniz, ya da bize karşı..’ gibi bir tuhaf denklem kurarak herkesi kendi ssiyasetlerinin içine çekmeye çalışmıştı, NATO AndlaÅŸması‘nın 4. maddesini gerekçe göstererek.. O maddeye göre, bir üye saldırıya uÄŸradığında, diÄŸer üyeler onun yardımına koÅŸmakla mükellef idiler.
Türkiye de NATO’nun Amerika’dan sonraki en büyük askerî gücü olarak, NATO dünyasının sivri mızraklığı’nda hep kullanılmaya çalışıldı.
Ama ne zaman ki, Türkiye’nın sıkıntıları oldu ise, iÅŸte o zaman, ‘NATO’nun problemleri senin de problemindir; ama, senin problemin sadece senindir..’ dedi, Amerika.. Tayyib ErdoÄŸan’ın son sert çıkışları iÅŸte bu mantığa bir kesin itiraz mahiyetinde ve çok haklı olarak.. Çünkü, Amerika, Türkiye’nin sıkıntılarına ilgisiz kalmakla yetinmiyor; PKK ve onun Suriye‘deki PYD vs. gibi uzantılarına en geliÅŸmiÅŸ silahları veriyor. Türkiye itiraz ettiÄŸinde de, ‘Vermiyoruz..’ diye inkar ediyorlar. Halbuki, o silahlar ele geçirildi.. Tayyib Bey’in itirazı, NATO dünyasının bu yalan siyasetine ve‚ ‘Bunları yutmayız..’ diyor.. NATO dünyası alışmadığı bir itirazla karşılaşıyor.
STAR
Henüz yorum yapılmamış.