Sosyal Medya

Güncel

Yumruklarım memleket kadar büyük - Mete Yarar

Sahada mücadele ettiğinizi ispatladığınızda masada en büyük sandalyeye de siz sahip oluyorsunuz. Sahada rüştünüzü ispatladığınızda diğerleri sizinle işbirliği yapmaya hazır oluyor.



Geçenlerde stratejik müttefiklik ile ilgili tartışmanın olduğu bir ortamda bir söz ifade etmiştim. Bugün bu sözümü tekrarlayacağım: Birileri sizinle stratejik müttefik olmaz. Stratejik müttefik demekle de stratejik müttefik olunmaz. Maalesef dünyada dost ve düşman kavramı üzerinden bir müttefiklik kurmak da açıkçası mümkün değil. Asimetrik bir savaşta tek cepheli, tek taraflı bir diplomasi ile bu yöntemi aşamazsınız. Yapacağınız tek bir şey var, sahadaki icraatlarınızla orada olduğunuzu herkese ispatlamak. Çözümün sizin üzerinizden geçtiğini onlara göstermek. İşte onu gösterdiğinizde müttefikliğiniz de stratejik müttefikliğe çok net olarak dönüşebiliyor.
 
Bu yazıyı yazarken açıklanan bir bilgi tam da konunun üzerine oturdu. Türkiye, Ä°ran ve Rusya’nın içinde olduÄŸu üçlü grup, El Nusra, YPG ve DEAÅž hariç Suriye’deki savaÅŸan tarafları bir masada oturtmak ve ateÅŸkesin ilanı için tarih verdi. AteÅŸkes dün gece 00.00’dan itibaren uygulamaya geçti. Hatta bu uygulamaya karşı olanlara da müeyyideler uygulanacak. Yani ateÅŸkesi bozan taraf bunun sonuçlarına katlanacak.
 
Bir baÅŸka diplomatik zafer daha var. Suriye’de kalıcı barış için ilk adımın atılmasının yanı sıra bir de bölgede Rusya ve Ä°ran’ın DEAÅž’ı ve YPG’yi artık bizim gördüğümüz ve algıladığımız ÅŸekilde aynı çizgide kabul ettiÄŸi ispatlanmış oldu. Bunu aylar öncesinde yapmanız mümkün müydü? Göründüğü kadarıyla deÄŸildi. Ama bölgede Fırat Kalkanı ile baÅŸlayan, özellikle Türkiye’de PKK ile yaptığınız operasyonlarda baÅŸarıya ulaÅŸmanız ve önümüzdeki dönemde izleyeceÄŸiniz politikayı çok net olarak açıklamanız sonucunda masada sizi dinleyenlerin sayısı ciddi anlamda artmaya baÅŸladı.
 
Stratejik iletiÅŸimin birinci kuralı: Ä°letiÅŸimi saÄŸlayacak kanalları muhakkak açık tutmak zorundasınız. EÄŸer bu bir savaÅŸsa bunun en önemli yöntemlerinden bir tanesi sahada olduÄŸunuzu, en önemlisi de baÅŸarılı bir ÅŸekilde sahada bulunduÄŸunuzu taraflara gösterebilmek. Fırat Kalkanı, bölgede DEAÅž’ı bitirmesiyle beraber baÅŸka bir fonksiyonu daha Türkiye Cumhuriyeti’ne saÄŸlamış oldu. Muhataplarıyla bu sorunu kalıcı anlamda çözebilmek için eline çok ciddi anlamda kozlar geçti. 
 
“Suriye’de, El Bab’da ne iÅŸimiz var” diye soranlara açıkçası ÅŸu tabloyu göstermekte yarar var. 4 yıldan beri sorunu çözmek için yapılan mücadelede bir adım bile ilerlenmemiÅŸken Suriye’nin içerisinde baÅŸarılı bir operasyon sayesinde gelinen nokta bu. El Bab’ta ÅŸehitlerimize ve gazilerimize ne kadar borçlu olduÄŸumuzu bir kez daha hatırlayalım.
 
Ä°nÅŸallah bu kalıcı ateÅŸkes baÅŸkalarının oyunlarıyla bozulmaya çalışılmaz. YPG ve DEAÅž’ın önünü açarak meseleyi bu duruma getiren ülkelerin oyunlarına düşülmez.
 
Burada bir sözüm de Ä°ran’a olacak. GeçmiÅŸ yıllarda Bosna’da, farklı farklı ortamlarda Müslüman dünyasının ihtiyaç duyduÄŸu dönemlerde beraber mücadele ettiÄŸimizi, onlara yardım etmek için omuz omuza çalıştığımızı unutmayalım. Bu coÄŸrafyaya eÄŸer barış getirmek istiyorsak, Ä°slam dünyasının, coÄŸrafyamızın çok daha iyi yerlere gelmesini istiyorsak bugün yaptığımızı bir adım daha öteye götürmek zorundayız. Bugün itibarıyla açıklanan anlaÅŸma metnindeki bir bölüm gerçekten bazıları için ÅŸok olacak. EÄŸer söylenenler doÄŸruysa garantör devletlerin, yani Türkiye, Ä°ran ve Rusya dışında baÅŸka ülkelerin Suriye topraklarında olmasına müsaade edilmeyeceÄŸi ifade ediliyor. Bunun nasıl uygulanacağı önümüzdeki dönemde gündeme gelecektir. Ancak bu bile birçok kiÅŸi için yanlış politikalardan dönmesi adına bir mesaj olarak algılanmalı. Yanlış hesap belki BaÄŸdat’tan dönmedi ama gördüğümüz kadarıyla Halep’ten döndü.
 
2000’li yılların ortasında baÅŸlayan, Türkiye’nin coÄŸrafyamızı huzur bölgesi haline getirmek için Ä°ran, Irak ve Suriye’nin de içinde olduÄŸu dörtlü bir blok halinde sorunları çözmek için yaptığı mücadeleyi herkesin hatırlamasını rica ediyorum. O dönemde bölge en huzurlu dönemini yaşıyordu. Evet, Irak’ta iç çatışmalar vardı ama bu çatışmalar ÅŸimdiki boyutlarda deÄŸildi. Bugün geldiÄŸimiz noktada ÅŸunu çok net olarak söyleyebiliriz. Bu coÄŸrafyanın sorunları yine bu coÄŸrafyanın çocukları tarafından çözülecek. BaÅŸka bir yolumuz olmadığını bir kez daha görüyoruz.
 
Bu yazı 2016’nın en son yazısı. Bu yazıyı da Erzurum’dan, DadaÅŸların diyarından yazıyorum. Ä°nÅŸallah 2017 ülkem için de bölge için de bütün Ä°slam dünyası için de bütün insanlık için de huzura, kardeÅŸliÄŸe ve güzel günlere vesile olsun. 2017 bu güzel haberle bu güzel mesajlarla baÅŸlamış olsun.
 
Ben Antepliyim, Åžahin’im agam
 
Mavzer omzuma yük
 
Ben yumruklarımla dövüşeceğim
 
Yumruklarım memleket kadar büyük
 
Aynen Yavuz Bülent Bakiler’in Gaziantep’teki Åžahin Bey’i anlattığı dizelerde söylediÄŸi bu ifade gibi, memleketimizi korumak için bize mavzer fazla. Biz memleket kadar büyük yumruklarımızla dövüşüyoruz. Memleket kadar büyük yumruklarıyla dövüşen insanları dize getirmek kolay deÄŸil. 2015’te, 2016’da, 15 Temmuz’da her türlü olayla diz çöktürmeye çalıştıkları bu memleketin insanları, memleketlerini memleket kadar büyük yumruklarıyla korudular. Benim iyi dileklerin arkasından söyleyeceÄŸim son söz ÅŸu: Bu memlekette yaÅŸayan  tüm vatandaÅŸlar da artık memleket kadar büyük yumruk sahibi olduklarını gördüler.  
 
KARAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.