Kürsü
İçimizdeki Etki Ajanları
Murat SAYIMLAR
Etki ajanlığı; bir ülkenin, bir başka ülkedeki veya bir dine mensup olanların başka bir dine mensup insanların; inanç, görüş, tavır, duygu ve davranışlarını etkilemek için, savaşa başvurmaksızın, propaganda yöntemleriyle, planlı bir görüş ve bilgi iletiminde bulunma faaliyetidir.
Etki ajanları bize göre iki kategoride ele alınabilirler. Hainlik saiki ile ve ahmaklık saiki ile ajanlık yapanlar.
Hainlik saiki ile yapanlar size, ülkenize, dininize karşı savaş içerisinde olup, bu faaliyetleri bilerek ve isteyerek yapanlardır.
Ahmaklık saiki ile yapanlar ise, aranızda, sizden olup; akletmeden, anlamadan ve sanki iyi bir şey yapıyormuş düşüncesi ile ajanlık yapanlardır. Bunlar, dolaylı devşirildiklerinin ve ajan olduklarının farkında değildirler.
İster, bize göre hain olarak olsun veya bilmeden, hamakatla ajanlık yapsın, verdikleri zarar aynıdır.
Kısaca bir daha tekrarlayalım..hainle, ahmağın verdiği zarar aynıdır.
Müslümanlar olarak, bu hususta dikkat etmemiz gereken üç zümre vardır.
-
Bize düşman olan, gizli veya açık aleyhimizde faaliyet gösterenler.
-
Düşman olup, içimizde, bizden olarak bilinip, aleyhimizde faaliyet gösterenler.
-
Düşman olmayıp, davaya hizmet ediyormuş düşüncesi ile aleyhimize faaliyet gösterenler.
Birincisi ile mücadele etmek ayrı bir uzmanlık alanı ve çalışmaları gerektirir.
Ä°kincisi ile mücadele etmek, aldanmamak ve Allah’a kulluk etmekte samimiyetle mümkün olabilir.
Üçüncüsü aslında en sinsi olan, anlaşılması en zor, tehlikesi en çok ve en yaygın biçimde gerçekleşme potansiyeline sahip olandır.
Bunu oluşturan kök nedenlerden bir kaçı şöyle açıklanıyor:
Allah’ın Kitabından, Allah’ı hatırlatan her ÅŸeyden; hatta bu hal üzerindeyiz zannına ve iddiasına raÄŸmen yüz çevirmek ve bunun yerine baÅŸka ÅŸeyleri ve kiÅŸileri ikame etmek…
Zuhruf.36. Ve kim Rahmân’ın zikrinden yüz çevirirse, ÅŸeytanı ona musallat ederiz. Böylece o (ÅŸeytan), onun yakın arkadaşı olur.
Zuhruf.37 Ve muhakkak ki onlar (ÅŸeytanlar), onları mutlaka (Allah’ın) yolundan men ederler (alıkoyarlar). Ve onlar kendilerinin hidayette olduÄŸunu sanırlar..
Allah’ın Kitabının Furkan vasfını dikkate ve kaale almamak. Mutlak ve korunmuÅŸ olan bu referans kaynağının yerine baÅŸka eksen referans kaynak ve kriterleri uydurmak. Uydurulanlar üzerinden hüküm geliÅŸtirmek.
Furkan.1. Alemlere uyarıcı olsun diye kuluna Furkan’ı indiren (Allah) ne yücedir.
Allah’ın bu ayetteki apaçık hükmüne uymamak. Bunu mümkün kılacak toplumsal mekanizmaya sahip olmamak.
Nisa.83. Kendilerine güven veya korku haberi geldiğinde, onu yaygınlaştırıverirler. Oysa bunu peygambere ve kendilerinden olan emir sahiplerine götürmüş olsalardı, onlardan 'sonuç-çıkarabilenler,' onu bilirlerdi. Allah'ın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı, azınız hariç herhalde şeytana uymuştunuz.
Akletmemek
Enfal.22. Yeryüzünde debelenenlerin ( dolaşan canlıların) Allah nazarında en kötüsü, akletmeyen (akıllarını kullanmayan, gelişmeyen, cehaletten kurtulmayan), (çevresinde olup bitenlere, hak ve hakikate ilgi konusunda) sağır ve dilsiz kesilenlerdir.
Kalpte; dostluğun, sevginin, adaletin, merhametin ve izanın kalmaması
Enfal.73. İnkâr edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.
KulluÄŸun muktezalarını ve fonksiyonlarını bilmeyerek, Allah’tan baÅŸkasına kulluk etmek
Bakara.21. Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınasınız
Allah’ın bu ayetteki açık hükmüne muhalefet etmek
İsra.36. Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalb, bunların hepsi ondan sorumludur.
Allah’ın hududunu gözetmemek ve BedevileÅŸmek
Tevbe.9. Bedeviler inkâr ve nifak bakımından daha şiddetlidir. Allah'ın elçisine indirdiği sınırları bilmemeye de onlar daha 'yatkın ve elverişlidir.' Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
"Allah'ın sınırlarını gözetenler ile bu sınırları çiğneyenler, bir gemiyi paylaşanlara benzer: Gemi konusunda kura çektiler. Kimisine geminin üstü, kimisine de altı düştü. Geminin alt bölümünde bulunanlar, sudan almak istedikleri zaman, yukarıdakilerin yanına uğruyorlardı. Alttakiler 'Biz payımıza düşen ambarda bir delik açsak, kendimize de, onlara da zarar vermemiş oluruz' dediler. Şayet bu üsttekiler alttakileri bu dilekleriyle başbaşa bıraksalardı, hepsi yok olurdu. Fakat onların ellerini tutarlarsa, hem kendileri kurtulur, hem de onlar kurtulur." (Buharî, şirket, 47/6, Türkçesi: 5/2308-9, alt kattakilerden birinin gemiyi baltayla delmesi ayrıntısıyla bk. Buharî, şehâdât, 30, Türkçesi: 5/2481; Tirmizî, fiten, 34/12; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 4/268, 269, 270, 273)
Sebebini –sonucunu, niyetini-etkisini, faydasını-zararını, parçada ve bütünde bilmeksizin;
Kendisi gibi düşünmeyen, farklı bakış açılarına sahip olan, değişik öneriler getirenleri; İslam dairesinin dışına çıkartıp, insanların önüne mücrim gibi atanlar ve bunları düşman ilan ettirip, toplumda düşmanlığa ve parçalanmaya vesile olanlar;
Furkan’ın ölçülerine göre, Ä°slam’ın en derin köklerine ateÅŸ edip, açık düşmanlık edenlere taraf olup, açık propagandasını yapanlar;
Açık düşmanların tezgahlarında hazırlanıp, servis edilen her şeyi, sorumsuzca ve fütursuzca yayanlar,
Müslümanlarla kavga edip, kendilerine yer açmaya, pozisyon almaya, görünür olmaya çalışanlar,
UNUTMAYIN….
Bakara.191. …. Fitne adam öldürmekten beterdir……
Bakara.193. Ve fitne kalmayıncaya ve dîn, Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın (onları öldürün). Bundan sonra eğer vazgeçerlerse o zaman zâlimlerden başkasına karşı düşmanlık yoktur.
Enfal.25. Ve sizlerden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir fitneden korkup sakının. Bilin ki, gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.
Konuşurken, yazarken, okurken, dinlerken, itham ederken ve yayarken, birde bu gözle bakmak lazım.
Etki ajanları içimizden ve iyi niyetlerle yapan kişiler olabilirler.
Sonuç olarak;
Maide.54. Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği, mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu', Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir.
Henüz yorum yapılmamış.