Sosyal Medya

Güncel

'Hükümet cumhuriyet tarihinde ilk kez, milli savunmaya tamamen el koydu'



Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk savunma bakanı: Fikri Işık

Kocaeli’de Fırat Kalkanı Harekâtı ile ilgili açıklamalarda bulunan Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, “Bölgede tarihin adeta yeniden yazıldığı bu süreçte hiç kimse Türkiye’yi hesaba katmadan bir ÅŸey yapamaz” dedi ve ekledi: “Ãœlkemizin güvenliÄŸi gerektirirse elbette baÅŸka operasyonları da hiç çekinmeden yaparız.”

 

Bu sözlerden hareketle, Fırat Kalkanı’nın ÅŸer güçler üzerinde yaptığı yahut yapabileceÄŸi caydırıcı etkiye dair bir yazı yazacaktım bugün. Fakat bilgisayarın başına oturduÄŸum anda, içimden bir ses, “O sözleri önemsiyorsun, çünkü o sözlerin sahibi olan bakanı önemsiyorsun. Milli Savunma Bakanı’nın önemsenmesi yeni bir ÅŸey. Sence bu daha enteresan bir yazı konusu deÄŸil mi?” dedi.

İçimdeki sese hak verdim ve konuyu değiştirdim.

***

Türkiye Cumhuriyeti’nde her zaman bir savunma bakanı oldu, ama o koltuÄŸa Fikri Işık oturana kadar “Acaba ne diyor?” diye savunma bakanına dönüp bakan olmamıştır herhalde.

Generallerin noteri gibi bir ÅŸeydi savunma bakanı. Önüne getirilen evrakı imzalamaktan baÅŸka kayda deÄŸer bir fonksiyonu yok gibiydi. Evrakın içeriÄŸine karışmaz, zaten konudan da pek anlamazdı. Anlayan veya anladığı varsayılan askerler vardı etrafında. Onların fikrine ve insafına terk edilmiÅŸti. Askeriye ile ilgili mevzularda üç-beÅŸ kelam etmesi gerektiÄŸi vakit, “Ne diyeyim?” diye etrafındaki askerlere sorar, onlar neyi münasip görürse onu söylerdi. Pek umursanmazdı söyledikleri. Umursanmazdı, çünkü kendine ait sözlerinin olmadığı bilinirdi.

Kimseye haksızlık etmek istemem; bakanlardan deÄŸil sistemden kaynaklanan bir durumdu ama bu durumu deÄŸiÅŸtirmeye çalışan bir bakan da olmamıştı. AK Parti döneminde bile olmamıştı. Fikri Işık’a kadar…

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, bu senenin Mayıs ayında göreve gelir gelmez, bakanlıkta ezici çoÄŸunluÄŸu teÅŸkil eden askerî personele, kâtip veya noter deÄŸil bakan olduÄŸunu ve bunun hakkını vereceÄŸini sarih bir ÅŸekilde bildirdi. ‘Burada patron benim!’ diyerek baÅŸladı iÅŸe. Askerler üzerindeki sivil otoriteyi ‘sözde’den ‘özde’ye taşıma yolunda üzerine düşeni yapmak için 15 Temmuz’u beklemedi yani.

Haziran ayında TSK’nın geçmiÅŸteki terörle mücadele performansına dair bir eleÅŸtiride bulunduÄŸu için yerden yere vuruldu, ama bir kaşık suda koparılan o fırtınadan geriye kalan ÅŸey de Işık’ın sergilediÄŸi ‘sivil özgüven’ oldu.

FETÖ ve müttefiklerinin 15 Temmuz’daki askerî darbe teÅŸebbüsünün milli irade tarafından boÄŸulması, bu özgüvene ‘tavan’ yaptırdı tabii.

Milli iradeyi temsil eden hükümet, cumhuriyet tarihinde ilk kez, milli savunmaya tamamen el koydu. Bu süreçte Işık, BaÅŸkomutan ErdoÄŸan’ın tam desteÄŸiyle, Milli Savunma Bakanlığı bürokrasisindeki sivillerin oranını ve nüfuzunu hızla arttırdı, attırıyor. Daha evvel asker olan müsteÅŸar, artık sivil. BeÅŸ müsteÅŸar yardımcısından üçü, bakanın özel kalem müdürü, bakanlığın basın müşaviri de artık sivil.

29 Eylül’de AA’ya verdiÄŸi beyanatta şöyle diyordu Işık: "Bakanlığımızın yüzde 60 sivil, yüzde 40 asker olması yönünde çalışmamız var. Askeri fabrikalar gibi devamlılık gerektiren birimlerde genel müdürlerimiz sivil olacak… Askeri personel sık tayin geçirdiÄŸinden dolayı devamlılık gerektiren iÅŸlerde tam verim saÄŸlanamıyordu.”

Bu değişim çok gerekli, çok önemli. Hem milli savunmadaki devamlılık, hem milli iradenin milli savunma üzerindeki kontrolü, hem de yerli savunma sanayiinin inkişafı için çok gerekli, çok önemli.

Askerî bürokrasiye kalsaydı yerli savunma sanayimiz yerinde sayardı. Åžu son birkaç senede ÅŸahit olduÄŸumuz ve inÅŸaallah pek yakında ÅŸahit olacağımız muazzam atılımlar, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın, akıl almaz ayak sürümelere ve hatta direniÅŸlere pabuç bırakmayıp, ‘Ben anlamam kardeÅŸim, silahımızı kendimiz yapacağız ve ordumuz kendi silahımızı kullanacak!’ diye bastırması ve Fikri Işık gibi devlet adamlarının bu yola baÅŸ koyması sayesinde gerçekleÅŸebildi.

Işık, malum, Milli Savunma Bakanı olmadan evvel Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı idi. Yerli silah sistemlerinin geliştirilmesine kıymetli katkılarda bulundu, milli savunma sanayiinin baş döndürücü yükselişinde pay sahibi oldu. Şimdi, Milli Savunma Bakanı olarak, bu yükselişe yeni ivmeler kazandırmakla meşgul.

***

Hülasa; Milli Savunma Bakanı’nın ‘sembolikliÄŸi’ sona erdi.

Fikri Işık, milli savunmaya gerçekten ‘bakıyor’. Milli savunmanın bütün unsurlarını dikkatle gözlemliyor, inceliyor, irdeliyor; milli savunma bürokrasisi nasıl olmalı, Türk Silahlı Kuvvetleri nasıl olmalı, yerli savunma sanayii nasıl olmalı, daha iyi ve daha verimli olması için neler yapılmalı diye kafa yoruyor, istiÅŸarelerde bulunuyor, plan ve projeler geliÅŸtirip uygulamaya koyuyor; önemli askerî operasyonları -ÅŸu günlerde bilhassa Fırat Kalkanı Harekâtı’nı- adım adım izliyor ve gerekli gördüğü yerlerde müdahalede bulunuyor. Salon adamı deÄŸil saha adamı.

Sahicilik bakımından “Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk savunma bakanı” desek yeridir.

Hakan ALBAYRAK

karar.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.