Sosyal Medya

Güncel

Moskova Anlaşması diye bir şey yok - Hakan Albayrak

El Bab’dan gelen son şehit haberleri üzerine “Biz bu şehitleri niçin veriyoruz? Orada ne diye savaşıyoruz? Ordumuzun ne işi var orada? El Bab’ı Rusya, İran veya Esed rejimi kurtarsın IŞİD’den, bize ne oluyor? Moskova Anlaşması’nı imzalayan hükümet, Esed yönetiminin meşruiyetini kabul etmiş oldu. Öyleyse ordumuzu El Bab’dan derhal geri çekip bu işi Esed ve müttefiklerine bırakmalıdır” diyenlerin dikkatine:



1. Moskova AnlaÅŸması diye bir ÅŸey yok. Türkiye, Ä°ran ve Rusya dışiÅŸleri bakanlarının Moskova’da imzaladığı metin bir anlaÅŸma deÄŸil, Suriye meselesindeki bazı hususlar (DoÄŸu Halep’teki sivillerin ve savaşçıların tahliyesi, ateÅŸkes sahasının geniÅŸletilmesi, insani yardım yollarının açılması, rejim ile muhalefet arasındaki müzakerelerin devamı, BaÄŸdadi Grubu ve Nusret Cephesi’ne karşı ortak tavır, diÄŸer silahlı muhalefet gruplarının bu iki gruptan uzaklaÅŸtırılması vs.) üzerindeki fikir birliÄŸini ifade eden bir beyannamedir. “Bundan sonra nasıl bir Suriye olacak? Düzen nasıl kurulacak ve nasıl iÅŸleyecek? Ãœlkeyi kimler ve nasıl idare edecek? Esed kalacak mı gidecek mi?” gibi sorulara cevap teÅŸkil etmemektedir. Bu soruların cevapları “Suriye Hükümeti ile muhalefet arasındaki muhtemel anlaÅŸma”ya bırakılmaktadır. 
 
2. Moskova Beyannamesi’nin birinci maddesinde “Ä°ran, Rusya ve Türkiye, çok sayıda etnik yapı barındıran, çok dinli, mezhepçi olmayan, demokratik ve seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliÄŸine, bağımsızlığına, birliÄŸine ve toprak bütünlüğüne saygılarını bir kez daha ifade ederler” deniliyor. Suriye Arap Cumhuriyeti Anayasası’nda vazedilen -ve fakat Esed’in diktatörlüğü nedeniyle kâğıt üstünde kalan- temel ilkelere saygı duyulduÄŸu belirtiliyor. Esed’in antidemokratik yönetimine ve Ä°ran’la beraber yürüttüğü vahÅŸi mezhep savaşına saygıdan bahsedilmiyor. Binaenaleyh; bu beyannameyi imzalayan Türkiye, mezkûr maddede zikredilen ilkelere dayalı bir Suriye Arap Cumhuriyeti’nin meÅŸruiyetini -öteden beri yaptığı gibi, bir kere daha- kabul etmiÅŸtir, o ilkelerin canına okuyan Esed yönetiminin deÄŸil. Bununla beraber, Ä°ran yahut Rusya üzerinden veya Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun müzakere heyeti vasıtasıyla Åžam’daki mevcut yönetimle diyalog kurmayı reddetmeyen Türkiye’nin, Esed’i dolaylı da olsa muhatap kabul ettiÄŸi söylenebilir. Muhatap kabul etmek (isterse dolaylı deÄŸil doÄŸrudan olsun), meÅŸru kabul etmek anlamına gelmez. Milli Ä°stihbarat TeÅŸkilatı, ülkemizin maslahatına hizmet edeceÄŸini umarak PKK lideri Abdullah Öcalan’la masaya oturduÄŸunda, PKK’yı meÅŸru mu kabul etmiÅŸ oldu? Tabii ki hayır.
 
3. Moskova Beyannamesi’nde, BaÄŸdadi Grubu (“IŞİD”) tarafından kontrol edilen bölgelerin kimler tarafından ne zaman ve nasıl alınacağına dair bir ifade yok. “Ortak mücadele kararlılığı” denilip geçilmiÅŸ. Buna bel baÄŸlamak, olacak ÅŸey deÄŸil. Ä°ran ve Rusya, Suriye’de BaÄŸdadi Grubu’yla mücadelede ne kadar kararlı olduklarını öteden beri söylüyor; ama kararlılık şöyle dursun, daha o mücadelenin m’sine bile ÅŸahit olmadık. Bilakis, bu devletler -ve tabii ki Esed yönetimi- BaÄŸdadi Grubu’nun belli bölgelerde bir müddet daha varlık göstermesinden medet umduklarını belli ediyorlar. Cerablus ve Dabık’ı BaÄŸdadi Grubu’ndan almaya hiç yeltenmediler, El Bab ve Rakka’ya girmeye de ÅŸimdilik mütemayil deÄŸiller. Bu böyle, çünkü BaÄŸdadi Grubu’nun yaydığı dehÅŸet, Esed/Hamaney/Putin ordularının soykırım derecesindeki ağır cürümlerini dünya kamuoyu nezdinde hafifletmeye ve devrimcilerin haklı taleplerini gölgelemeye yarıyor.
 
4. Fırat Kalkanı Harekâtı olmasaydı, Kilis vilayetimiz bugüne kadar yerle bir olabilirdi. Gaziantep de mahvolabilirdi. Fırat Kalkanı Harekâtı’nı bu aÅŸamada sona erdirip geri çekilmek, hududumuzdan uzaklaÅŸtırdığımız o belanın tekrar hududumuza dayanması sonucunu doÄŸuracaktır. “Bazı uluslararası komplikasyonların önüne geçmek için, bize gereken yerleri önce IŞİD’in almasını saÄŸlayalım ve sonra biz IŞİD’den devralalım” ÅŸiarıyla hareket eden ABD destekli PYD/YPG’nin o bölgeye yerleÅŸmeyi nasıl ihtiras derecesinde arzu ettiÄŸini de unutmayalım. Hülasa: “El Bab’ı Ä°ran, Rusya, Esed temizlesin IŞİD’den” deyip geçemeyiz. Onlara güvenemeyiz. Onların keyfini bekleyemeyiz. Onların keyfinin, terörle mücadele bahanesiyle masum sivilleri katliamdan geçirmeyi gerektirmesi de cabası.
 
5. El Bab’da savaşıyoruz, çünkü savaÅŸmaya mecburuz. SavaÅŸmaya mecburuz, çünkü insanları diri diri yakmaktan bile geri durmayan BaÄŸdadi Grubu’nu -hiç deÄŸilse elimizin uzanabildiÄŸi yerlerde- bertaraf etmemiz gerekiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri ve yoldaÅŸlarının, Suriye’yi, Türkiye’yi, bütün Ä°slam âlemini, bütün dünyayı tehdit eden bu cani örgüte karşı verdiÄŸi mücadele muazzezdir. Åžehit haberlerinin verdiÄŸi acı, bize bunu unutturmamalıdır.
 
6. El Bab’da zulme karşı kahramanca savaÅŸan ve tam manasıyla vatan müdafaasında bulunan askerlerimizin motivasyonuna halel getirecek söz ve davranışlardan kaçınmalıyız.
 
KARAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.