Sosyal Medya

Kürsü

Siz demiÅŸtiniz deÄŸil mi? - Kenan Alpay

Zamanında Esed rejimiyle saflar sıklaştırılsaydı sonuç böyle olmazdı elbet. Gecikmeli de olsa İran



Hadi diyeli o zaman uyanamadık, hiç deÄŸilse Rusya’nın sadece 71.000 hava saldırısıyla baÅŸta hastaneler, fırınlar, camiler, okullar olmak üzere bombalarla Suriye’yi harabeye çevirdiÄŸi vakitler yumuÅŸak bir u dönüşü yapılsaydı bari. 

Amerika’nın Suriye’de PKK-PYD kantonları üzerinden Türkiye’yi güneyden kuÅŸatma projesi Ä°slamcı muhalifleri vurarak Esed rejimini kollayarak ilerlerken de mi aklımız başımıza gelmedi yoksa! Avrupa’nın bizi mültecilerle boÄŸmaktan ve Gezi’den PKK’nın bombalı saldırılarına deÄŸin gayet modern tuzaklarının hedefi olduktan sonra da ayılamamış olmak ne fena! Atatürkçü diplomasinin temelini teÅŸkil eden, baÅŸta Amerika ve Avrupa olmak üzere bütün dünyanın takdirini kazanan “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” çizgisinden sapmakla Orta DoÄŸu bataklığına saplanmak arasındaki doÄŸrusal baÄŸlantının acı faturaları aşırı derecede nasıl da kabarıyor ÅŸimdilerde. Bakın “Esed yine Esad olacak”, iyi geçinin demiÅŸtik. Yok, yok bundan sonrasına dair hiç ümit yok, her ÅŸey daha kötü olacak, kesin!

Yıkımı Hızlandıracak Zafer 

Suriye politikasında Türkiye’nin ağır bir maÄŸlubiyet aldığını ve Rusya-Ä°ran bloÄŸunun kesin bir zafer kazandığını güle oynaya deklare edenlerin mütekebbir ve müstehzi tezleri genel olarak böyle. Moskova’da imzalanan üçlü anlaÅŸma ise bunun en önemli delili sayılıyor. AnlaÅŸmanın bir gün öncesinde Rusya’nın Ankara’daki Büyükelçisi Karlov’un bir suikastla öldürülmesiyle oluÅŸan atmosfer de bu durumu daha bir ağırlaÅŸtıran etken oldu. Çünkü Halep’ten sivil ve silahlı muhalif unsurların çıkarılması meselesinde anlaşılmış olsa da Ä°ran ordu birliklerinin provokatif saldırı ve sabotajlarını Türkiye ancak Rusya ile çözümleyebilmiÅŸti. Dolayısıyla Türkiye gerek Amerika ve Avrupa’nın takındığı yıkıcı-yıpratıcı süreci uzatmaya dönük pratikleriyle gerekse güneyden PKK-PYD üzerinden kuÅŸatılma operasyonuyla Rusya-Ä°ran bloÄŸunun Suriye’deki barbarca istilası karşısında iyice etkisizleÅŸtirildi, ağır bir risk altına sokuldu.

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın altı yıldır sürdürmeye çalıştığı Suriye politikasının çöküşü büyük bir bayram hatta asrın zaferi olarak lanse ediliyor. Rusya ve Ä°ran’ın MoÄŸolları kıskandırırcasına ezip geçtikleri bir ülke ve halkın üzerine “biz demiÅŸtik, nasıl da çıktı dediÄŸimiz” sırıtışlarıyla kimileri bir haklılık, büyüklük ve bilmiÅŸlik payesi çıkarmaya yelteniyor kendilerine. Modern dünya ve modern toplum sonuca odaklanır, ahlaki tartışmalara giriÅŸmez dedikleri cinsten bir durum bu davranış tipi. Sadece haksız hukuksuz deÄŸil, ne acıdır ki; en ileri düzeyde ahlaksız, utanmaz ve hatta insanlık dışı bir modelle muhatabız.

Suriye’yi kan gölüne ve harabeye çeviren ilk ve en etkili aktör hiç kuÅŸkusuz Ä°ran’dır. Rusya ancak Ä°ran’ın yoÄŸun talep ve ısrarları neticesinde korkunç bombardımanlarını devreye soktu. Peki, Ä°ran’ın bu katliamlardaki rolü, iÅŸgal ve tehcirdeki motive edici ideolojisi ve bir taraftan Amerika’yı diÄŸer taraftan Rusya’yı sürece dâhil ederek Suriye halkını ve Türkiye’yi nasıl kanlı bir bataklığa iteklediÄŸini konuÅŸabiliyor muyuz? Ayetullah Hamaney’in Rusya ve Putin’in zaferi üzerine Cuma hutbeleri okutmasından, General Kasım Süleymani’nin Ariel Åžaron’dan beter katliamlar tertiplemesinin nasıl olur da Türkiye ve dünya kamuoyunda iz bırakır bir karşılık bulamamış olması basit bir mevzu deÄŸil.

Söyleme Odaklat, İşgali Derinleştir

Suriye meselesi en absürt frekanstan “Emevi camiinde kılınacak Cuma namazı” üzerinden neo-Osmanlıcı hayallerin dışa vurumu ÅŸeklinde gözlerimizin içine içine sokulurken Ä°ran ordusu yanına kattığı Lübnan, Irak, Pakistan ve Afganistan’dan on birlerce Åžii militanı Suriye halkının üzerine salmaya devam ediyordu. “Ya Ali, Ya Zeynep, Ya Hüseyin” haykırışlarıyla “tekfirci-cihadist” ÅŸeklinde niteledikleri Suriye halkını Rusya’nın da desteÄŸiyle paramparça ediyordu. 

Hikâye ÅŸu esasen; Sünni Tayyip ErdoÄŸan’ın söylemleri öne çıkarılarak Ayetullah Hamaney’in Suriye üzerine yönlendirdiÄŸi Åžii motivasyonlu istilacılığın önü açılıyordu. Benzer bir durum MÄ°T MüsteÅŸarı Hakan Fidan Ã¼zerinden yazılan IŞİD’li, Nusra’lı Ä°ttihatçılık senaryoları hiç vizyondan kaldırılmazken Ä°ranlı General Kasım Süleymani’nin Irak’tan sonra Suriye’yi de kolonileÅŸtirme harekâtı özenle gözlerden kaçırılıyordu. Bu algı operasyonu sadece Rusya-Ä°ran medyasıyla sınırlı kalmıyor aksine Amerika ve Avrupa medyasında daha çok üretiliyor ve daha hızlı devreye sokuluyordu.

Moskova’da imza edilen anlaÅŸma hem Suriye halkı açısından hem de Türkiye açısından ağır bir kayıp, telafisi zor bir geri adım. Rusya ve Ä°ran bir taraftan Esed rejimi üzerinden Suriye’deki hegemonyalarını garanti altına aldılar diÄŸer taraftan katliam ve tehcir politikalarıyla demografik ve siyasi süreci muhaliflerin ve Türkiye’nin aleyhine çevirdiler. Peki, bu durum Suriye ve bölge için kalıcı, istikrarlı ve huzurlu bir gelecek mi vaad ediyor? Elbette ki hayır, aksine bu süreç bölgeyi daha kaotik ve bitimsiz bir çatışma sürecine mahkûm etmek üzere elbirliÄŸiyle inÅŸa ediliyor.

Suriye’de Nusra IŞİD’le eÅŸitlenerek ortak düşman ilan ediliyor fakat PKK-PYD’yle mücadele es geçiliyor. Ä°ÅŸkence, tehcir, katliam, yaÄŸma gibi suçlarla mücehhez Ä°ran ve müzahir Åžii milislerin ülke dışına çıkarılmasına dair tek kelime edilmiyor. Amerika ve Avrupa’nın oluÅŸumunda büyük pay sahibi oldukları bu tabloya dair tek endiÅŸeleri var: Türkiye’nin ekseni kayıyor mu? Rusya-Ä°ran bloÄŸu ve muhipleri büyük bir heyecanla büyük Avrasya birliÄŸi hayali için gün sayıyor. Suriye aÄŸlıyor, Türkiye’yi mayın tarlasına çevirmek üzere kurulan tuzaklar artıyor lakin ağır zayiatlar olsa da mücadelenin kazanılacağına olan inanç ve azim hâlâ kuvvetli.

YENÄ° AKÄ°T

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.