Sosyal Medya

Güncel

Başkalarının yalanının değil, kendi doğrularımızın bedelini ödemek- Selahaddin E. ÇAKIRGİL

Tayyip Erdoğan, ‘seferberlik ilan etmek‘ten sözedince, bazıları, büyük dedelerinden dinledikleri o korkunç felaketli ‘Birinci Dünya Savaşı‘ yıllarıiçin kullanılan ‘seferberlik‘ teriminin acı hikayelerinden zihinlerinde kalanlarla endişelendiler.



Halbuki, ErdoÄŸan’ın sözü sanıyorum, ülkemize karşı verilmekte olan ve arkasında muhakkak ki uluslararası ÅŸerr odaklarının bulunduÄŸu çok yönlü ve topyekûn bir saldırı mahiyeti arzeden terör saldırılarına karşı topyekûn bir savunma stratejisinin hayata geçirilmesi mânâsını taşıyordu.

***

Evet, Irak‘ın Amerikan emperyalizmi tarafından 2003 Baharı’nda  iÅŸgali‘ ve özellikle de 2011’de Suriye Buhranı’nın patlak vermesinden sonra, bu iki ülkeyle 1200 km‘den fazla bir ortak ve korunması da coÄŸrafî ÅŸartlar açısından son derece zor olan daÄŸlık- engebeli sınırlara sahiP olan Türkiye’nin de bu ülkelerdeki büyük karışıklardan zarar göreceÄŸi açık idi. Nitekim meydana gelen otorite boÅŸluÄŸu ve büyük sosyal patlamalar Türkiye’nin aleyhine büyük tehdidler oluÅŸturmaya baÅŸlamıştı. BaÅŸlangıçta PKK’dan ibaret olan terör odağının yanına artık onlarca da eklenmekteydi.. Ä°lk zamanlar El’Qaide olarak ortaya çıkmaya çalışan silahlı mücadele örgüt ve odakları kısa zamanda DEAÅž, PYD, YPG vs. örgütler olarak ortaya çıkmıştı.

Başta USA emperyalizmi olmak üzere başka güçler ise Türkiye bunların herbirisine karşı kendilerinin istediği şekilde savaşmasını istiyorlardı.

***

Türkiye ise kendi stratejisini ve düşmanlarıyla nasıl savaÅŸacağının yollarını da kendi iradesine göre belirlemeye çalışıyor ve ‘Bana saldırmayana saldırmam..‘ diyerek, baÅŸkalarının taÅŸeronu, fedaîsi durumuna düşmemek dikkatinde olduÄŸunun  mesajını veriyordu, en baÅŸta da USA emperyalizmine.. Bundan dolayıdır ki, USA ve NATO dünyası ‘güçlü kara ordusuyla Suriye’ye müdahale etmesi için‘ o kadar baskı yaptıkları halde, Suriye Buhranı’nın başından beri, Türkiye yönetimi de kendi ÅŸartlarını ortaya koyuyor ve milyonlarca sivil insanın sığınacağı bir tampon bölge ve bu bölge üzerinde de uçuÅŸ yasağı getirilmesi yönünde BM Güvenlik Konseyi’nden karar çıkartılmasını istiyor; ama bu talepler, inisiyatifin baÅŸkaları eline geçmemesi için son derece dikkatli olan NATO dünyasının iÅŸine gelmiyordu.

***

Türkiye 60 yıldır üyesi olduÄŸu NATO’nun elinde oyuncak gibiydi. Ama artık bir Yeni Türkiye vardı ve onun yeni yöneticileri emir almıyorlar, dik durmak gerekliliÄŸine inanıyorlardı. Bu durumda NATO da Türkiye’ye ‘Benim müşküllerim senin de müşkülün ve amma, senin müşküllerin sadece  senin müşkülün!‘ diyor  ve onu kendi dertleriyle baÅŸbaÅŸa bırakıyorlardı. 

***

Bu arada DEAÅž ortaya çıkıp, kısa zamanda bir çok yeri ve en önemlisi de, Musul’u ele geçirince, TC‘nin Musul’daki 49 çalışanı da rehin alınmış ve bu durum aylarca sürmüş ve Türkiye’nin hareket alanı bu yolla kısıtlanmıştı. Ama NATO dünyası kendisiyle iÅŸbirliÄŸinden kaçınan Türkiye aleyhine yalanlar uyduruluyor ve Türkiye’nin DEAÅž’ı desteklediÄŸi ve hattâ ondan  petrol satın aldığı  iddia olunuyordu. Tayyip ErdoÄŸan ise‚ ‘Bu iddiayı ispatlasınlar, ben bu makamda bir an bile durmam..‘ diyordu.

Sonunda CIA, Ã¼rettiÄŸi bu gibi yalan haberlerden dolayı, geçen hafta Türkiye’den özür diledi. Ama yazık ki, Ä°ran baÅŸta olmak üzere birçok ülkelerin medyası ve bir takım resmî makamları bu iddiaları hâlâ da sürdürmekteler..

DEAÅž ise gerektiÄŸinde PKK / PYD ile de iÅŸbirliÄŸi yapıyor ve Türkiye’ye tehdidler savuruyordu ama, bunların fiilî olarak sahnelendiÄŸine dair bir belge bulunmuyordu. Ama Ankara’da 110, Antep’te 55 kurban olmak üzere birçok kanlı terör saldırılarının direkt bu örgüt tarafından yapıldığı ortaya çıkınca.. Yalandan medet umanlar, DEAÅž’ı Türkiye’nin himaye ettiÄŸi yalanını hâlâ ileri sürüp duruyorlar.

Evet, topyekûn bir savunma seferberliğine mecburuz..

BaÅŸkalarının yalanının bedelini ödemektense, kendi doÄŸrularımızın neticesine katlanmalıyız. 

STAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.