Sosyal Medya

Güncel

Türkiye, vesayet çarkını kırmaya başladı

Cevat Özkaya "Günümüz Türkiye’si vesayete direniyor. Direnme anında da birçok olay yaşıyor. Yaşanan olaylar günden güne sertleşiyor. Sertleşen bu olaylar da sıcak savaşa evrilme belirtileri taşıyor.” dedi



Türkiye’nin yoÄŸun gündemi, ülkedeki insanların, hele de düşünen kafaların bu gündeme bigâne kalmalarına izin vermiyor. Gündem ÅŸimdi Türkiye. Hatta Türkiye özelinden çıkarak OrtadoÄŸu coÄŸrafyası ve hatta bütün dünya ÅŸimdi gündemimiz. OrtadoÄŸu, o kadim coÄŸrafya, bir kez daha dünyadaki altüst oluÅŸların merkezi ve mahzun OrtadoÄŸu bir kez daha yanıyor. Bilinir ki OrtadoÄŸu yandı mı dünya yanar, medeniyet yanar, insanlık yanar.  Bu yüzden insan ister istemez OrtadoÄŸu’yu düşünür. Biz de öyle yapıyoruz. Ãœlkemizi, OrtadoÄŸu’yu ve dünyayı düşünüyoruz.

16 Aralık Cuma gecesi Birlik Vakfı Bursa Åžubesi’nin Cuma Meclisi’ne konuk olan Umran dergisi yayın yönetmeni Cevat Özkaya’nın gündemi de aynıydı. “Bugünkü Sorunlarımızın Yakın Tarihte Ä°zini Sürmek” konusunda sohbet ederken tam da bunu yapıyor Cevat Özkaya: Ãœlkemiz, OrtadoÄŸu ve dünyanın gidiÅŸatına kafa yoruyor.

Konuya “Åžu an Türkiye makas deÄŸiÅŸtirip kendi kararlarını kendi almak isteyen bir ülke. Bu, ‘ülke bugüne kadar vesayet altındaydı’ anlamına mı gelir diye sorulursa bu soruya yanıtım ‘Evet’tir. Günümüz Türkiye’si vesayete direniyor. Direnme anında da birçok olay yaşıyor. YaÅŸanan olaylar günden güne sertleÅŸiyor. SertleÅŸen bu olaylar da sıcak savaÅŸa evrilme belirtileri taşıyor.” cümleleriyle giriÅŸ yaptı Cevat Özkaya.

Türkiye’nin prangaları

Daha sonra, belki de birçok insanın merak ettiÄŸi o sorunun izini sürdü Cevat Özkaya. Konuyu “Peki, Türkiye bu hale nasıl geldi?” sorusuyla açan Cevat Özkaya, ardından ÅŸunları söyledi: “1838’de Ä°ngiltere ile bir ticaret anlaÅŸması imzalandı. Bu anlaÅŸma Ä°ngiltere’ye büyük imtiyazlar saÄŸlayıp Osmanlı’nın ve daha sonra da Türkiye’nin yerli sermayedarlarının yetiÅŸmesini engelleyen bir anlaÅŸmaydı aslında. Yerli sermayedar olmayınca, vesayet de kaçınılmaz olarak geliyordu. Aslında Ä°ngiltere bu imtiyazları çok önceden beri istiyordu Osmanlı’dan ama Osmanlı’nın yerli düşünen aydınları/bürokratları Ä°ngiltere’ye bu imtiyazları vermemek için uzun süre direndi. Bu imtiyazlar verildiÄŸinde yerli sermaye zarar görmesin diye ‘Yed-i Vahid Kanunu’nu da çıkardı. Ama Ä°ngiltere bu isteÄŸinden vazgeçmedi, bu imtiyazları elde etmek için hep fırsat kolladı ve sonunda Kavalalı Mehmet Ali PaÅŸa’nın isyanında bu imtiyazları elde etti. Kavalalı’nın yürüyüşünü durdurmak için Ä°ngiliz desteÄŸine ihtiyaç duyan Osmanlı bürokrasisi ve buna teÅŸne olan Mustafa ReÅŸit PaÅŸa, Osmanlı ticaretinin ve yerli sermayedarlarının bitiÅŸi anlamına gelen Baltalimanı Ticaret AnlaÅŸması’nı imzaladı. Bu anlaÅŸmayla Osmanlı içinde nerdeyse gümrüksüz ve vergisiz dolaşım hakkı kazanan Ä°ngiliz malları ve bu malların istilası, yerli sanayicinin ve müteÅŸebbislerin geliÅŸmesini engelleyerek var olan yerli sermayenin distribütörlüğe yönelmesine yol açtı. Böylelikle Osmanlı’da sanayi ve teknoloji geliÅŸmediÄŸi gibi, zengin sınıf da zamanla yerli deÄŸerlerden uzaklaÅŸarak yabancı sermayenin sözcüsü haline geldi. Bu da önce Osmanlı’da önce ekonomik vesayetin ve daha sonra da bürokratik vesayetin doÄŸmasına yol açtı.”

Dünya hiç olmadığı kadar zengin ama paylaşım adaletsiz

Cevat Özkaya, Türkiye’nin Osmanlı’dan tevarüs eden vesayet sorununu bu ÅŸekilde açıkladıktan sonra günümüz dünyasına sıçradı. Günümüz dünyasının geçmiÅŸle kıyaslanamayacak kadar zenginleÅŸtiÄŸine dikkat çeken Özkaya, en yoksul ile en zengin arasındaki uçurumun da yine geçmiÅŸte hiç yaÅŸanmadığı kadar açıldığını söyledi. Bu açılmanın Müslüman ülkelerde de olduÄŸunu söyleyen Özkaya, bunun insanlarda adalet duygusunu körelttiÄŸini, bu duygunun körelmesiyle de insanların isyana yakın bir noktaya geldiÄŸini ÅŸu sözlerle belirtti: “Åžu anda dünya hiç olmadığı kadar zengin. Ama iÅŸ paylaşıma geldiÄŸinde görülür ki bu zenginlik her devlete ve her vatandaÅŸa eÅŸit olarak yansımıyor. Bazı devletlerin vatandaÅŸları açlıktan ölürken bazı devletlerin vatandaÅŸları da konfor içinde yüzüyor. Bu zenginlik, devletlerin kendi içinde de adaletli dağıtılmıyor ayrıca. Dünyanın en zengin seksen beÅŸ kiÅŸisinin zenginliÄŸinin dünyadaki üç buçuk milyar yoksulun mal varlığına eÅŸit olduÄŸunu söylersek durum daha iyi anlaşılır. Dünya zenginliÄŸinin %50’sinin sahibi, dünyanın % 10’udur. Bu, dünyada inanılmaz bir adaletsizlik olduÄŸu anlamına gelir. Ä°ÅŸin kötü taraflarından biri de, zenginle yoksul arasında artık temas noktalarının kalmamasıdır. GeçmiÅŸte zengin, yoksullarla temas halindeydi en azından. Hiç olmazsa onu Ramazanlarda iftara çağırırdı. Artık bu da yok. Zenginler baÅŸka, yoksullar baÅŸka dünyada yaşıyor ve aralarında temas da kopmuÅŸ durumda. Dünyadaki bu adaletsizlik, insanlardaki isyan duygusunu körüklemektedir.”

Müslüman, tavrını koymalı

Özkaya, bir Müslüman’ın öncelikle durumun böyle olduÄŸunu görmesi, sonra da gördüğü bu duruma tavır koyması gerektiÄŸini ise ÅŸu sözlerle açıkladı: “Bir Müslüman’ın bunları görmesi ve görüp tavır koyması lazım. Çünkü dünyada çalışıp da yoksul kalan insan sayısı, zengin insan sayısından kat kat fazla. O zaman burada bir sorun, bir adaletsizlik var demektir. Bu adaletsizliÄŸi saÄŸlayanın ise sistem sorunu olduÄŸunu görmeliyiz. Åžu anda dünyada öyle bir kabulleniÅŸ var ki, bu sistem sanki deÄŸiÅŸtirilemez mutlak bir sistem gibi algılanıyor. Öncelikle bu sistemin yanlış olduÄŸunu görmek, daha sonra da bu sisteme alternatifler aramak gerek. Ve bu da öncelikle Müslüman’ın görevidir. Çünkü dünya üzerinde adaleti tesis etmekle görevlidir Müslüman.”

Devletler ekonomiyle ele geçiriliyor

Cevat Özkaya, günümüz dünyasında savaÅŸların biçim deÄŸiÅŸtirdiÄŸini, devletlerin ekonomiyle ele geçirildiÄŸini ise şöyle anlattı: “Åžu anda devletler ekonomiyle ele geçiriliyor. Bu ele geçirme iÅŸinde sistemin en güçlü silahları Dünya Bankası ve Ä°MF’dir. Bu iki kurum, güya kurtarıcı rolüne bürünmüşlerdir ama yaptıkları ÅŸey ülkeler üzerinde vesayet kurmaktır. Yapılan ÅŸey basittir aslında. Öncelikle bir ülkeye gidilip o ülkenin yatırıma ihtiyacı olduÄŸuna ikna edilir yöneticiler. Yöneticiler de bazen iyi niyetle bazen de kötü niyetle milletlerinde karşılıkları olmayan bu yatırımları yaparlar ama bunu yaparken de bu kurumlara borçlanırlar. Zamanla bu borcu ödeyemez hale gelirler ve bu ÅŸekilde devlet, bu kurumların her dediÄŸini yapar hale gelir. Yani yönetimi devrederler bir anlamda. Küresel sermaye bunu yaparken hem halkı yoksul hale getirir hem de o toplumdan bir zengin sınıf ortaya çıkarır. Bu zengin sınıfın halktan kopmasına özel olarak dikkat ederler. Bu zengin sınıf, zamanla onların vekilleri olarak o ülkede iÅŸ yaparlar, yönetim üzerinde vesayet kurarlar. Türkiye’de de aynı ÅŸeyi yapmışlardır. Hâlâ Türkiye’nin en zenginleri distribütörlerdir.”

Türkiye, saldırılara karşı umulmadık refleksler geliştiren bir ülke

Sohbetini kah dünya sistemi kah günümüz Türkiye’sine dair sürdüren Cevat Özkaya, ÅŸu sözlerle sohbetini bitirdi: “Günümüz Türkiye’sinin talihsizliÄŸi, Osmanlı döneminde yakalandığı bu vesayet sisteminden hâlâ çıkamamış olmasıdır. Sanırım bu vesayet sistemi en az bir kuÅŸak daha bizi rahatsız edecek. Åžu anda bu vesayetin farkına varıldı. Bu vesayeti kırmak için uÄŸraşılıyor. Düşünün ki, parasını verip satın aldığımız ürünlerde bile inanılmaz bir vesayet sistemi vardı. ÖrneÄŸin, 28 Åžubat döneminde bakım için Ä°srail’e gönderdiÄŸimiz insansız hava araçlarını Ä°srail bize geri göndermedi bile. Biz de buna bir ÅŸey diyemedik. Böyle acımasız bir vesayetten söz ediyoruz. Ama ÅŸimdi insansız hava araçlarımızı kendimiz üretiyoruz ve o vesayet çarkını kırmaya baÅŸladık. Daha bunun gibi birçok vesayetten kurtuluyoruz. Åžu anda dünya, bu adaletsiz sistemi deÄŸiÅŸtirecek birilerini arıyor. Tayyip ErdoÄŸan’ın da ‘Dünya beÅŸten büyüktür.’ derken kastettiÄŸi ÅŸey, bu adaletsiz sistemdir. KiÅŸisel olarak ben Türkiye’nin geleceÄŸinden umutluyum. Çünkü Türkiye artık direnen ve belki bundan daha da önemlisi, saldırılara karşı umulmadık refleksler geliÅŸtiren bir ülke. Mesela çok ÅŸiddetli olan son ekonomik saldırılara da teslim olmayıp çok farklı reflekslerle direniyor. Bu yüzden ben Türkiye’nin geleceÄŸinden çok umutluyum.”

Kaynak: DünyaBizim

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.