Sosyal Medya

Güncel

"Belki de eşek pankartta ne yazıldığını anlamamıştır?" - Mehmet Şeker

Adamın birinin tarlasına bir eşek girer. Sürüp ekip sulamak için ter döktüğü tarladaki ekinleri yemeye başlar. Şimdi bu eşeği nasıl çıkarsın adam? Cevap vermesi zor bir soru!



 
Adam hemen hızla eve gider. Alet edevatlarını getirir. İşin beklemeye tahammülü yok!
 
Uzun bir sopa, bir çekiç, bir miktar çivi ve bir de büyükçe bir tabaka mukavva getirir. Mukavvanın üzerine şöyle yazar: "Ey eşek tarlamdam çık!"
 
Sonra mukavvayı uzun sopaya çakar, çivi ve çekiçle. Tarladaki ekinleri yemekte olan eşeğin yanına varır. Elindeki pankartı kaldırır ve sabahın köründen itibaren elinde pankartla dikilir, ta güneş batıncaya kadar. Fakat eşek çıkmaz!
 
Adam şaşkındır. "Belki de eşek pankartta ne yazıldığını anlamamıştır?"
 
Eve döner ve yatar uyur. Ertesi sabah çok sayıda pankart hazırlar. Çocuklarını ve komşularını da çağırır. Köy halkını galeyana getirir. Yani bir zirve toplar. İnsanları kuyruklar halinde dizer. Ellerinde pankartlar: "Ey eşek tarladan çık!" "Eşeğe ölüm!" "Yazıklar olsun sana ey eşek tarla sahibinden ne istiyorsun?"
 
Eşeğin ekinleri yemekte olduğu tarlanın etrafını çevirirler. Başlarlar slogan atmaya: "Çık ey eşek, çıkmazsan fena olur!" Eşek eşek! Yemeğe devam eder ve etrafında olup bitenlere dönüp bakmaz bile. Ertesi gün de güneş batar. İnsanlar bağırmaktan, slogan atmaktan yorulmuş ve sesleri kısılmıştır. Bakarlar ki eşek kendilerine aldırmıyor, dönerler evlerine. Başka bir çözüm bulmak lazım!
 
Üçüncü günü sabahı, adam evinde başka birşey yapmağa girişir. Eşeği çıkarmak için yeni bir plan. Çünkü ekinler ha bitti ha bitecek. Adam yeni icadını getirir.
 
Eşeğin kuklası. Gerçek eşeğe çok benziyor. Eşeğin tarlada ekinleri yediği yere gelince, eşeğin gözleri önünde, eşeğe çıkması için bağırıp duran kalabalık köylülerin önünde, maket üzerine benzin döker ve ateşe verir. Kalabalıklar tekbir getirir. Eşek de ateşin olduğu yere bakar sonra da umursamaksızın tarlada otlamaya devam eder. Amma da inatçı eşekmiş yahu! Laftan anlamıyor.
 
Bu sefer eşekle görüşmek için heyet gönderirler. Derler ki: Tarla sahibi kendisinin tarlasından çıkmanı istiyor. Haklı olan o! Sana düşen çıkıp gitmek.
 
Eşek hala onlara bakar, sonra otlamaya devam eder. Hiç onlara aldırmaz. Başarısız birkaç girişimden sonra, adam başka bir aracı gönderir. Aracı eşeğe der ki:
 
"Tarla sahibi hazır, tarlanın bir kısmından vazgeçmeye." Eşek yemeye devam eder, dönüp bakmaz bile.
 
"Üçte birini sana vermeye razı!" Eşek yine cevap vermez.
 
"Yarısını verecek!" Eşekte yine cevap yok.
 
"Peki peki! İstediğin kadar alanı sen belirle, ama belirlediğin alanın dışına çıkma."
 
Eşek, başını kaldırır, artık yiye yiye iyice doymuştur. Tarlanın kenarına doğru biraz ilerler. Kalabalığa bakar ve düşünür. İnsanlar sevinirler. Nihayet eşek anlaşmaya yanaştı. Tarla sahibi tahtaları getirir. Tarlayı ikiye böler ve eşeğin olduğu hisseyi ona bırakır.
 
Ertesi sabah, tarla sahibini bir sürpriz beklemektedir.
 
Eşek kendi hissesini bırakmış, tarla sahibinin hissesine dalmış otlamaya burada devam ediyor.
 
Kardeşimiz tekrar pankartlara müracaat eder ve mitinglere. Anlaşılan faydası yok. Bu eşek laftan anlamıyor. Galiba bu, bu yörenin eşeği değil. Herhalde başka bir köyden gelme.
 
Adam artık tarlanın tamamını eşeğe bırakmayı ve başka bir köye gidip yeni bir tarla edinmeyi düşünmeye başlar. Orada hazır bulunanların ve büyük kalabalığın gözleri önünde, köydeki son insanın bile hazır olduğu bu kalabalık huzurunda...
 
Bu ümitsizce çabalara işgalci, inatçı, mütekebbir, saldırgan ve zarar kaynağı eşeği çıkarmak için sergilenen bu çabalara katkıda bulunmak için küçük bir oğlan çocuğu da gelmiştir.
 
Çocuk kalabalıkları yararak tarlaya girer, küçük bir sopa ile eşeğin kıçına vurur.
 
O da ne! Eşek dörtnala tarlayı terkediyor!
 
"Hay Allah!" diye bağırır herkes, "Bu ufaklık hepimizi rezil etti." Hepimizi komşu köyler nezdinde de maskara edecek. Hemen oğlan çocuğunu oracıkta öldürürler, eşeği de tekrar tarlaya sokarlar ve çocuğun "şehit olduğu" haberini etrafa yayarlar.
 
* * *
M. Abbas Orabi''nin yazdığı bu hikâyeyi Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu''nun çevirisiyle sunduk. Beğenmediyseniz kimseye anlatmayın.
 
YENÄ° ÅžAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.