Sosyal Medya

Kürsü

Peki, ya tuz kokarsa! Beceriksizden beceri çıkar mı? -İSKENDER ÖKSÜZ

Daha önce 15 yaş grubundaki öğrencilerin katıldığı PISA sınavının sonuçlarını değerlendiren ‘Niçin’ kitabının yazarı Prof. Dr. İskender Öksüz, bu kez PIAAC, yani ‘Yetişkin Becerilerinin Milletlerarası Değerlendirmesi’ testini ve sonuçlarını kaleme aldı.



Bundan önce PISA’daki (Milletlerarası Öğrenci DeÄŸerlendirme Programı) acıklı hâlimizi anlatmıştım. O yazının KARAR’da yayınlanmasından birkaç gün sonra PISA 2015 açıklandı ve konu Türkiye gündeminin tepesine oturdu. 2015 sonuçları yazımdaki 2012 sonuçlarından kötüydü. Artık istikrarla hep sondan üçüncüydük. OkuduÄŸunu anlamada 18 puan birden gerilemiÅŸtik*.
 
PISA 15 yaşındaki gençlerimizin sınavı. Ya büyükler? Büyüklerimizin büyüklüğüne hep şahidiz. Onlar daha iyi durumdadır değil mi?
 
Maalesef OECD, büyüklerin becerisini ölçen bir test de geliÅŸtirdi: PIAAC. Programme for the International Assesment of Adult Competencies, Türkçesi ile “YetiÅŸkin Becerilerinin Milletlerarası DeÄŸerlendirmesi”. PIAAC ÅŸunları ölçüyor: 16-65 yaÅŸ aralığında okur-yazarlık (literacy), sayısal beceri (numeracy) ve teknolojice zengin ortamda problem çözme. Böylece eski gençlerin bugünkü hallerini de görüyoruz. Maalesef bu resim de PISA kadar karanlık: Okur-yazarlıkta testin yapıldığı 33 ülke arasında 31’inci, yani sondan üçüncüyüz. Sadık dostumuz Åžili yine bizi kurtarıyor, bir de Jakarta… (Endonezya OECD ülkesi deÄŸil, fakat baÅŸkent Jakarta’da OECD’nin bir bürosu var ve sadece o ÅŸehirde PIAAC uygulanmış.) Sayısalda yerimizi koruyoruz, yine sondan üçüncüyüz. Ancak Åžili ile Jakarta, altımızda yer deÄŸiÅŸtirmiÅŸ. Teknolojice zengin ortamda problem çözme, bilgisayar kullanımına dayanıyor. Sonuncuyuz. Bu dalda maalesef Jakarta’da henüz anket yapılmamış. Åžili haini ise bizden iyi puan almış.
 
ÇARESİZLİK ÇEMBERİNDEYİZ
 
Sadece puanlara bakmakla görülmeyen başka özelliklerimiz de var:
 
* Üniversite tahsili, okumaz-yazmazlığı pek düzeltmiyor.
 
* Piyasamız yüksek tahsillileri havada kapmıyor. Üniversiteye girişteki kadar çıkışta da kuyruk var.
 
* Cinsiyetler arası beceri farkının kadınlar aleyhine en çok açıldığı ülkelerdeniz.
 
* DiÄŸer ülkelerde tahsil seviyesi ile güven, yani önceki yazımda ele aldığım toplum sermayesi tahsille yükselirken, Türkiye’de deÄŸiÅŸmiyor. Okusak da okumasak da güvenmiyoruz.
 
* Okulda kazanılan beceriler mezuniyet sonrasında hızla kaybediliyor.
 
TED Ãœniversitesi’nin düşünce kuruluÅŸu TEDMEM’e göre iki vahim eksiÄŸimiz ÅŸunlar:
 
1- Yetişkin nüfusun kaydadeğer bir kısmı temel düzeyde okuma yazma, okuduğunu anlama, sayıları anlama ve sayısal işlem yapma becerilerinden yoksun.
 
2- Üst düzeyde beceri sahibi nüfus, OECD ülkelerine kıyasla pek düşük.
 
Çarpıcı olan insanımızın eğitimsizliği değil, eğitimimizin beceri kazandırmaması.
 
Eğitimcilerimizi de bu eğitim sistemi eğittiğine göre bir çaresizlik çemberindeyiz. Beceriksizden beceri çıkmıyor.
 
SORUN LÄ°SE MÄ° ÃœNÄ°VERSÄ°TE MÄ°
 
Ãœniversite hocalarımız bu vahim hal karşısında, “Öğrenci liseden zayıf geliyor” deyip rahatlar. Hâlbuki PIAAC, bizim üniversite tahsilinin de pek bir ÅŸey tahsil ettirmediÄŸini gösteriyor. Unutmayalım ki öğretmenleri yetiÅŸtirenler de bizim üniversitelerimizdir!
 
Üniversitelerin hazırlık okulları yeni öğrencilere yabancı dil öğretmek için kurulmuştu. Bu okulların bir fakülte kadar kalabalık kadroları vardır. Okuyacakları bölüm ne olursa olsun muafiyet sınavını kazanan azınlık hâriç hemen bütün öğrenciler bu okula gider. Muafiyet sınavını kazananlar azdır, çünkü onlar orta öğretimde sadece sekiz yıl(!) yabancı dil okumuştur ve Millî Eğitim Bakanlığımızın sisteminin seksen yıldan önce yabancı dil öğretemeyeceği malumdur.
 
Ãœlkemizin en büyük üniversitelerinden birindeki açmaz -isterseniz skandal- şöyle ortaya çıktı: Mevzuat, üniversite hocalarına yabancı dil sınavındaki -o zamanlar Kamu Personeli Dil Sınavı- baÅŸarılarına göre zam yapılmasını öngörüyordu. Buraya kadar pek güzel ve pek âlâ idi. Hazırlık okulu hocaları da yüksek puan alınca, onların maaÅŸlarına da zam yapılacaktı. Sınava girdiler ve öğrencilere yabancı dil öğretmek için istihdam edilen bu insanların, pek aman aman seviyede dil bilmedikleri ortaya çıktı. Biraz tartışıldı: Belki hazırlık okulu hocaları yabancı dil sınavına girmeden dil zammı almalıydı, çünkü mademki hazırlık hocasıydılar, resmen dil bilmekteydiler gibi… Fakat birkaç gün içinde bunun tartışılmamasının daha yararlı olacağına karar verildi ve konu kapatıldı.
 
Aklıma şu geldi: Acaba PISA ile eğitemediği anlaşılan Millî Eğitim Bakanlığı merkez teşkilâtı, PISA veya PIAAC testlerinde kaç alır?
 
Millî EÄŸitim Bakanlığı’nda PISA’yla da görevli bir daire vardı: EÄŸitimi AraÅŸtırma ve GeliÅŸtirme Dairesi- EARGED! Önümde EARGED’in 2009 Türkiye PISA raporu var. PISA okuduÄŸunu anlama konusunda ayrıntıya giriyor. Meselâ, okuduÄŸumuzun üstünde “düşünüp-taşınıyor” muyuz? Bunun Ä°ngilizcesi “reflection”. Reflection’ı sözlükte bulursanız ilk anlamının yansıma veya yansıtma olduÄŸunu görürsünüz. Fakat ikinci anlamı -ki burada kastedilen odur: Düşünüp taşınma, teenni, tefekkür, imal-i fikr, mütalaa, vs. EARGED’in tercümesi ise şöyle: Öğrencinin metin üzerine kendi bilgilerini yansıtması! Testi Türkçe’ye bu insanlar çeviriyor! Öğrencilerden de bu istenmiÅŸ: Metin üzerine düşüncelerinizi yansıtın! Bu ne demek Allah aÅŸkına? Düşünün deÄŸil, düşünüp taşının deÄŸil, imal-i fikr edinin deÄŸil. Ãœzerine yansıtın! Aldığımız puanın sebeplerinden biri de böyle tercümelerdir herhalde. OECD’nin yabancı uzmanlarının Türkçe bilmediklerinden Türkiye’deki meslektaÅŸlarının halinden haberleri yoktur.
 
Bir baÅŸka alt kategori, bilgi için bir kaynaÄŸa ulaÅŸma ve kaynaktaki bilgiyi alma. Basitçe ÅŸu: Bilgiyi ihtiva eden metni, sonra da metin içindeki bilgiyi bul! “Access-eriÅŸme” ve “retrieve-alma”. EARGED tercümesi şöyle: Bilgiye ulaÅŸma ve bilgiyi hatırlama! PISA çocuÄŸumuza diyor ki: Ansiklopedide Varna Meydan Muharebesi’ni bul ve bak bakalım hangi yıl olmuÅŸ? EARGED bunu şöyle anlıyor, “Ansiklopediyi aç, Varna Meydan Muharebesi’ni bul ve maddeye bakarken ne zaman olduÄŸunu hatırla!”
 
EARGED ilerleyen yıllarda ilga edilmiÅŸ ve onun görevi baÅŸka ÅŸubelere verilmiÅŸ. Yeni MEB raporlarına baktım, “yansıtma” aynen duruyor.
 
Öyle anlaşılıyor ki koskoca Millî EÄŸitimimizin merkezinde tercüme yapacak, yabancı kuruluÅŸlarla koordinasyonu saÄŸlayacak insanlarımızın yabancı dil bilgisi, sözlüğe bakıp buldukları anlamlardan yanlışını seçecek seviyede! Hani bir yabancıya, “boÄŸazım kötü” dediÄŸimizde bundan Çanakkale veya Ä°stanbul BoÄŸazları’ndan birinde tıkanıklık olduÄŸunu anlaması gibi…
 
Öyle anlaşılıyor ki bizim eÄŸiticilerimizin de eÄŸittiklerinden farkı yok. Bu acı hâlin bir sebebi, Millî EÄŸitim Bakanlığı gibi yerlere tayin standardımızın liyakat ve ehliyet deÄŸil de “bizimkiler” olması ve “alnının secde görmesi”dir. Birinci kriteri kendi içimizde, ikincisini dışarıya karşı dillendiririz. Bir diÄŸer sebep, böyle sonuçlar karşısında ”Nasıl iyileÅŸtiririz?” diye sormak yerine testin ve testi veren kurumun güvenliÄŸine şüphe çekmektir.
 
Radikal baÅŸka tedbirler: OECD’nin Türkiye’de araÅŸtırma yapmasını yasaklayabiliriz. Rastgele öğrenci seçmelerini engelleyip yalnız baÅŸarılı öğrencilere test vermelerini saÄŸlayabiliriz. Nihayet kendi PISA’mızı kurabiliriz!
 
OKUL TÄ°PLERÄ° VE PUAN ANALÄ°ZÄ°
 
Bazı pasifik ülkelerinin ve Singapur, Vietnam gibi Hindiçini ülkelerinin yıllardır eÄŸitimde ABD’den ve birçok Avrupa ülkesinden üstün oldukları hep bilinir. Son sınavlarda da lider Singapur’du. ABD’nin buna tepkisi, sebebi araÅŸtırmaktır. Pirinç ziraatinin mısır, buÄŸday ziraatinden daha çok odaklanma, çalışma ve sebat gerektirdiÄŸi izahını okudum. Çin’in binlerce yıldır devlete sınavla eleman aldığı, bu yüzden Orta ÇaÄŸ’da bile dünyanın en yüksek okur-yazar oranına sahip olduÄŸu izahlarını okudum. Ama Sayın Millî EÄŸitim Bakanımızın, “PISA’da Vietnam matematikte ABD’nin önündedir... Vietnam’ın eÄŸitim sistemi, ABD’den daha iyidir diyen var mı?” tavrını ABD’de hiç görmedim. Bu sorunun cevabı: “Evet Vietnam’ın matematik ve bilim eÄŸitimi ABD’den iyidir.”
 
Sayın Bakan öğrenci başına on bin dolar harcayan ülkeyle beÅŸ bin dolar harcayan Türkiye’nin karşılaÅŸtırılamayacağını söyledi. Bu oran TL’nin satın alma gücü parite oranının altındadır. Dolayısıyla bu da bir izah deÄŸildir.
 
Bakanımızın okul tipleri arasında puan analizi yapması, düşük puan alan okulları tespit etmesi, fen lisesi gibi bazı okullarımızın dünyanın en iyileriyle mukayese edilebileceği sonucuna varması yalnız moral yükseltici değildir. Aynı zamanda ne yapılması gerektiğine de işaret eder. Fen liselerinde ne yapılmaktaysa diğer okullar için de aynı şeyleri yapmak gerekir! Anadolu imam hatiplerde ne yapılıyorsa onlardan da vazgeçilmesi gerekir.
 
PISA’da dökülen çocuklarımızı eÄŸiten, PIAAC’de dökülen yetiÅŸkinlerimizi bir zamanlar eÄŸitmiÅŸ olan eÄŸitimimizin hâli bu! EÄŸitenler de üniversitelerimizin ürünü. Ä°ncil’deki bir sözü hatırlıyorum:
 
Yiyecek kokmasın diye tuzlarlar. Peki, ya tuz kokarsa?
 
*Bu arada bir düzeltme yapayım, o yazıda okuduğunu anlamada Peru sayesinde sondan dördüncü olduğumuzu yazmışım. Öyle görülüyor ki okuduğunu anlamayanlara ben de dâhilim: Peru hemen bütün skorlarda sonuncu ama OECD ülkesi değil ve ben karşılaştırmayı OECD ile sınırlamıştım. Doğru ifade, Slovak Cumhuriyeti sayesinde sondan üçüncülükten kurtuluyoruz olacaktı. Fakat yeni sonuçlarda bunu da söyleyemiyoruz. Hep sondan üçüncüyüz.
 
KARAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.