Sosyal Medya

Güncel

Hain saldırı zafiyet karinesi - Beril DEDEOĞLU

Uzunca bir süredir kentlere yönelik terör saldırısı yapılmadığı konusuna kafa yoruluyordu. Bunun nedenleri arasında muhtemelen bugüne kadar engellenmiş çok sayıda girişimin ve terörle mücadelede kat edilen yolun etkisi büyüktü. Dolayısıyla örgütlerin sık sık şehir eylemi yapma kapasiteleri epeyce azalmış olabilir.



EÄŸer durum bu ise, o zaman elde kalan kapasitenin çok ses getirecek az sayıdaki eylemde tüketilmesi denenmiÅŸ olabilir. 10 Aralık’taki saldırının Ä°stanbul’un hemen her yerinden duyulacak kadar patlayıcıyla gerçekleÅŸtirilmiÅŸ olması, gerçekten “ses getirecek” eylem planmış olduÄŸunu gösteriyor.

Bununla birlikte, saldırının sesini kimin duyması arzu edilmiÅŸ, orası biraz şüpheli. Zira bir maçın asayiÅŸini saÄŸlamakla görevli kiÅŸilere yönelik bu boyuttaki bir saldırıyı hangi örgüt olursa olsun, o örgütün siyasi hedefleri ile baÄŸdaÅŸtırmak kolay deÄŸil. Bu olay, GüneydoÄŸu’daki terör saldırıları ile aynı etkiyi yaratmıyor. Ãœstelik dünyanın daha çok anladığı tür teröre giriyor. DiÄŸer bir ifadeyle dünya devlet ve halkları ancak böyle bir eylem gördüklerinde onu terör olarak kavrayabiliyor. Dolayısıyla eylem, kimse tarafından meÅŸru görülebilecek bir ima taşımıyor.

Ardından konuşmak kolay

Sürmekte olan ve geçmiÅŸte yaÅŸanan birçok terör olayını Türkiye’nin dış politikasıyla, dış eylemleriyle, ittifak iliÅŸkileriyle, AB ya da ABD politikalarıyla iliÅŸkilendirmek mümkün. Ancak bazı öyle eylemler var ki, bu türden baÄŸlantıların kurulması o kadar kolay deÄŸil.

Terör saldırısından hemen sonra, darbe giriÅŸimi sonrasından son derece farklı biçimde, dış dünyadan çok sayıda kınama ve taziye mesajı geldi. Her zaman gelmediÄŸi düşünülürse, bu açıklamalara deÄŸer vermek gerek. Mesajların çoÄŸunda, Türkiye’ye yapılanın “bize de yapılmış sayılması” mealinde açıklamalar var. Ãœstelik bazılarında terörün insanlık suçu sayılması gereÄŸine dikkat çekiliyor.

Sonuç itibarıyla 10 Aralık saldırısının katiyen desteklenmediÄŸi ima edilmiÅŸ oluyor ve özellikle Batı dünyası bu noktada Türkiye’nin ve Türkiye yurttaÅŸlarının yanında olduÄŸuna iÅŸaret ediyor. O halde, söz konusu türden eylemler yapanların arkasında olanlara da karşı çıkılmış oluyor. DiÄŸer bir ifadeyle eÄŸer eylem Türkiye’nin pek de iyi gitmeyen dış iliÅŸkilerini daha da germe amacı taşıyor idiyse, bunun tam tersi bir duruma yol açtı denebilir.

Bize düşen

Bununla birlikte, söz konusu saldırının Türkiye’nin dış iliÅŸkilerinden çok iç politikasıyla baÄŸlantısı olduÄŸu izlenimi bulunuyor. Ä°stanbul’un kalbinde yapılan eylemlerin turistlerden yatırımcılara, tüccarlardan yabancı öğrencilere kadar herkesi ürküteceÄŸine şüphe yok. Dolayısıyla hükümetin aldığı ekonomik önlemleri etkisiz kılacak, ekonomik istikrarsızlık hissiyatını körükleyen “güvensiz ortam” algısını besleyecek bir amaç söz konusu.

Gayet tabi, bu “güvensiz ortam” durumunun yaklaÅŸmakta olan Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi referandumu ile de çok yakından baÄŸlantısı bulunuyor. Kim bilir belki Anayasa taslağının meclise sunulması ve kamuoyuna açıklamasının hemen ardından yapılması da, bundan dolayıdır.

Terör yoluyla Anayasa değişikliğine engel olmak nasıl bir aklın ürünüdür, orasını bilmek olay değil. Ancak yaratılan atmosferin üzerine siyaset inşa edilmeye çalışıldığı ortada. Dolayısıyla bizlere düşen, tam da bu tuzağa düşmemek.

Yurttaşlar olarak bizler, teröre karşı toplumsal dayanışmamızı sürdürürken, aynı oranda anayasa değişikliği ya da diğer yeniden yapılanma projelerini terörün yaratmak istediği düşünce dünyasından arınarak ele almak durumundayız.

STAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.