Güncel
Halep'teki zulüm Esad için zafer mi? -Cengiz Tomar
Follow @dusuncemektebi2
Suriye’de gidişat Rusya destekli rejimin Halep’in tamamını ele geçireceği yönünde. Gelen haberlere göre Rusya ile muhalifler arasında Halep konusunda müzakereler başladı. Kadim şehir merkezinin de içerisinde bulunduğu Halep’in doğusunun üçte ikisi rejimin eline geçmiş durumda.
DoÄŸu Halep’te muhalifler ya sonuna kadar savaÅŸacak, ki bu durumda bölgede yaÅŸayan yaklaşık 300 bin kiÅŸi bombalanmaya ve açlığa mahkum olmaya devam edecek, ya da muhalif savaşçılar ve halkın bir kısmı açılan bir koridordan çıkarak ÅŸehri teslim edecekler. Zira Esed rejimi ve Rusya, Halep’le birlikte DımaÅŸk (Åžam), Hama, Humus ve Lazkiye gibi ülkenin beÅŸ önemli ÅŸehrine ve tarihsel olarak “Faydalı Suriye” (Suriyyetü’l-Müfide) adı verilen kısmına hâkim olarak Trump’la masaya oturmayı amaçlıyor.
Aylardır uygar ve gelişmiş dünyanın gözleri önünde bu insanlık dramı sürüp giderken kimse bunu kınamaya dahi cesaret edemiyor.
Tarım, petrol, ticaret ve hizmetlere dayalı zayıf bir ekonomisi olan Suriye, ÅŸayet bu bölünme konsolide olursa petrol gelirlerini de DAIÅž’a kaptırmış olacak. Ayrıca önemli ölçüde tahrip olan ÅŸehirlerin ve altyapıların tekrar inÅŸa edilmesi için büyük maddi imkânlar gerekiyor.
Halep, Suriye’de sembol bir ÅŸehir. DımaÅŸk (Åžam) Ankara ise Halep Ä°stanbul. Bir zamanlar sanayi ve ticaretin kalbi olarak Suriye ekonomisini elinde tutuyordu. SavaÅŸtan önce ülkenin en kalabalık kenti ve Suriye-Türkiye ticaretinin ÅŸah damarıydı. Halkının çok büyük bir kısmı Sünni. Ãœzerinde insanların kesintisiz olarak yaÅŸadığı en kadim ÅŸehirlerden. Münbit Hilal’in ve Ä°pek Yolu'nun önemli bir merkezi olan bu tarihi ÅŸehir, BirleÅŸmiÅŸ Milletler Kültür Mirası listesinde yer alıyordu.
“Esed'in Küçük Suriyesi”
Suriye’de “Suriyyetü’l-Esed” yani “Esed’in (ailesi) Suriyesi” diye bir söz vardır. Sanırım bu söz artık “Esed’in Küçük Suriyesi” olarak deÄŸiÅŸecek. BeÅŸÅŸar Esed’in babası Hafız Esed’in “megalo ideası” Türkiye’nin güneyini de içine alacak ÅŸekilde, Lübnan, Filistin ve Ãœrdün’ün kuzeyinden oluÅŸan Büyük Suriye’yi (Suriyyetü’l-Kübrâ, Greater Syria) kurmaktı. OÄŸul Esed ise halkına katliam yapmak pahasına Rusya güdümünde ÅŸimdikinden daha küçük bir Suriye’ye razı olacakmış gibi görünüyor.
Peki son derece büyük kayıplar pahasına kazanılan bu Pirus zaferi ne anlama geliyor? Ülkenin savaştan önce 22 milyonun üstünde olan nüfusu tahminlere göre 15 milyon civarına düşmüş durumda. Nüfusun yarısı yurtdışına veya Suriye içinde başka bir şehre göç etmek zorunda kaldı. Yarım milyon insan bu savaşta hayatını kaybetti. Yüzbinlerce yaralı ve sakat kalmış harp mağduru var. Evsiz kalmış büyük bir nüfus, çadır ve kamplarda yaşıyor. Bir kısmı sürgünde. Halep gibi en önemli ticaret ve sanayi şehri yerle yeksan olmuş, kadim dünyanın en önemli kentleri tarumar edilmiş, tarihi eserleri yağmalanmış durumda. Milyonlarca insan beş yıldan fazla bir süredir cereyan eden savaşta yakınlarını, evlerini, şehirlerini ve işlerini kaybetmiş olarak büyük bir travma içinde.
Suriye’nin 2008’de %6, 2009’da %4 artan gayri safi yurtiçi hasılası çökmüş halde. Suriye Lirası (Syrian pound) yabancı para birimleri karşısında savaÅŸtan bu yana büyük oranda deÄŸer kaybetti. Hesaplamalara göre ÅŸu ana kadar Suriye’nin bu savaÅŸtaki toplam zararı üç yüz milyar doları buluyor.
Gerçek bir hükümranlık olmayacak
Bundan daha da kötüsü, Esed rejimi “Küçük Suriye”de ülkesinin doÄŸusu ile kuzeyini kaybetmiÅŸ olarak ayakta kalabilse dahi artık bu asla gerçek bir hükümranlık olmayacak. Zaten tarım, petrol, ticaret ve hizmetlere dayalı zayıf bir ekonomisi olan Suriye, ÅŸayet bu bölünme konsolide olursa petrol gelirlerini de DAIÅž’a kaptırmış olacak. Ayrıca önemli ölçüde tahrip olan ÅŸehirlerin ve altyapıların tekrar inÅŸa edilmesi için büyük maddi imkânlar gerekiyor. Bosna Savaşı'ndan sonra yıkılan ÅŸehirler yurtdışından gelen yardımlar sayesinde yeniden yapılabildi. Ama iÅŸ Rusya ile Ä°ran güdümündeki Suriye’nin yeniden imarına gelince, ülkelerine üç-beÅŸ bin mülteci almamak için ayak direyen Batı ülkelerinin yardım edeceÄŸini düşünmek saflık olur. Rusya ve Ä°ran’ın gücü büyük yatırım gerektiren savaÅŸ maÄŸduru ÅŸehirleri imar etmeye yetecek mi ya da buna gönüllüler mi? Bu soruların cevabını ÅŸimdilik bilemiyoruz.
BeÅŸÅŸar Esed, ölmüş bir devletin üzerinde Rusya’nın vesayetiyle ancak ayakta kalabilecek. Tıpkı bir zamanlar babası Hafız Esed’in Lübnan’daki iç savaÅŸa müdahale ederek burada uzun bir müddet vesayet rejimi kurması gibi. Arapça’da bunun için “men dakka bâbe’n-nâs dakkû bâbehû” (kapı çalanın kapısını çalarlar) denilir. Lübnan’ın Suriye gibi çok da güçlü olmayan bir devletin vesayetinden kurtulması yıllar süren zorlu bir süreç sonunda olmuÅŸtu. Suriye’nin Rusya karşısında ise hiçbir ÅŸansı bulunmuyor.
Rusya ve Esed güçlerinin Halep’ten sonraki hedefinin Türkiye’nin Hatay sınırındaki Ä°dlib cebi olacağı anlaşılıyor. Åžayet Halep’in ardından Ä°dlib de düşerse 'Küçük Suriye' (Butik Suriye) kuzeyden tamamlanmış olacak.
Putin'in devlet baÅŸkanı olmasından sonra kendi hinterlandı olarak gördüğü Gürcistan ve Ukrayna’da Karadeniz üzerindeki hâkimiyetini pekiÅŸtiren Rusya, DoÄŸu Akdeniz’deki kalesi olan Suriye’de de eskisinden daha güçlü olarak Ä°ncirlik’in hemen güneyinde varlığını saÄŸlamlaÅŸtırmış olacak.
Suriye’de Rus mandası
Suriye 1920-1946 yılları arasında yaÅŸadığı Fransız mandasının ardından Rus mandası dönemini yaşıyor. Ekonomik açından bir dev, ancak siyasi ve askeri açından bir cüce olan Avrupa BirliÄŸi ile BaÅŸkan Barack Obama yönetimindeki ABD oyundan çekilirken, Rusya’nın son olarak Adriyatik kıyısındaki eski Yugoslav ülkelerinden KaradaÄŸ’da bir darbe teÅŸebbüsünde bulunduÄŸu haberleri yayınlanalı çok olmadı. Bu da Rusya’nın Akdeniz’in kuzeyinde de etkili olmak istediÄŸinin bir göstergesi. Putin zaten artık dünyanın eskisi gibi tek kutuplu olmayacağını ve yeni bir dünya düzeninin kurulacağını ilan etti bile. 1990’larda tarihin Batı tarzı liberal demokrasinin kazanmasıyla son evresine girdiÄŸini iddia eden siyaset bilimci Francis Fukuyama da son zamanlarda bu fikrinden vazgeçmiÅŸ görünüyor. Anlaşılan Fukuyama’nın ortaya attığı “Tarihin Sonu” kavramı “Liberal Tarihin Sonu”na dönüşmekte.
Suriye’deki savaşın ikinci galibi olarak görülen Ä°ran’ın kazançları ise ancak bölgedeki “yeni büyük patron” Rusya’nın izin verdiÄŸi ölçüde olacak. Zira Rusya ileride çıkarları çatıştığında Suriye’de Ä°ran’ın kazanımlarını her an berhava edebilecek bir güce sahip. Bu da Ä°ran’ın Irak ve Suriye üzerinden Lübnan’da Hizbullah’a ulaÅŸması ve Ä°srail için tehdit olabilmesi için önemli bir handikap. Ä°ran, bölgede Rusya ile iyi geçinmek zorunda.
Rusya ve Esed güçlerinin Halep’ten sonraki hedefinin Türkiye’nin Hatay sınırındaki Ä°dlib cebi olacağı anlaşılıyor. Åžayet Halep’in ardından Ä°dlib de düşerse “Küçük Suriye” (Butik Suriye) kuzeyden tamamlanmış olacak. Rejimin daha sonraki hedefleri ise Humus’un kuzeyi, Åžam çevresi ve güneyde Dera’a’daki muhaliflere ait cepler olacak.
Suriye’deki manzara-i umumi ÅŸimdilik bu ÅŸekilde. Ancak dost ve düşmanlıkların günlük olarak deÄŸiÅŸtiÄŸi Suriye cephesinde yarının ne getireceÄŸini kestirmek oldukça zor.
Prof. Dr. Cengiz Tomar, Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü
Henüz yorum yapılmamış.