Sosyal Medya

Güncel

Adım adım İran'ın Irak işgali!

Musul operasyonu ile daha görünür hale gelen İran'ın Irak üzerindeki etkisi, geçmişe dayanan ve mahirane tasarlanmış bir tahakküm planının parçası olarak karşımıza çıkıyor.



İran, 1980-88 arasındaki İran-Irak savaşından ciddi yaralar alarak ayrıldı.
 
Irak'ta aktif olan Şii siyasi oluşumlar ( Irak İslam Yüksek Konseyi, Bedir Kuvvetleri ve Dava Partisi) bu savaş döneminde İran Devrim Muhafızları saflarında Saddam'a karşı savaşmışlardı.
 
İran, konvansiyonel savaşta Saddam'ı yenememiş olsa da Irak'ta uzun vadeli amaçlarına erişmiş oldu. Bu amaçlar neydi? Irak Şiilerinin güçlenmesiydi.
 
2003 yılında Irak'ın ABD tarafından işgali ve Saddam'ın indirilişi İran'a uzun yıllardır beklediği fırsatı verdi.
 
Özellikle Saddam'ın memleketi Tikrit'in İran'a yakın güçler tarafından ele geçirilişi İran hükümetine büyük moral kaynağı oldu.
 
Saddam'ın ardından ABD'nin Bağdat'ta kurduğu "kapsayıcı" hükümet zaman içinde "Şii baskın" bir hükümet haline geldi.
 
İRAN'IN IRAK SİYASETİNİ ELE GEÇİRİŞİ
 
İran her ne kadar dini olarak Irak'ı kendi çizgisine çekmekte çok başarılı olamasa da Saddam'ın indirilmesinden sonra Irak siyasetini ele geçirmekte başarılı oldu.
 
İran bu amaç doğrultusunda Irak'taki koalisyonlara mahkum parlamenter sistemi kullandı.
 
Irak seçimlerinde Şiilerin demografik ağırlığını kullanarak birleşik listelerde öne geçmesini sağladı. Ocak 2005 seçimlerinde Şiilerin ağırlıkta olduğu Birleşik Arap İttifakı mecliste sandalyelerin çoğunu elde etti.
 
İttifak'ta, İran-Irak Savaşı'nda Devrim Muhafızları'nın yanında savaşan İslam Yüksek Konseyi ve Dava Partisi üyeleri ağırlıktaydı.
 
Bu ittifak ayrıca Irak'ın yeni anayasasının yazılmasından sorumlu olacaktı. Federasyonlara ve federasyonların otonomi ilan etmesine imkan tanıyan bu anayasa İran'ın faydasınaydı. Zira İran sınırında Şiilerin çoğunlukta olduğu bölgeler otonomi ilan ederek Bağdat yönetime uzak Tahran'a yakın olabileceklerdi.
 
KASIM SÃœLEYMANÄ° IRAK SÄ°YASETÄ°NE NASIL YÖN VERÄ°YOR? 
 
İran Devrim Muhafızları'nın dış operasyonlar birimi Kudüs Güçleri komutanı Kasım Süleymani Irak siyasetinin inşaası sürecinde, siyasi partiler arasında "hakemlik" görevi üstlendi.
 
Ocak 2005 seçimlerinden başlayan siyasi süreçte Süleymani, İran destekli siyasi bloğun halka ilişkiler kampanyalarını yöneten, siyasi danışmanları atayan ve İran'dan yayın araçlarını sağlayan kişi olarak önemli görevler üstlendi.
 
2006 yılında yeni anayasadan sonra ülkenin ilk başbakanının seçilme sürecinde Kasım Süleymani, Bağdat'taki Yeşil Hat'a sızarak, Iraklı liderleri Maliki'nin başbakan seçilmesine ikna etme çalışmaları yürüttü.
 
2008 yılına gelindiğinde ABD'nin terör listesinde bulunan Süleymani, Şii lider Mukteda Sadr ve Bağdat hükümeti arasındaki çatışmaları sonlandırması ile Batı'nın gözdesi haline geldi.
 
Bu süreçte Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin İran sınırındaki Merivan'da Süleymani ile görüşerek çatışmaları sonlandırması için İran'a ricada bulunduğu aktarıldı.
 
İran'ın Irak siyaseti üzerindeki etkisi 2010 parlamenter seçimlerinde daha açık biçimde görülmeye başlandı.
 
İran'ın desteklediği Şii kanat, seçimlerden üstün bir şekilde çıkan Allavi'nin başbakan olmasını engelleyerek Maliki'nin görevde kalmasını sağladı.
 
Seçimler 2010 yılının Mart ayında yapılmasına rağmen başbakan ancak Aralık ayında seçilmişti. Bu sürede Kasım Süleymani'nin Şii ve Kürt liderler arasında mekik dokuyarak Maliki'nin görevde kalmasını sağladığı biliniyordu.
 
2014 yılındaki seçimlerde Iraklıların tepkisini üzerinde toplayan Maliki'nin görevi bırakması ve yerine Abadi'nin getirilmesinde de İran'ın büyük etkisi olduğu biliniyor.
 
Timetürk

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.