Sosyal Medya

Güncel

Yeni kriz, 2008'dekinden kötü geçebilir

Sputnik'in yaptığı haber göre 2008'deki kriz'den daha tehlikeli bir durumla karşı karşıya kalabiliriz.



Türk Lirası dolar ve euro karşısında tarihi deÄŸer kaybı yaÅŸarken, baÅŸ gündem de ekonomik kriz. AK Parti hükümeti bu düşüşün dış kaynaklı olduÄŸu yorumlarını yaparken; CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, önlem olarak vatandaÅŸa ‘yastık altı dövizleri altın ile TL'ye dönüştürmesi ve faizlerin düşmesi’ çaÄŸrısı yapıyor.
 
Peki tüm bunlar neye iÅŸaret ediyor? 2008 krizinin ‘teÄŸet geçtiÄŸi’ söylenen Türkiye’de yeni bir ekonomik kriz kapıda mı? Ä°stanbul Bilgi Ãœniversitesi’nden akademisyen Ãœmit Akçay ile konuÅŸtuk. 
Dolardaki kur artışının etkileri sadece iç etkenler veya sadece dış etkenler olarak açıklanamayacağını söyleyen, Akçay, “her ikisinin birlikte” kur artışını tetiklediÄŸini söyledi. Türkiye'ye benzer ülkelerin deÄŸer kayıplarından örnek veren Akçay yılbaşından beri en fazla deÄŸer kaybeden paranın yüzde 20’lik kayıpla Türk Lirası olduÄŸuna dikkat çekerek “Yani dünyadan bir etki var, bu dünyada olan etki 2008 yılından beri devam eden ekonomik krizin nasıl sonuçlanacağına dair bir belirsizliÄŸin olması daha doÄŸrusu bu krizden çıkış için  uygulanan politikaların bir yerde tıkanması ve yeni politikaların devreye sokulacağının beklentisi —
 
Trump'ın seçilmesinden bahsediyorum- bu doların diÄŸer paralara karşı deÄŸer kazanmasını getiriyor bir yandan diÄŸer yandan da faiz artışının yaÅŸanacağı beklentisini beraberinde getiriyor. Bu her iki olumsuzluk Türkiye ekonomisini yakından ilgilendiren geliÅŸmeler ve dolayısıyla uluslararası etki tarafı tartışılmaz. Ancak  örneÄŸin dün uluslararası anlamda diÄŸer paralar dolara karşı deÄŸer kazanırken Türkiye deÄŸer kaybetmeye devam etti. Bugün de benzer ÅŸekilde sert deÄŸer kayıpları yaÅŸandı. Dolayısıyla ‘Sorun dış kaynaklıdır’ tespiti çözümlerin ya da sıkıntıları hafifletmenin önüne geçiyor” deÄŸerlendirmesi yaptı.

'2008 KRÄ°ZÄ°NÄ° YAÅžAYANLAR BÃœYÃœME ORANLARINI ARTIRDI' 
 
Akçay, beklenen krizin Türkiye’yi etkileme olasılığını deÄŸerlendirirken 2008’de yaÅŸanan küresel krizdeki uluslararası konjonktürü şöyle açıkladı: “Ä°lk krizin teÄŸet geçtiÄŸi izlenimi olması Türkiye'de ÅŸundan kaynaklanıyor: Birincisi küresel krizin 2008'in ikinci yarısı 2009'da daralma yaÅŸayarak Türkiye'ye etkilerini gördük. Ancak Amerikan Merkez Bankası'nın ve hazinesinin  Amerika'da krizin derinleÅŸmesini önlemek için hızla devreye soktukları miktarsal geniÅŸleme programları uluslararası anlamda bir bolluÄŸa yol açtı. Biz Türkiye ekonomisinde bunu 2009'daki daralmanın ardından 2010'da ve 2011'de %8-%9’luk büyüme oranlarıyla gördük. Dolayısıyla Türkiye gibi ülkelerde krizin teÄŸet geçmesi tartışması o dönem bir diÄŸer tartışmayla beraber yaÅŸandı. GeliÅŸmekte olan ülkelerle geliÅŸmiÅŸ olan ülkeler arasında ayrışma var dendi. Bunun da anlamı ÅŸu; geliÅŸmiÅŸ ülkeler kriz yaşıyor ama geliÅŸmekte olan ülkelerde canlı büyüme performansı devam ettiÄŸi için dünyanın ekonomik büyüme ortalamasını geliÅŸmekte olan ülkeler de arttırıyor.”

'2009 KONJONKTÃœRÃœNDE DEĞİLÄ°Z' 
Türkiye’de geçmiÅŸ krizin aksine ekonomide giderek tempo kaybettiÄŸine vurgu yapan Akçay, gelebilecek yeni krizin sonuçlarının da geçmiÅŸtekinden farklı olacağına iÅŸaret etti: “2012 yılından beri aralarında Türkiye'nin de olduÄŸu geliÅŸmekte olan ülkelerde bizim gözlemlediÄŸimiz olgu, ekonomik büyümenin giderek tempo kaybetmeye baÅŸlaması. Çin, tabi bunun en başında. Çin %14 —15- 16 büyüme oranlarından ÅŸu anda %6'lara gerilemiÅŸ durumda. Tabi dünya ticaretindeki daralma vb. gibi sebepler de hepsi bu gerilemeyle baÄŸlantılı. Rusya ve Brezilya gibi petrol fiyatının düşmesiyle ve uluslararası  meta fiyatlarının gerilemesiyle ihraç geliri olan bu ülkeler ciddi bir ekonomik sorunla karşılaÅŸtı. Türkiye de petrol ithalatçısı olduÄŸu için petrol fiyatının düşmesinden fayda saÄŸladı ancak bu, ekonomik büyümesini yavaÅŸlamasını engelleyemedi. Biz 2012'den beri neredeyse yatırımlara  ya da Türkiye ekonomisinin büyümesine baktığımızda özel sektör yatırımlarının durma noktasına geldiÄŸini görüyoruz.  Büyüme  kamu harcamalarından ve tüketim harcamalarından geliyor. Åžimdi bu bize  ÅŸunu söylüyor;  hem uluslararası  anlamda hem Türkiye anlamında  2009 daki konjonktürde deÄŸiliz. EÄŸer bir kriz yaÅŸanacaksa 2009'daki gibi bir ÅŸeyden bahsediyorsak bu sefer uluslararası konjonktür farklı olduÄŸu için  sonuçları da  2009'un tekrarı olamayabilir." 
 
Türkiye ekonomisinin dövizle faiz arasına sıkışmış durumda olduÄŸu analizini yapan Akçay, hükümetin bir yandan faizleri düşürerek 2012'den beri yaÅŸanan yavaÅŸlama, durgunluk konjonktürünü aÅŸmaya çalıştığını, bir yandan da bu çabası sebebiyle Türkiye’ye gelen dövizin azalmasına neden olduÄŸunu ifade etti. Akçay “bir siyasi iktidar için en önemli ÅŸeyin ekonomik büyüme olduÄŸu” yorumunu yaparak “Çünkü ekonomik büyüme yavaÅŸladığında biz biliyoruz ki en önemli sonucu iÅŸsizliÄŸin artması. Ä°ÅŸsizliÄŸin artması da pek çok siyasal sosyal yansımaları olan bir sürecin baÅŸlangıcı demek. Åžimdi biz verilere baktığımızda ekonomik büyüme yavaÅŸlıyor. En son açıklanan iÅŸsizlik verilerinde 11.3 e geldi genel iÅŸsizlik. Genç iÅŸsizliÄŸi %20’de  yani her 5 gençten biri iÅŸsiz” dedi. 
 
Buna karşı hükümetin önlem olarak insanları borçlandırarak da olsa talebi tekrardan desteklemeye çalıştığını söyleyen Akçay ÅŸu deÄŸerlendirmeyi yaptı: “Bankalar birliÄŸinin geçtiÄŸimiz ay yayınlanan raporuna göre kredi artış hızı reel olarak durmuÅŸ durumda yani %90’arda. Bu da zaten enflasyon oranında demek. Yani krize tepki olarak, krizin önüne geçmek için uygulanan en önemli kanal olan kredi geniÅŸlemesinde sıkıntılar var. Buna ek olarak ne yapıldı? Bütçe devreye sokuldu. Bütçe açığı Türkiye'ye benzer ülkelere göre iyi durumda. Daha doÄŸrusu kamu borcu. Bu alanı ÅŸu anda bu elveriÅŸli olanağı kullanmaya baÅŸladılar. Bütçe açığı hızla artmaya baÅŸladı ve artmaya devam edecek. Cari açık artmaya devam ediyor, sermaye hareketleri çıkış yönünde ancak bütün bunlara ek olarak Türkiye ekonomisinin ya da Türkiye'de gündelik hayatın nasıl ilerleyeceÄŸi konusundaki belirsizlikleri de eklememiz lazım. Yani önümüzdeki dönem referandum mu, genel seçim mi olacak, rejim deÄŸiÅŸikliÄŸi mi olacak, Suriye de ne yapacağız, Irak da ne olacak  tam anlamıyla savaÅŸa mı gireceÄŸiz?Bunların hepsi Türkiye'de yatırım yapacak olanlar ve Türkiye'ye yatırım yapacak olanlar için etkili. Ve de Türkiye'de parası olup halihazırda yatırım yapmış olanlar için çok önemli konular.”

‘GELENEKSEL OLMAYAN PARA POLÄ°TÄ°KASI OLARAK YASTIK ALTI’ 
 
VatandaÅŸa yapılan ‘yastık altındaki doların bozdurulması’ tavsiyesinin sürdürülebilir bir çözüm yolu olmadığını söyleyen Akçay, bunun siyasi yanı daha ağır basan bir söylem olarak nitelendirdi. Bu söylemleri 2008 krizi sonrasında merkez bankalarının geleneksel olmayan para politikaları uygulamalarına benzeten Akçay, “Åžimdi bizim bu çaÄŸrılar da literatüre katkı niteliÄŸinde, milli iradeyi geleneksel olmayan para politikalarının yanına ekleyebiliriz. Dolar artmaya baÅŸladıkça daha önceden dolar alan kiÅŸiler ellerindeki doları satıyorlar ve basit rasyonel açıdan bakarsak kar ediyorlar. 15 Temmuz’dan sonra bu yaÅŸandı. 10 milyar dolara yakın kur hızla yükselince insanlar sattı ve kurun düşeceÄŸi beklentisiyle daha fazla kar etmek için ellerindeki doları elden çıkardılar. Åžu anda da benzer ÅŸey yaÅŸanır. Dolar ne zaman her yukarı çıksa kar satışı denen ÅŸey firmalar için kiÅŸiler için de bundan faydalanmak için satar ancak yani bunun bir sınırı var. Türkiye dolar basmıyor. Türkiye'deki hane halklarının geliri dolarla deÄŸil. Aksine Türkiye'deki hane halkları büyük oranda borçlu” diye konuÅŸtu.

'SABÄ°T KUR UYGULANABÄ°LECEK GÄ°BÄ° DEĞİL’ 
 
Ekonomi politikalarının, siyaseten verilecek kararlardan ya da ülkenin siyasi pozisyonundan azade olmadığına vurgu yapan Akçay, kur sabitleme fikrinin böyle bir dönemde teknik olarak yapılacak en son iÅŸlerden biri olacağını savundu. Dünyada sabit kur sisteminin uygulandığı dönemin dışında olduÄŸumuzu ve en son 2000’lere kadar Türkiye’de bunun uygulandığına dikkat çeken Akçay “Sabit kur için, Merkez Bankası ilan edecek ki, 2017’de dolar 3 lira olacak ve her ne kadar talep gelirse gelsin bunu karşılayacağını taahhüt edecek. Bunun için kuvvetli bir rezerv gerekir. Çin gibi dış ticaret fazlası olan ülkeler yani dolar rezervi olan birikimi olan ülkeler için belki sabit kut sistemi gündeme gelebilir. Ama Türkiye gibi cari açığı, dış ticaret açığı olan ülkeler  için rezerv biriktirmenin mümkün olmaması yani kuvvetli bir rezervin yani ÅŸu anda net rezervler 30 küsur milyar dolardan bahsediliyor. Böyle bir durumda kuru sabitlemeye çalıştığınız anda bunun çok kısa sürede erimesi mümkün. O nedenle sabit kur sisteminin gündemde olduÄŸunu düşünmüyorum” deÄŸerlendirmesi yaptı.

'ZOR BÄ°R DÖNEM BÄ°ZLERÄ° BEKLÄ°YOR' 
 
Bu durumun nasıl çözülebileceÄŸi konusunda ekonomistlerin fikrinin olmadığını söyleyen Akçay, “Bugün Ekonomi Koordinasyon Kurulu tekrardan toplantı yapacak ve oradan ne çıkacak bilmiyoruz. Önceki toplantıda çıkan sonuç ÅŸuydu: ‘Hareket dış kaynaklı. Dış kaynaklı olduÄŸu için biz bir ÅŸey yapmayacağız, bekleyeceÄŸiz.’ Bugün de tespit böyle olursa aralık ayı oldukça zor geçebilir. Çünkü aralık ayında Türkiye'de büyüme rakamları açıklanacak ve 2008 krizinden beri ilk kez Türkiye'de daralmanın yaÅŸanacağı bir dönem olduÄŸunu  görebiliriz. Ek olarak bu hafta sonu Ä°talya referandumu var. AB de, Avrupa piyasalarında bunun etkisi kesinlikle olacaktır. Bütün bunlar üst üste bindiÄŸinde aralık ayının hiç kolay geçmeyeceÄŸini söyleyebilirim. Zor bir dönem bizleri bekliyor” diye konuÅŸtu. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.