Güncel
Nakşibendilik gündemi - Ahmet TAŞGETİREN
Hafta sonu (Cuma, Cumartesi, Pazar) İstanbul, önemli bir toplantıya ev sahipliği yapacak.
Marmara Ä°lahiyat Fakültesi, Hüdayi Vakfı ve Ä°stanbul Tasavvuf AraÅŸtırmaları Enstitüsü’nün (Ä°STAM) birlikte düzenlediÄŸi, uluslararası nitelikli sempozyumda Ä°slam tasavvufunun ana mecralarından birisi, NakÅŸibendilik masaya yatırılacak.
Türkiye’den ve dünyadan pek çok ilim adamı, hem Åžah NakÅŸibend’i hem de daha genel anlamda NakÅŸibendiliÄŸi bütün boyutlarıyla tahlil edecekler.
Bu çerçevede, İslam tasavvufunun da enine boyuna tartışılacağı muhakkak.
Konu, İslam, cemaat, tarikat, tasavvuf gibi kavram ve müesseselerin farklı bağlamlarda en uç boyutlarda tartışıldığı bir zamanda, sıhhatli bir bakış açısı yakalamak adına son derece önemli.
Hüdayi Vakfı ve Ä°STAM birkaç yıl önce de Ä°mam Rabbani Sempozyumu’nu düzenlemiÅŸti.
Hem Ä°mam Rabbani, hem Åžah NakÅŸibend, bu iki yıldız simanın içinde yer aldığı ve ilim menÅŸe’li “Hocalar” anlamına Hacegan Yolu, tasavvufta,“Åžer-i Åžerif duyarlılığı”na özen gösteren bir çizgiyi ifade ediyor.
Bu hassasiyeti yabana atmamak lazım. Bu hassasiyet, farklı kanallardan akımların nüfuzuna maruz kalan tasavvuf ikliminde, kendini belli ölçülerle bağlama dirayetinin göstergesidir. Ve bu hassasiyet, tasavvufun İslam içinde bir terbiye disiplini alanı olmasının garantisidir.
NakÅŸibendilik, Kur’an’la yola çıkan, Rasulullah ile yola çıkan ve bütün yürüyüşünde bu baÄŸlılıkları gözeten bir seyrü sülukün adıdır.
Hiç kuşkusuz Nakşibendilik gibi aynı hassasiyeti gösteren başka tasavvufi disiplinler de mevcuttur.
Bunları teker teker ilmin ışığında ele almak ve milyonlarca bağlısı bulunan bu alanlar hakkında toplumumuzu aydınlatmak, hayati bir sorumluluktur.
Hem mensubiyeti bulunanlar, hem bulunmayanlar için...
Mensubiyeti bulunanlar bakımından, tutulan yolda gönül aydınlığı içinde yürünebilmesi için, mensubiyeti bulunmayanlar bakımından, bu alanlara yönelik daha sağlıklı değerlendirmelerde bulunabilmek ve bağlılara karşı daha doğru yaklaşım sergilemek için...
Bu vesile ile tasavvuf üzerine birkaç kelime söylemek gerekirse...
Ben, tasavvufu Ä°slam’ın bir “terbiye ekolü” olarak deÄŸerlendiririm.
Neyin terbiyesi?
Kalbin terbiyesi...
“Kalb” adeta bir kiÅŸilik merkezi gibi telakki ediliyor tasavvuf içinde. Tasavvuf bu deÄŸerlendirmeyi, Kur’an’a ve Rasulullah’ın (salllahü aleyhi ve sellem) hadis-i ÅŸeriflerine dayandırıyor.
Kur’an’da kalbin, zaman zaman nefsin tezkiyesi, terbiyesi, tasfiyesi üzerine pek çok ayet-i kerime var. Rabbin huzuruna “kalb-i selim” ile gidilmesi isteniyor. Kalbin “Allah ile birliktelik idraki” ile doyurulması isteniyor.
Rasulullah (s.a.v) kalbe dikkat çekiyor ve oranın sağlıklı olması gerektiğini bildiriyor.
Ve kalb terbiyesinde en önemli hedef, “Allah’ı görüyormuÅŸ gibi bir yaÅŸama disiplinine kavuÅŸmak.” Rasulullah buyuruyor ki: “Sen O’nu görmesen de O seni görüyor.”
Tasavvuf diyor ki, bu kalb kalitesi, eÄŸitimsiz olmaz. Bir yoÄŸrulma gerekli. Rasulullah da insanların kiÅŸiliÄŸini yoÄŸurarak bir örnek koydu mü’minlerin önüne...
Buradan farklı tasavvufi ekoller ortaya çıkmış. İnsanların farklı kişilik özelliklerine göre farklı eğitim yöntemleri uygulayan ekoller...
Sapmalar olmamış mı? Tabii ki olmuş.
Fikri temelde olmuş, davranışlar planında olmuş.
Bizzat bu sapmalar karşısında da yine tasavvuf içinden gelen itirazlar var.
Mesela Ä°mam Rabbani, itirazlar noktasında öne çıkan ve herkese “Bizim iÅŸimiz Ä°slam’ı, Kur’an’ın tarif ettiÄŸi gibi öğrenmek ve Rasulullah’ın yaÅŸadığı gibi doÄŸru yaÅŸamak, tasavvuf diye Hint - Yunan düşüncelerine savrulmak ya da uçmak kaçmak deÄŸil” diyen bir tasavvuf önderi.
Sapmaları görmek için de bilgi gerekli, doğru çizgiyi öğrenmek için de.
Onun için ilmi zeminde yapılacak müzakereleri bir kazanç olarak değerlendirmek ve istifade etmek lazım.
Ahmet TAÅžGETÄ°REN - Star
Henüz yorum yapılmamış.