Kürsü
Trump'lı yeni dünya- V - Hatice
Follow @dusuncemektebi2
''Gördüğüm en feci anlaşma.” Trump'ın daha önce de çok benzerlerini not düştüğüm bir kampanya dönemi cümlesi, bu. Bu kez adreslediği ise, NAFTA değil. TPP de değil. İran ile yapılmış olan uluslararası nükleer anlaşma…
Üstelik cümlenin devamı da tanıdık:
“Göreve gelince öncelikli iÅŸim, bu anlaÅŸmayı kaldırmak olacak”
Anlaşılan, Trump bolca “berbat” uluslararası anlaÅŸmadan mustaripken, bolca da öncelikle uÄŸraÅŸacak. Peki, hangi öncelik daha öncelikli olacak?
Hatırlarsanız, Trump serisinin bir önceki yazısında nihayet İran'a da varmıştık. Bugün oradan devam edelim. Ve şu İran meselesi Trump için ne derece öncelikli olacak, anlamaya çalışalım.
YIRTIP ATABÄ°LÄ°R MÄ°?
Şöyle demiÅŸti, zamanın müstakbel ABD BaÅŸkan'ı: “O anlaÅŸmayı yırtıp atacağımı söylemekten mutlu olurum”.
Yalnız ÅŸunu da eklemiÅŸti: “Fakat ne var biliyor musunuz? Hayat böyle iÅŸlemiyor”
Ä°ÅŸte bu ifadeden yola çıkmak, bana mantıklı geliyor. Nitekim Trump'ın burada demek istediÄŸi, bu anlaÅŸmayı yok saymanın zor olacağı idi sanki. Bunun yerine ise, aslında anlaÅŸmayı “elden geçirmeyi” ajandasına alacağı haberini vermiÅŸti.
“Peki, nasıl bir elden geçirme mümkün?” sorusuna cevap ararken, bu anlaÅŸmanın neticede bir grup tarafından müzakere edilip imzalandığı noktasından kopmamak gerekiyor. Bir ikinci mühim nokta ise, o günden bugüne ilerlemiÅŸ süreç... Bir diÄŸer deyiÅŸle, Ä°ran'ın atomdan vazgeçerek edindiÄŸi ekonomik haklardan geriye dönüşün ne derece mümkün olacağı…
ATI ALAN ÜSKÜDAR'I GEÇTİ
Bildiğiniz üzere, 2016 başında hayata merhaba diyen JCPOA kısaltmalı nükleer anlaşma sonrasında İran, yıllar sonra şöyle bir kendine gelmeye başladı.
Örneğin; bu süreçte öncelikle, İran'ın ham petrol üretimine o beklenen toparlanma geldi. 2015 yılını günlük ortalama 2,8 milyon varille geride bırakan İran'ın petrol üretimi, Ekim 2016 itibariyle 3,7 milyon varile çıkmış durumda. Bir diğer veriye göre ise, 3,2 milyon varilden 3,9 milyona bir tırmanış gözleniyor. Veriler kaynağına göre değişebiliyor ancak neticede bir canlanma olduğu ortada. Bu noktada, İran'ın esneyen ihracat pazarlarının rolü var.
Bunun yanı sıra İran, kendini anlaşmaya ikna eden unsurlardan bir diğerinden de faydalanıyor diyebiliriz. Nitekim ülke, JCPOA sayesinde, şu dondurulmuş varlıklarından on milyarlarca dolara erişti bile. Öte yandan İran'ın, bazı uluslararası ekonomik işbirliklerine imza attığını da hatırlayalım.
Dolayısıyla, Ä°ran halen tam bir özgürlüğe kavuÅŸtu denemez ancak kendisini ikna için masaya oturtan belli baÅŸlı ekonomik saikler çerçevesinde, atı alan Ãœsküdar'ı geçti gibi bir durum da yok deÄŸil. O halde Trump'ın anlaÅŸmaya ne sırtını dönmesi, ne de sayıp sövmesi, Ä°ran'ı ÅŸimdilik yeniden müzakereye oturtacak güdüye sahip deÄŸil. Tabii diÄŸer taraflar, Trump'a uymazsa… Ya da Trump kendi başına güçlü hamleler yapamazsa…
DÄ°ÄžERLERÄ° MEMNUNKEN
Öyleyse ÅŸimdi diÄŸer meseleye, ortaklık mevzuuna geri dönelim. ABD'nin “bizim BaÅŸkan deÄŸiÅŸti” diyerek bu saatten sonra mızıkçılık çıkarması, sizce diÄŸer güçler tarafından ne derece hoÅŸ karşılanır? Söyleyeyim; sıfır. Hatta daha da altında soÄŸukça bir dereceyle karşılanır. Nitekim onca yıl uÄŸraşıp zar zor bir noktada buluÅŸtuktan ve açıkçası bu sonuçtan pek de piÅŸman olmadıktan ve hatta hatta ilerleyen iÅŸbirlikleriyle meyvelerini de tattıktan sonra, cümbür cemaat ne diye masaya dönülmek istensin? Çin'i de, Rusya'sı da, bu iÅŸten memnun. Ve dahi Avrupa da, durumdan gayet hoÅŸnut…
Ayrıca iÅŸin içinde, ekonominin ötesinde jeopolitik faktörler de var. Mesela; Trump'ın IŞİD'i Rusya ile alt etmek istemesi… Suriye cephesinden bakıldığında, Rusya ile potansiyel bir yakınlaÅŸma, Ä°ran ile papaz olmayı ne kadar kaldırabilir? Burada hassas dengeler var. Gibi, gibi…
NASIL BÄ°R FORMÃœL?
O halde JCPOA güçlerinden destek alamayan bir İran muhalifi Trump senaryosunda, tek başına bir işler karıştırmak en makulü olur. İran ekonomisine nükleer anlaşmadan gelen desteği törpülemek için, ortalarda bir formül bulunabilir.
Bu bağlamda, JCPOA sonrası İran'ın ABD tarafından tam olarak bir gevşeme yaşamadığını hatırlayalım. Nükleerden kopuk, terör ve insan hakları gibi meselelerde, ABD'nin İran'a uyguladığı yaptırımlar sonuçta halen kâğıttan silinmedi. Trump, kuvvetle muhtemel bunlar üzerinden gidecektir. Hatta nükleerde kurallara uymayan kaçaklar bulup, buna dair de ek baskıları gündeme getirebilir.
Ãœstelik “Ä°ran'a Ä°zin Var mı?” baÅŸlıklı makalemde de zamanında dikkat çektiÄŸim ÅŸu finansal kısıtlamalar mevzuu, burada Trump için iyi bir araç olabilir. Zaten ortada bir muallaklık az çok sürüp giderken, çekinceleri canlandırmak ve finansal sistemi daha da irrite etmek, pekâlâ mümkün. Hem psikolojik olarak, hem de ek yaptırımlarla… Tabii buradaki amaç, özellikle Avrupalı paydaÅŸları rahatsız etmek olur. Gerek bankalar, gerekse ÅŸirketler çerçevesinde…
Ve son olarak belirteyim: Trump yumuşamaz da bu yollara gider ve İran'ı canından bezme noktasına getirirse, o durumda nükleer anlaşmayı riske sokar ki, bu da diğer tarafların hışmına maruz kalmasına sebep olabilir.
Dolayısıyla, her açıdan kendi hışmının derecesini doğru ayarlaması gerektiğine şüphe yok. Kendisinin de dediği gibi, hayat öyle düz işlemiyor.
Diyerek, Trump sonrası İran meselesine nokta koyayım.
Lakin seriye bir nokta koyamıyorum. Ve biliyorum ki, “bu son” demiÅŸtim ancak yine sığdıramadım. Trump'lı yeni dünya, sanırım bir sayıyı daha hak ediyor.
Cuma günü buluÅŸmak üzere…
HATÄ°CE KARAHAN - YENÄ° ÅžAFAK
Henüz yorum yapılmamış.