Sosyal Medya

Güncel

Şangay, gerçekten de alternatif olabilir mi?

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih bölümünden Rusya uzmanı Doç. Dr. İlyas Kemaloğlu, Türkiye’nin Şangay İşbirliği Örgütü ve AB gündemini değerlendirdi.



Türkiye’nin gerek AB ile gerekse de ABD ile sorun yaÅŸadığı dönemlerde Türk yetkilileri, Ruslarla Avrasya birliÄŸinin kurulabileceÄŸi ya da Türkiye’nin Åžangay Ä°ÅŸbirliÄŸi Örgütü’ne üye olabileceÄŸi konularını gündeme getirmektedirler. Son günlerde de Türk kamuoyunda böyle bir tartışma yapılmaktadır. Türkiye’nin AB ile sorun yaÅŸadığı bu günlerde ŞİÖ yine alternatif olarak deÄŸerlendirilmeye baÅŸlandı. Peki ŞİÖ, gerçekten de AB’ye ve diÄŸer Batılı örgütlere alternatif midir? Bu sorunun cevabını verebilmek için ŞİÖ’nin yapısına ve Rusya ile Çin gibi örgütün iki önemli ülkesinin gerçek amaçlarına bakmakta fayda var.
 
ŞİÖ, 2001 yılında Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan tarafından kurulmuÅŸ, 2015’te ise bu örgüte Pakistan ile Hindistan üye kabul edilmiÅŸtir. Ãœye ülkelerinin kapladığı coÄŸrafya ve bu ülkelerde yaÅŸayan toplam nüfusa bakıldığında ŞİÖ gerçekten de dünyanın en büyük kuruluÅŸlarından biridir. ŞİÖ’nün resmî amacını, üye ülkeler arasında dostluk ve çok yönlü iÅŸbirliÄŸini arttırmak, bölgede güvenlik ve istikrarı saÄŸlamak, terörizm ve ayrılıkçı hareketlere birlikte karşı koymak, uluslararası sorunların çözümünde rol almak, ekonomi ve kültür alanlarındaki münasebetleri geliÅŸtirmek ÅŸeklinde özetlemek mümkündür. Bununla birlikte her ne kadar ŞİÖ üyeleri, örgütün herhangi bir ülke veya uluslararası örgüte karşı kurulan bir yapı olmadığını belirtseler de ŞİÖ baÅŸtan beri NATO’ya alternatif olarak görüldü, amacı da NATO’nun daha fazla yayılmasını engellemek, Orta Asya coÄŸrafyasında ABD varlığına son vermek ÅŸeklinde deÄŸerlendirildi.
 
Rusya ile Çin’in, ŞİÖ’yü üçüncü ülkeleri bölgeden uzaklaÅŸtırıp kendi etkilerini artırmaya yönelik bir çatı olarak gördükleri ortamda, NATO üyesi olan Türkiye ile ‘pastayı paylaÅŸmak istedikleri’ düşünülemez.
 
Bu deÄŸerlendirmelerin çok da yanlış olmadığını söylemek mümkün. Nitekim ŞİÖ, bölge ülkeleri arasında çok yönlü iÅŸbirliÄŸi geliÅŸtirmekten ziyade kendinden askerî tatbikatlarıyla söz ettiriyor. DiÄŸer alanlarda ise iÅŸbirliÄŸi, baÅŸta Avrasya BirliÄŸi olmak üzere farklı yapılandırmalar ve ikili münasebetler çerçevesinde geliÅŸmektedir. Rusya ile Çin’in gayrıresmî amaçlarına ulaÅŸtıklarını da söylemek mümkün. Nitekim resmî kuruluÅŸun tamamlanmasından kısa bir süre sonra Rusya ile Çin’in de “yardımıyla” gerek Özbekistan’daki gerekse de Kırgızistan’daki Amerikan askerî üsleri kapatıldı. Bunun dışında ŞİÖ’nün de yardımıyla günümüzde Rusya, siyasî ve askerî olarak Orta Asya’ya yeniden dönüş yaparken Çin bölge ülkeleriyle ekonomik iÅŸbirliÄŸi geliÅŸtirmektedir.
 
RUSYA NEDEN TÃœRKÄ°YE’YÄ° Ä°STEMEZ
 
Rusya ile Çin’in, ŞİÖ’yü üçüncü ülkeleri bölgeden uzaklaÅŸtırıp kendi etkilerini arttırmaya yönelik bir çatı olarak gördükleri ortamda, NATO üyesi olan Türkiye ile “pastayı paylaÅŸmak istedikleri” düşünülemez. Kaldı ki her ne kadar Rus-Türk münasebetleri çok hızlı bir ÅŸekilde geliÅŸse de Orta Asya coÄŸrafyası, Rusya ile Türkiye’nin rekabet içerisinde oldukları alanlardan biri. Ayrıca Moskova, Türkiye’nin bölgeye yönelik küçük bir adımını dahi Pan-Türkist siyaset olarak görmektedir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin ŞİÖ’ye üyeliÄŸi iyice kabul edilemez görülmektedir. Bundan dolayıdır ki, Rus yetkililer Türkiye’nin ŞİÖ’ye kabul edileceÄŸini belirtseler de Ankara’nın NATO’dan çıkması ÅŸartını ileri sürmektedirler. Bu baÄŸlamda Türkiye ile Rusya’nın ŞİÖ’ye bakış açıları arasındaki farklılıklar da göze çarpmaktadır. Moskova, ŞİÖ’yü (haklı olarak) NATO ile kıyaslamakta, Ankara ise (özellikle son günlerdeki tartışmalara bakıldığında) AB’ye alternatif olarak görmektedir. Dolayısıyla ŞİÖ, AB’ye alternatif olamayacağı gibi yukarıda anlattıklarımızdan da anlaşılacağı üzere Rusya ile Çin’in Türkiye’yi örgütün içerisinde asıl üye olarak görmek istedikleri görüşü de gerçekçi deÄŸildir.
 
ŞİÖ ETKİSİZLEŞİYOR
 
ŞİÖ’nün bundan sonraki süreçteki varlığı da tartışılan konulardan biri. ŞİÖ aslında her geçen yıl önemini kaybetmekte, örgüt kendisini yenileyememekte, uluslararası geliÅŸmeler karşısında varlığını hissettirememektedir. Bütün bunlar, doÄŸal olarak Batı’nın örgüte olan yaklaşımını da etkilemektedir. DiÄŸer bir deyiÅŸle ne NATO ne AB ne de ileri gelen devletler, artık ŞİÖ’ye pek önem vermemektedirler. Bunun da en önemli sebebi, yukarıda da belirttiÄŸimiz gibi, örgütün kendisini yenileyememesi ve kendi bölgesinde dahi söz sahibi olmamasıdır. Bugüne kadar ŞİÖ, deÄŸil uluslararası, bölgesel bir sorunu dahi çözmemiÅŸ, böyle bir görev de üstlenmemiÅŸtir. Ukrayna’daki geliÅŸmeler, Orta DoÄŸu’daki savaÅŸ, Kırgızistan’da yaÅŸanan Özbek-Kırgız çatışması, aslında üye ülkeleri doÄŸrudan etkileyen konulardır. Ancak örgüt, görüş bildirmekten baÅŸka bir giriÅŸimde bulunmamaktadır. ŞİÖ, yapısında deÄŸiÅŸikliÄŸe gitmediÄŸi takdirde bundan sonra bölgesel sorunları çözmesi ya da bunlara müdahale etmesi de mümkün görülmemektedir. Ä°leri gelen Rus stratejistler dahi ŞİÖ’yü ancak üye ülkelerinin güncel meseleler ve bölgedeki geliÅŸmelerle ilgili görüş alışveriÅŸinde bulunduÄŸu bir platform olarak görmektedir. ŞİÖ’nün iÅŸlevselliÄŸini zorlaÅŸtıran hususlardan biri de üye ülkeler arasında Batı’nın bölgedeki etkisinin azaltılmasını öngören amaçların dışında ortak bir amaca sahip olmaması ve üye ülkeler arasında çok sayıda sorunun mevcut olmasıdır. En baÅŸta ŞİÖ’nün kurucuları Çin ile Rusya’nın bölgeye ve örgütün varlığına dair yaklaşımları çok farklıdır. Rusya baÅŸtan beri ŞİÖ’yü askerî bir örgüt hâline getirmek istemektedir. Ancak bu baÄŸlamda Rus-Çin ortak tatbikatlarının ötesine gidilemedi.
 
ŞİÖ üyeleri, örgütün herhangi bir uluslararası örgüte karşı kurulmadığını belirtse de ŞİÖ baÅŸtan beri NATO’ya alternatif olarak görüldü, amacı da NATO’nun yayılmasını engellemek ÅŸeklinde deÄŸerlendirildi.
 
Batı ile ekonomik münasebetlerin geliÅŸtirilmesine önem veren Çin, Rusya’nın bu amacına hep karşı çıkmaktadır. DiÄŸer taraftan Çin, örgütü Orta Asya’da özellikle ekonomi alanında varlığını arttırmak için kullanmaktadır. Bu konuda da baÅŸarılı olmaktadır. Çin, ucuz ürünleri için yeni pazarlar keÅŸfettiÄŸi gibi, enerji ve ulaşım alanlarında da Orta Asya ülkeleriyle önemli projeler hayata geçirmektedir. Rus uzmanların yıllar öncesinde Rusya’nın bölgedeki en büyük rakibinin uzun vadede Çin olacağına dair öngörüleri de giderek gerçek hâle gelmektedir. Hatta Rusya, Çin’in de bölgedeki etkisini azaltabilmek için bölge ülkeleriyle iÅŸbirliÄŸini ŞİÖ’den ziyade baÅŸka bölgesel örgütler kurarak (Çin’in yer almadığı) geliÅŸtirmeye çalışmaktadır. Bunun en önemli örneÄŸini Türkiye’de de zaman zaman gündeme gelen Avrasya BirliÄŸi oluÅŸturmaktadır.
 
Örgütün en önemli iki üyesi Rusya ile Çin arasındaki rekabet, örgütün geleceÄŸine dair de bizlere ipucu vermektedir. Rusya-Çin rekabetinin yanı sıra Kazakistan ile Özbekistan, Orta Asya’da liderlik mücadelesi içerindeyken, Özbekistan-Kırgızistan münasebetleri de pek dostça deÄŸildir. Örgüte 2015’te kabul edilen Hindistan ile Pakistan’ın rekabeti ise çok daha eskiye dayanmaktadır. Bütün bunlar; ŞİÖ’nün aynen NATO, BDT gibi örgütlerde olduÄŸu gibi misyonunu tamamladığı ve verimli çalışmalar yapamadığı sonucuna varmamıza neden olmaktadır.
 
BATI’DAN KOPUÅž OLMAMALI
 
Ãœzerine durulması gereken bir baÅŸka nokta daha mevcuttur. Gerek üye ülkeler gerekse de gözlemci ve benzeri statülerde olan ülkelerin büyük bir kısmı - Rusya, Çin, Özbekistan, Tacikistan, Ä°ran, Belarus, Ermenistan vs. - Batı’nın kara listeye aldığı, antidemokratik ülkeler olarak nitelendirdiÄŸi ve münasebetlerini minimuma indirdiÄŸi ülkelerdir. Rusya ile Çin’in ŞİÖ’ye yaklaşımı ve “pastayı paylaÅŸmak niyetinde” olmamaları, ŞİÖ’nün geleceÄŸinin sorgulanmaya baÅŸlanması ve adeta Batı’nın “kara listesi”ndeki ülkelerden oluÅŸması, Ankara’nın da bu örgüte üyeliÄŸi ile ilgili bütün artı ve eksikleri iyi düşünmesini gerektiren önemli faktörlerdir. ŞİÖ’ye üyelik yerine ŞİÖ üye ülkeleriyle ayrı ayrı çok yönlü ikili iÅŸbirliklerinin geliÅŸtirilmesi ve geliÅŸtirilecek münasebetlerin ABD veya AB’ne alternatif olarak deÄŸerlendirilmemesi en doÄŸrusu olacaktır. Bu tutum, Türkiye’nin, Rusya’nın son dönemde büyük önem verdiÄŸi Avrasya BirliÄŸi ile ilgili yaklaşımı için de geçerlidir. Aynen ŞİÖ’ye olduÄŸu gibi Türkiye’nin bu birliÄŸe üyeliÄŸi de Rusya tarafından istenilen bir durum deÄŸildir. Ancak özellikle söz konusu projenin temelinde yer alan gümrük birliÄŸi uygulamasından Türkiye’nin faydalanmasını öngören anlaÅŸmaların imzalanması, şüphesiz Ankara’nın çıkarına olacaktır.
 
DOÇ. DR. İLYAS KEMALOĞLU - KARAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.