Sosyal Medya

Kürsü

Üşümemin Bütün Koşulları Hazır - Sultan Alak



Ne güzeldi, o kış bahçesinde ağaçların çok derinlerde çalişan uykusu. Sana bir bahar hazırlamak için. Hüzne gömülmüş gözlerinden, bir yalnızlık icad edilebilirdi. Dudakların doğmamış çocuklara ninniler söylüyordu.

Labirentten bozma ruhun, kaldırımlarda  aksediyordu. Demirden ağır soÄŸuk yüzümüze çarparken, üşümek için ÅŸehrin tüm  koÅŸulları hazırken, o dem, tüm bu çıkmaz sokaklarda ruhun bir dehliz gölge oluyordu.

 

Kaç akşam bu rıhtımdan seyrettim şehrin isini. Sonra ruhun o loş ışıklar arasından tüm kalabalıklardan soyut derviş edasında yalnızlığına çarpıp deliyordun kalabalığı.İnceden bir masal okunuyordu yüzünde. Bir kelebeğin kanat çırpışı süresince, loş ışıkta elmastan keskin parlak gözlerinden bir diyalektik büyüyordu içimde. Papatya fallarını kıskandıran kirpiklerin. Kirpiklerin siyah bir gölü süsleyen yapraklar, diyor sesimin diğer yankısı.Yalnızlıktan bir adam, yalnızlıktan bir kadın birbirine bakmamak için tüm parmak uçlarını ezberliyordu.

 

Üşümemin bütün koÅŸulları hazır…

 

Åžehrin  soÄŸuÄŸu  ellerinde titriyordu. Benim ellerim  seninkinden daha ılıktı. Dakikalar içinde büyüyen bir ÅŸefkat  ellerimden ellerine yağıyordu. Bir avize yalnızlığında, ilk bahis ellerimizde açıldı.Parmak uçlarımdan, saç diplerime uzanan yalnızlık, el falı umudunda tazeleniyordu. Bir üşümek sardıysa, bir eski zaman ruhundan, ıtri kokulu yüzünde bir masumiyet canlanıyordu.Ä°lk çocukluk, tarçınlı kek kokusu, okul dönüşü yolunda  Ã§ocuk cıvıltıları, semt pazarları geçiyordu  gözlerinden. Bir adama bir kadın ne kadar bakabildiyse, o kadar baktım yüzüne. Sen o tepede, bir çakmağı sorgularken, Descartes'in bilgeliÄŸi yüzünde ışıldarken, dudaklarına deÄŸen sigarayı kıskandım. Parmak uçlarından dudaklarına uzanan o büyülü yolda, o sigara  dumanında olmak istedim. Sana benden yakındı. Sen her sigarada yalnızlığını bir kez daha tescillerken, ilk dumanı yukarı, ikinciyi yutarken, ben biraz daha  içimde büyütüyordum seni.Gözlerin biraz daha büyüyordu.Dudakların bir ülke surları  kadar korunaklıydı.Dudağımdaki mührü dudağına bırakmak için, içimde ÅŸehirler telef oluyordu.Ä°lk dokunuÅŸ, tazelik, ılık bir bahar akÅŸamına dönerken ayaz, dizlerimin bağı çözülürcesine sana doÄŸru akıyordu ruhum. Bir karanlık soÄŸuk ÅŸahitliÄŸinde, dudakların bir rüya  tadında  uyanılmayacak kadar deliksiz bir uykuydu.

 

Ä°lk  niÅŸanemiz yıldızlar, boÄŸaz, iki tepe arasında  yankılanan   ruhumuz, rüyamız bizi dudaklarımızda kıskıvrak yakalıyordu. "Yanımda yürüyordun, düşünsene yanımda." Parmak uçlarında, bir göz yaşı teselli ederken sen, ben aidiyet duygusundan sarhoÅŸ bir halde  yüzüne bakarken, yüzünden beyaz gemiler geçiyordu. Önce rıhtıma yaklaşıyor, sükut suikasti oynuyordu kelimelerimiz. Åžehrin sahte ışıkları, bir otoban dolusu gürültü, gülüşünde dingin bir dalga oluyor, huzurun içimde ÅŸehirler kuruyordu.

 

"Eşya bir olmuş gülümsüyordu bize..."

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.