Kürsü
Mücadele sürüyüyor - Süeyman Seyfi Öğün
Follow @dusuncemektebi2
Her demokratik seçimin, seçim sırasında ortaya çıkan gerilimleri giderici, yatıştırıcı bir etkisi olduğunu tecrübelerden yola çıkarak söyleyebiliriz. Bu, özellikle de demokratik pekiştirimini sağlamış olan Batılı dünyâ için husûsen doğrulanabilir bir tespittir.
Trump'ı iktidâra taşıyan süreçlerin de benzer bir tablo doğurması beklenirdi. Ama öyle olmadı. Trump sıradışı söylemiyle siyâsetin tansiyonunu alabildiğine yükseltti ve ABD'nin siyâsal kültürel tahammül eşiklerinin üzerine çıkardı. Buna ilk tepki kurumsal vasatları savunan çevrelerden geldi. Bu, rakibi olan Demokratlarla sınırlı değildi. Muhafazakâr Cumhuriyetçiler bile Trump'ı eleştirdiler. O zaman şu soru akla geliyor ve çok geçmeden; bâzı isimlerin belli olmaya başlamasıyla karşılığını buluyor: Trump kimlerle çalışacak?
Trump'ın bence bilerek, kasten uyguladığı gerilim, uygulayacağı radikal siyâsetler hesâbına güç arttırımı saÄŸlamakla âlâkalı gözüküyor. Trump'ın alışılmadık üslûbu, mücadelenin çok sert geçeceÄŸine işâret ediyor. Bu yüzden de Trump iÅŸi sıkı tutuyor. Hâsılı, seçilmiÅŸ olması mücâdeleyi kazandığını göstermiyor. Tam tersine esas mücâdele bundan sonra baÅŸlayacak… Dahası, bu mücâdeleninin Türkiye'yi de derinden etkileyecek olduÄŸunu düşündüğüm boyutları mevcut..
Pekiyi bu neyin mücâdelesidir? Bu sorunun cevâbını verebilmek için Amerika BirleÅŸik Devletlerinin kuruluÅŸ dönemlerine kadar giden bir çatlağı hatırlamak gerekiyor. Bahsedilen “çatlak” Amerikan küresinin en merkezî noktasında yer alıyor. Buna göre daha kuruluÅŸunda Amerika'nın önünde iki temel tercih mevcuttu. Bunlardan ilki, Kurucu Babaların da kuvvetle vurguladığı üzere, Püritan deÄŸerlere sıkı sıkıya baÄŸlı bir üretim ideolojisiydi. Buna göre reel ekonominin yatırımcı, üretken güçleri, finansal ekonomiyi kontrol etmek istiyordu. Finansal güçler ise buna inatla karşı çıkıyordu. Adı böyle konmamış olsa da bu iki Amerika arasında derin bir uzlaÅŸmazlık vardı. Finansal varlıkların altına endeksli olarak disipline edildiÄŸi dönemde her ÅŸey ortada idi. Finansal dünyâ kendi özerkliÄŸini koruyordu. Ama bu bağın tasfiye edilmesinin ardından müthiÅŸ bir ataÄŸa geçtiler. II. Genel SavaÅŸ sonrasında ÅŸekillenen Amerikan Hegemonyası, Almanya ve Japonya'yı birer ağır üretim üssüne dönüştürdü. ABD, Doları metalaÅŸtırdı ve bütün dünyâya satmaya baÅŸladı. Amerikan hegemonyasının aslında, paradan para kazanmaya dayalı bir Dolar hegemonyası olduÄŸunu biliyoruz.
Küreselleşme denilen süreçte ise bu tam bir zirve yaptı. Kapsamı devasa boyutlarda büyüdü. Bu trafik, hiç beklenmedik bir şekilde, içeride eşitsizliği derinleştiren etkiler taşısa ve dramatik iniş ve çıkışlarla da olsa, Türkiye'nin de içinde bulunduğu Yarı-Merkez Dünyâda bir hareketlilik ve büyüme doğurdu. Küreselleşmenin kültürel kodları da artık entelektüel niteliklerini kaybetmiş, lümpenleşmiş orta sınıfların yüzeysel-hedonistik beklentileriyle ölçülen bir refah beklentisine izdüşüyordu.
Artık bu çark dönmüyor. ABD kararını verdi. Bu kararı verenler “üretim” ABD'sinin güçleridir. Bunu için yapacakları ortada: Dünyâdan doları çekecek ve Amerika'yı yeniden inşâ edecekler. Bu güçler Obama dönemine bile etkide bulunuyorlardı. Åžimdi Trump ile elleri daha da rahatladı. Tam da adamını buldular. Bütün mesele bu iÅŸin nasıl ve hangi vâdede yapılacağı ile âlâkalı gözüküyor. Amerikan müesses nizâmı bu süreci hareketlendirmek, hızlandırmak ve en kestirme yollardan baÅŸarmak istiyor. Finansal sermâye ise “tatlı kârlarından” olmak istemiyor ve iÅŸi biraz da ağırdan alıyor. Trump ve ekibinin züccaciye dükkânına bir fil gibi dalmasından rahatsızlık duyuyorlar. Doların yüksek deÄŸeri Trump'ın başında bir Demokles Kılıcı gibi duruyor. Dahası orta vâdede, sürecin üzerlerinde sıkı bir devlet denetimi kurma ihtimâlinden ürküyorlar. Bu sebeple Trump'ı istemediler. Orta sınıflar ise üretim ABD'sinin getireceÄŸi sıkı disiplinden hoÅŸnut deÄŸil. Trump'ın üretim atağına geçerken baÅŸvuracağı kitle mobilizasyonuna karşı kültürel bir seferberlik ilân etmiÅŸ vaziyetteler. Elleri zayıf. Her ÅŸey Trump'ın göstereceÄŸi perfomansa baÄŸlı. EÄŸer Trump, söylediÄŸi gibi “kimsenin gözünün yaşına bakmadan” bodoslama girer; finansal dünyânın canını sıkarsa, bu tepkiler de tırmanacak ve siyâseten daha istikrarsız bir ABD izleyeceÄŸizdir.
Aldatıcı olan husus ÅŸu: Trump'ın Amerikan müesses nizamının dışında bir figür olduÄŸunu; hattâ onu tehdit ettiÄŸini düşündük. Hâlbuki Trump, sâdece aldatıcı bir vasatın dışında. Belirsizlik de buradan kaynaklanıyor. Ama o vasat Amerikan müesses nizâmını temsil etmiyor. Kadrosuna ve onların kariyerlerine bakarsak bu daha iyi anlaşılmıyor mu? Görünen o ki, Trump dönemine müesses nizam Amerikası ile finansal Amerika arasındaki mücâdele damga vuracak…
Süleyman Seyfi Öğün - Yeni Şafak
Henüz yorum yapılmamış.